Türkiye yaklaşan seçimlerin yoğunluğu içinde Millet ittifakının adayı kim olacak. Cumhurbaşkanı Anayasaya rağmen 3. kez aday olabilir mi?

Seçimler ne zaman olacak yeni seçim yasasıyla mı seçime gidecek sorularının sıklıkla konuşulduğu yoğun bir iç siyaset tartışmalarıyla gündemi dopdoluyken;
       Kışın etkilerinin görünmediği kuraklıkla yüz yüze kaldığımız bu günlerde, önce biraz yağan yağmurla barajların dolacağına sevindik. Karın yağacağı ve tarlaların beyaz yorganla kaplanacağı haberleriyle biraz sevinirken;
        6 Şubat 2023 Pazartesi sabahına ülkece şoka uğradığımız, üzüldüğümüz bir haberle uyandık. Sabaha karşı saat 04: 14 civarında merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesindeki 7.7 şiddetindeki depremle şok yaşadı Türkiye. Daha bu depremin şoku geçmeden öğle saatlerinde bu kez Kahramanmaraş Elbistan’ da 7.6 şiddetindeki ikinci depremle bir kez daha şok olduk, adeta donduk kaldık. Bu iki büyük depremle Kahramanmaraş ve çevresinde 10 şehrimizin yoğun şekilde etkilediğini üzülerek öğrendik.  Hem depremlerin aletsel büyüklüğünün çok büyük oluşu hem etkilediği alanın geniş oluşu konuya vâkıf olan gerek uzmanlar gerekse bir çok vatandaşta derin bir endişe yarattı
        Türkiye böylesine büyük bir depremi yaşayalı yaklaşık çeyrek asır olmuştu. Eski bir Arama Kurtarmacı ve Sivil Savunmacı olarak ben ve benim gibi bu konuyu bilenler, depremin yıkıcı etkilerinin yanında, bölgede yaşanılan ağır kış şartları nedeniyle  olayın vehametini, bizim gözümüzde iki katı büyüttü. Çünkü ağır kış şartları gerek depremzedeler gerekse kurtarma ekipleri için yenilmesi zor engelleri karşılarına çıkaracağını biliyorduk. Nitekim de öyle oldu. Yazıyı kaleme aldığım saat itibariyle ilk depremden yaklaşık 24 saat geçti ve tablo her dakika kahredici şekilde ağırlaştı. An itibariyle 2379 vatandaşımız hayatını kaybettiğini öğrendik.
        Ülke genelindeki başta AFAD ve AKUT olmak üzere  arama kurtarma ekipleri hızla afet bölgesine intikal etmeye başladılar. Ancak yoğun kış şartları ve yollarda meydana gelen tahribatlar nedeniyle kurtarma ekipleri bölgeye ulaşmak konusunda zorlandığı haberlerini aldık. Bunları da düşünerek enkaz altında kalanların enkazın zorlukları bir yana, yakıcı kış şartlarıyla geceyi geçirmek zorunda kazazedeler yıkıntılar içinde aşırı soğukla da karşı karşıya olduklarını düşündükçe endişemiz katlanarak arttı.
        Afetin ani gelişmesi nedeniyle ev kıyafetleriyle bulunan hatta enkazdan dolayı hareket edemeyen afetzedelerin hipotermiyle hayatları büyük bir risk altında. Sabaha kadar donmadan hayatta kalabilenler bölgeye gerek yoğun kar nedeniyle gerekse bozuk yollar nedeniyle zorlukla ve gecikmeli olarak ancak gecenin ilerleyen saatlerinde bölgeye ulaşabilecekler. Şanslı olanlar hızla hareket edebilecek arama kurtarma ekiplerinin yardımlarıyla kurtarılacaklar. İnşallah tez zamanda ekipler afetzedeler ulaşır ve kurtarırlar.
        Aslında Büyük Marmara depremi (Gölcük depremi) sonrası çıkarılan kanunlar, yönetmelikler, yeni kurumlar (AFAD) ve yeni bir anlayışla (TAMP; Türkiye Afet Müdahale Planı) afetlere hazırlık yapıldığı yetkililerce ifade edildi. TAMP’ı incelemiş bir kişi olarak kâğıt üstünde oldukça iyi hazırlanılmış plan olarak görülüyordu. Ama aksadığı görüldü.
       Çünkü TAMP muhtemel afetin özellikle de depremin bir veya birkaç şehirde olabileceği otoyolların sorunsuz açık olacağı hava şartlarının makul seviyelerde olacağı düşünülmüştü. Yol güzergahlarındaki olası aksilikler için alternatif güzergahlar ve ulaşım türleri planlanmıştı. Ancak:
        Depremin bir veya birkaç şehir yerine 10 milyon insanı etkileyen bölgesel bir deprem olabileceği göz ardı edilmiş olduğu görüldü. Keza otoyolların çok iyi yer etütleri yapılmadan fay hatları üzerinde yeterli güçlendirme ve tedbirler alınarak yapılmadığı yaşanılan gerçeklerle ve uzman görüşleriyle ortaya çıktı.  Alternatif yolların neredeyse tamamında sorunlar yaşanırken (bölgeden alınan haberlere dayanarak) Cumhuriyetin emektar eski yollarının açık olmasıyla kısıtlı da olsa ulaşımın gerçekleşti belirtildi. Aynı şekilde bölgedeki yeni yapılan hava alanlarında meydana gelen tahribatlarla birçok kente havayoluyla ulaşılamayacağı anlaşıldı. Uzmanların ifadelerine göre bu hava alanları zemini zayıf olan sulak alanlarla fay hatları üzerine yapılmışlardı.  Ve maalesef an itibariyle hala birçok afet noktasına yardım ekiplerinin ulaşılamadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız.
        Büyük Marmara depremi sonrası afetlere karşı bilinçlendik söylemlerinin maalesef gerçeklerden uzak olduğunu gördük. Onlarca yerbilimci, jeofizikçi afet uzmanı vb. uzmanın öngörülerine değer verilmeyerek gerekli tedbirlerin alınmadığı bilimsel gerçekler yerine görünüşü güzel ve fiziki gösterişi büyük işlerle olay çözülmeye çalışıldığı, maalesef binlerce insanımızın hayatına kaybetmesine ve binlerce insanın yaralanmasına ve sakat kalmasına neden oldu, olacak. Yapılar yapılırken yeterli derecede bilimden yararlanmadığımız ya da göz ardı ettiğimiz daha çok ranta dayalı işlerle insanların risk edildiğini yaşayarak gördük. Halbuki gerek yeterli bilimsel fizibiliteleri yapılmış binalar, tesisler, yollar hava alanları yapmış olsaydık, Japonya gibi her gün deprem yaşasak bile burnu dahi kanamayan afetzedelerin olduğu ve her afetten sonra milli servetini kaybetmeyen bir ülke olurduk. Neden olamıyoruz?
        Niye her afetten sonra ders aldık diyoruz. Ama yine aynı kısır döngüyü yaşıyoruz.  Neden akıllanmıyoruz. Neden birazcık rant uğruna vatandaşlarımız canı yanıyor, ölüyor. Neden tedbir alınmıyor neden insanımızın hayatı bu kadar ucuz. Lütfen akıllanalım Lütfen bu son olsun.
        Türkiye’m Başın Sağ Olsun, Geçmiş Olsun. Ölenlere Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Çok üzgünüm çok.