Corona çıktı çıkalı evlerimize kapandık kaldık dersek yeridir.

Corona çıktı çıkalı evlerimize kapandık kaldık dersek yeridir. En azından şahsım için söylüyorum. Zorunlu ihtiyaçlarım dışında pek dışarı çıkmıyorum.  Yürüyüşe, gezmeye de sayılı çıktım evden onlar da hafta arası kalabalık olmayan yer ve saatleri tercih ettim. Tabii ki maske mesafe ve hijyene uymaya maksimum seviyede çalışarak ve tedirginlik içinde.
 Bu hafta sonu haftalardır gerek corona tedbirleri gerekse derslerinin yoğunluğu nedeniyle evden çıkmayan kızımın istemesi ve havanın da   güzel oluşu nedeniyle evden çıkmaya karar verdik.
Şehir içinde yürüyüşe çıksak gideceğimiz yer kordon ancak herkes bizim gibi düşünüp havada güzel olunca çoğunluğun kordona akın edeceğini tahmin ettik. O halde kendimizi kıra bayıra vuralım temiz havada bir orman içi yürüyüş yapalım dedik tabii ki kalabalık olmayacağını düşünerek.
 Gidebileceğimiz en yakın ve makul ormanlık alan olarak Atikhisar barajına gittik.  Baraj girişinden ilk girişim olduğundan DSİ araçlarıyla ve barakalarıyla karşılaşmam dan dolayı içeriye ziyaretçi alınmadığını düşündürdü bir an. Anacak biz giriş de içeriye girip girmeme konusunda tereddüt yaşarken. Peşimiz sıra gelen araçların güvenliğe dahi sormadan içeriye girdiğini görünce bizde adım attık baraja.
 Baraj yukarısına çıkan yolu takip ederek bir süre aracımızla yukarı tırmandık. Kimi zaman daralan çoğu zamanda bozuk yollar kafamda çizdiğim şehrin tek barajı hakkındaki imajı yerle bir etti. Bir miktar çıkıştan sonra birkaç aracın park ettiği müsait bir alana park ettim aracımı.
 Önce orman havasını derinden içimize çekerken ağaçların yeşilin verdiği huzur, börtü böceğin çıkardığı cıvıltılar insana ayrı bir huzur verdiği için gayet memnun şekilde yürüyüşümüze başlamıştık ki.  Hayal kırıklığımı şok mu ne derseniz artık yaşadığım duyguya, gördüğüm manzara çok kötüydü.
  Ağaçlar arasında her adım atışımızda karşılaştığımız manzara bizi gerçekten üzdü. Orman içi aklınıza gelebilecek her türlü atık ve çöpler sağa sola atılmış. Çevre kirliliğinin en nadide örneklerini görmek beni insanlığımdan utandırdı. İnanırmısınız insanlığımdan utandım. Doğada yaşayan hiçbir hayvan çevresine bu kadar zarar veremez çevreye ihanet edemez.
Her adım başı çöp öbekleri, bir yana yeşillikler, çalı çırpı arasındaki su şişeleri kâğıt atıkları, peçeteler, plastik atıklar şişeler çok kötü çizilmiş bir resim gibiydi.  O orman içinde gördüğüm alkol şişeleri bir başka vehâmet. Yanlış anlaşılmasın kimsenin alkol almasına içki içmesine bir şey demiyorum. Yahu içiyorsun içkini bitince al götür çöpe at şişeni.
Daha kötüsü ortalığa atılan içki şişelerinin yanında bu şişelerin özellikle kırılmış olması daha da üzücü. Kırılan bu cam şişe kırıkları orman yangını çıkarmak için adeta benzine ateşle yaklaşmak gibi. Güneşli ortamlarda kırık her cam parçasının mercek görevi yaparak yangın çıkarma olasılığını aklıma getirmek bile istemem.
 Orman içinde önceden yakılmış ateş kalıntıları, mangal, ızgara izleri orman yangınına ayrı bir davetiye çıkarmış vaziyette. Üstelik biz orman içi yürüyüşümüzü yaparken birkaç kişi ve ailenin gayet rahat ateş yakıp mangal hazırlığı yapması beni ve ailemi dehşete düşürdü. Neden derseniz karşı tarafta yani Kabatepe tarafında bırakın ateş yakmayı, şartları uygun olmasına rağmen orman kampında dahi ateş yakmak mangal yapmak yasakken nasıl olurda Atikhisar barajında ateş yakılabiliyor mangal yapılmasına izin veriliyor. Yarın bir kişinin yanlışı hatası ya da ihmali ile her geçen gün azalan ormanlarımız gibi Atikhisarın çevresindeki bu canım orman yanarsa bunun hesabını kim verecek. Hesabı verilse bile yanan ormanın tekrar yetişmesi ne kadar sürecek.
Nasrettin Hocanın hikayesi gibi testi kırılmadan tedbir almak gerekli ormanlarımız zarar görmeden ateş yakmak ve mangal yapmak baraj ve çevresinde yasaklanmalıdır ya da belirli noktalara mangal yakma istasyonları yapılarak kısmi ve kontrollü izin verilmelidir.
 Çevre kirliğine gelince ormanı alnının içerisindeki kirliliğin, pisliğin birinci derece suçlusu mutlaka buraları kullanıp çöplerini toplamak yerine çevreye atanlar suçlu tabii ki.  Ancak yürüyüş esnasında baraj içerisinde çöp konteyneri de görmedim. Buralarda çöp toplama noktaları ve çöp konteynerleri bir an evvel konulmalıdır.
Ve hepsinden önemlisi Valilik ya da belediyenin önderliğinde bu çevre atıklarının toplanması için halkın katılımını da sağlayacak bir çöp toplama kampanyası düzenlenerek çevre temizlenmelidir.  Atikhisar barajındaki su seviyesi ve madencilerin atıklarının suyumuzu kirletmesi kadar çevreninde temiz tutulması önemlidir. Yetkililere hatırlatmak isterim. Lütfen güzel ve temiz bir Atikhisar için el ele verelim.