Gazete haberine göre zaman zaman meclis gündemine gelen şu önergeler ret edilmiş.
En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine çıkarılsın.
Emekliye asgari ücret tutarında bayram ikramiyesi verilsin.
Okula aç giden çocuklara ücretsiz öğle yemeği verilsin.
Öğretmenlere eğitim yılı başında ve 24 Kasım’da birer maaş ikramiye verilsin.
Ataması yapılmayan öğretmenlerin atanması için bütçeye ödenek konulsun.
Okulların temizlik, güvenlik ve sağlık personeli ihtiyacı bütçeden karşılansın.
Üniversite öğrencilerinin bursları 1 kat arttırılsın.
Çiftçiye ÖTV’siz ve KDV’siz mazot verilsin.
Çiftçiye her yıl milli gelirin yüzde 1’i oranında tarımsal destek verme kuralı uygulansın.
Çiftçilerin 600 bin liraya kadar olan borçları silinsin.
Tarımda kadın ve genç çiftçilerin sigorta primini devlet ödesin.
Deprem sonrasında zor şartlarda yaşayan ve konteyner kentlerdeki ailelere 2 yıl bedava elektrik verilsin.
Köy ve kasabalarda yaşayan yoksul hanelere yılda 20 bin lira, emekli ve memurlara 40 bin lira yakacak yardımı yapılsın.
KOBİ’lerle esnaf ve sanatkârlara 10 milyar lira ilave destek sağlansın.
Cirosu yıllık 2 milyon TL’nin altında olan esnafın 400 bin liraya kadar olan borcunu devlet ödesin.
20 bin karayolu taşeron işçisi kadroya alınsın.
Elektrik dağıtım şirketlerinin sıkı denetimi için ilave ödenek konulsun.
Şehir hastanelerinin müteahhitlerine gidecek paradan 40 milyar keserek halk sağlığını korumaya aktarılsın.
Boşanmış ve çocuklu kadınlara bütçeden yardım ödensin.
Kadın sığınma evlerinin sayısı arttırılsın.
İhtiyaç sahibi hanelere ücretsiz internet sağlansın.
Kadın kooperatifleri ve kadın girişimciliğini destek için 100 bin kadına 2 milyon lira hibe verilsin.
Ev emekçisi kadınların sigortalanması ve emeklilik hakkına kavuşması için 120 milyar TL ödenek konulsun.
Tüm bu önergeler muhalefet tarafından meclise sunuldu ve hepsi Cumhur İttifakı tarafından sorgusuz, sualsiz reddedildi.
Bunun yerine canımız sevgili iktidarımız tek bir önerge kabul etti:
Ballı zam…
O da “Üst makamlara atadığı bürokratlara” vermek istediği zammın önergesi.
20 Aralık’ta Meclis Genel Kurulu’na sunulacağı açıklanan önergedeki zamdan “Makam çaycısı, şoförü, aşçısı” da yararlanacak ve hepsi maaşının yanı sıra “44.800 lira” ek ödeme alacak.
Peki ya diğer memurlar?
Ne yazık ki onlara yok.
Böylece bugün “55 bin lira maaş artı zamlı 44.800 lira ek ödeme alanların eline”, yılbaşında 11 bin liralık toplu sözleşme zammıyla birlikte toplam “110 bin 800 lira” geçecek.
Peki ya 15 bin lira emekli aylığı alanlar?
Büyük ihtimal, “Bu kadar büyük adaletsizlik karşısında” maaşlarının üzerine soğuk su içecekler…
NEME LAZIM
Kanuni Sultan Süleyman’ın aklına takılan ve onu yoran bir soru vardır.
Çok güçlü bir duruma getirdiği Osmanlı Devleti’nin akıbetini hayâl eder: “Osmanoğulları da günün birinde inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı?” diye…
Bu sorunun cevabını almak için dönemin ünlü¨ Türk âlimi Yahya Efendi’ye Sadrazamını gönderir.
Sadrazam gider, sorar ve döner.
Kanuni; “Ne dedi?” diye sorunca;
Sadrazam; “Neme lazım dendiği zaman! diye cevap verdi efendim” der.
“Başka bir şey söylemedi mi?” diye sorar Kanuni.
“Hayır efendim. Bir tek bu cümleyi söyledi” der sadrazam…
Bu cevabı uzun bir süre düşünen Kanuni, sonunda ünlü âlime mektup yazar ve bunun ne anlama geldiğinin açıklanmasını isteyerek; “Çeşitli yorumlar yapıyorum, ama doğrusu nedir, onu ancak siz söylersiniz...” der.
Ve ünlü âlim Yahya Efendi cevap olarak bir mektup yazıp, Kanuni’ye gönderir.
Mektup şöyledir;
“Bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzluk sıradan bir hale gelirse, işitenler de ‘Neme lazım’ deyip uzaklaşırsa, sonra koyunları kurtlar değil de çobanlar yerse”,
“Bilenler bunu söylemeyip susarsa ve gizlerse”,
“Fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkar, bunu da taşlardan başkası işitmezse”,
İşte o zaman devletin sonu görünür.
“Böyle durumlardan sonra devletin hazinesi boşalır”,
“Halkın güven ve itimadı sarsılır”,
“Asayişe itaat hissi kaybolur”,
“Halkın umutları yok olur, böylece devletin yıkılması mukadder ve kaçınılmaz hale gelir…”
ALTERNATİF TIP
Bu yazılanları sosyal medyada buldum.
Sizler eğer ilaç olarak tavsiye edilenleri uygulayacaksanız muhakkak doktorunuza danışmayı unutmayın.
