Birkaç oldu rastlıyorum. Sayın İbrahim Ertekin (?) kent mirası adı altında Sarıçay boyunda mevcudu 15 kadar olan palamut mağazasından bahsetmekte olup, bir ara birinin içini de göstermiştir.

  1. Çok güzel işçiliği olan taş duvarlar. Şimdi bir veya iki adedi özel meslek sahiplerine işletmeye açılmıştır.
  2. Ben Ezine’de debbağlık sanatını 12 yıl icra ettim. Bizler orta dereceli işletmeci idik. Yılda yüz ton palamut işlediğimi hatırlıyorum. Palamut meşesi ağaçlarından toplanan yüzün biçimli tırtıklı ortasında pelit bulunan kısmı özel palamut değirmeninde bulgur tanesi iriliğinde öğütüp derileri pişirici olarak kullanılmakta. Sıcak su ile haşlanıp tanesi çıkınca normal sıcaklıkta derileri içinde bastırıp sağ kanat sol kanatları düzeltip yatırmanın dibi yuvarlak olup derilere tur atlatıyorduk. Bir defa döndü bir zıbart diyorduk.
  3. Bir gün işim icabı Kurşunlu Camiinde namaz kıldım. Hitamında bahçede bir dosta rastlayıp oturup çay içiyoruz. 20 sene kadar önce idi. Masada yaşlı bir birey beni öğrenince anlatmaya başladı. Her taraf dağ taş Edremit çukuruna kadar. Palamut meşesi develerle bu mağazalara taşınıyordu. Her biri yüz kilo olan kolanlı çuvalları her birinde sağ ve sol taraflara iki yüz kilo develer dahi zorluk çekiyordu. Bunun mağaza sahibi Yahudi idi. Zaten bütün sanatlar alışverişçiler neyse müsaade ettik. Bey anlatmaya başladı.
  4. Yabancı kökenlilere varlık vergisi çıkmıştı. Yahudi de yakalanıp atlatmış. Palamut tüccarı imiş. Mağazalar dolu. 2’nci Dünya Harbi bitmiş. Palamut fiyatları iki buçuk kuruştan bir den on dört kuruşa çıkıyor. Ana gemilere Sarıçay’dan kayıklarla palamutlar gemilere yüklenip İtalya’ya ihracat yahudinin tekrar işi düzeliyor.
  5. O yıllar debbağ sanatının ana maddesi palamut başka alternatif yok. Bizler de Ezine’de insan gücünden hayvan gücüne yeni geçiliyor. O zaman traktör yok bir çift beygiri olan bey gibi yaşıyordu.
  6. Teknolojinin gelişmesiyle birçok sanatın sonu geldi. O palamut ağaçları kısa zamanda kesildi. Kömür yapılıp bilhassa İzmir’e sevk olundu. Bir müddet sonra en az 500 yıllık palamut kökleri çıkarılarak yerlerine zeytin dikildi. ( Çanlı Mustafa amca anlatıyor, Ezine Bozalan Köyü’nde çok kök çıkardık. Diyor. ) Velhasıl devir değişiyor. Yıllarca Avrupa’nın ihtiyacı olan palamutlar bu mağazalarda birikip ihraç olunmuş. Yalnız geniş yapraklı bu ağaçların kısa zamanda yok olması yavaş yavaş kuraklığa sebep olmuş. İyi hatırlıyorum. 1990’lı yıllar çok kurak geçiyordu. Hatta bahçede sebze yetiştirilen kuyular kurumaya dönmüştü. Sizleri biraz olsun bilgilendirdiysem, mutluyum.