1. En etkili ağrı kesici, kan sulandırıcı ve ateş düşürücü limon; en iyi antibiyotik sarımsaktır.
2. İltihaplanma için 2-3 gün açlık orucu.
3. Kortizon, bağırsaklarda kalsiyum emilimini azaltarak kemiklerde kalsiyum kaybına ve kalsiyumun böbreklerle dışarı atılmasına sebep olur. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılar.
4. Dikkat! A ve AB kan grupları kansere yatkın.
5. Kekik çayı bağırsak kurtlarını düşürür.
6. Sağlık için pişmiş yemeği azalt.
7. Kan akışkanlığı için haftada 2-3 defa içyağı.
8. A kan grubu kırmızı eti ve sütü sindiremez.
9. 0 kan grubu buğdayı ve sütü hazmedemez.
10. AB kan grubunun midesi yağlara karşı hassastır.
11. Zeytinyağı içmek bağırsak kurtlarını düşürür.
12. Limon suyu iltihabı kurutur, kireci söker.
13. Parfümler, ruh hastalıklarına ve kısırlığa sebep olur.
14. Horoz eti aklı güçlendirir.
15. Sinameki kalbi güçlendirir.
16. Fazla kalsiyum ve mineral, kıkırdak doku ölümüne ve kireçlenmeye sebep olur.
17. Akşam dokuzdan sonra yemek yiyen, reflü, gastrit ve ülseri varsa bundan kurtulamaz.
18. Safra asitleri hidrojenize yağları tanıyamaz.
19. B ve Ab kan grupları tavuk etini sindiremez.
20. İrsî hastalıklar hariç hemen hemen bütün hastalıklar yanlış beslenme kaynaklıdır.
21. İbni Sina sabah ekmek, akşam et yemeyi öneriyor.
22. Yemekten sonra içilen su hazmı zorlaştırır.
23. Yoğurt suyu yaraları temizler ve kapatır.
24. Anason çayı baş ağrısına iyi gelir.
25. Omega 3: Zeytinyağı, ceviz yağı, keten yağı, yağlı balık, köy yumurtası, semizotu ve semizotu tohumu, ısırgan ve ısırgan tohumu, doğal soya yağı ve doğal ayçiçeği yağında bulunur.
26. Basur için, hurma.
27. Kabızlık için sinameki. (Yemeklerden sonra!)
28. Haftada bir oruç tutan hastalık yüzü görmez.
29. Kangren için sülük tedavisi.
30. İshal için sıcak banyo, uyku, açlık, ham üzüm, vişne, limon veya nar suyu. Keçi sütü içmek, semizotu tohumu yutmak.
31. Saat akşam 21'den sonra sadece su ve şekersiz bitki çayı.
32. Varise, muskat ve sülük.
33. Kansızlık için üzüm pekmezi ve demirdöküm tencere.
34. Deterjan ve kimyasal maddeler, kemik iliği hücrelerinin kendini yenileme özelliğini yani RNA sentezini bozar.
35. Kimyasal ilaçlar, alyuvar hücre duvarlarını eriterek yıkıma uğratır.
36. Kimyasal saç boyaları, doğrudan böbrekleri etkiler.
37. Bisfenol A ve Paraben, erkeklerde testosteronu azaltarak kadınsılaştırır; kadınlarda da erkeksi davranışlara sebep olur.
38. Antiromatizmal ilaçlar gizli kanamaya ve kansızlığa sebep olur.
Doktorunuza danışmayı unutmayınız!
BİRAZ TEBESSÜM
Bu büyükbaba yeni bir araba almış. Otobanda bir tur atmaya ve nasıl olduğunu görmek için 160 kilometre hıza çıkarmaya karar veriyor.
Bir süre sonra dikiz aynasında onu takip eden bir polis arabası görüyor ve hızlanıyor!
Polis daha güçlü bir arabaya sahip olduğundan, onu yakalayıp kenara çekiyor.
Polis memuru polis arabasından inip soruyor:
“160 kilometre hız yapıyordun…! Sen aklını mı kaçırdın Büyükbaba? Vardiyamın bitmesine 30 dakika kaldı. Bu hız cezasının, özellikle de duymaya alışık olmadığım bir sebebini bana söylersen, hoşgörülü davranıp görmezden gelmeye hazırım... Aksi takdirde, ceza alır ve ehliyetinden puan kırılır!”
Yaşlı adam ona bakıp bir an düşünüyor ve şöyle diyor:
“Uzun zaman önce karım bir polisle kaçmıştı ve senin dikiz aynasından hızla bana doğru geldiğini görünce, ‘Aman Tanrım! Kesin bu polis karımı geri getiriyor!' diye düşündüm.”
YAŞAYAN GÖVDE
“Yaşayan Gövde” olarak bilinen Prens Randian, 1930’larda Amerikan varyete sahnesinin en sıra dışı figürlerinden biriydi.
1871’de İngiliz Guyanası’nda, “Kolları ve bacakları olmadan doğdu…”
Fakat hayatı kesinlikle sınırlı değildi.
Efsanevi sirk öncüsü P.T. Barnum onu 1889 yılında keşfetti ve Randian’ı “Human Caterpillar” (İnsan Tırtıl) adıyla sahne alması için Amerika Birleşik Devletleri’ne götürdü.
İnanılmaz vücut kontrolüyle, yerde bir sürüngen gibi hareket edebiliyordu.
Ancak yetenekleri bunun çok daha ötesine geçiyordu:
Randian “Yazı yazabiliyor, resim çizebiliyor, sigara sarıp satabiliyor, birçok işini kendi başına yapabiliyordu.”
Kıyafetlerini kendisi çıkarıp kendisi giyiyordu.
Tüm bunları yalnızca gövdesi, çenesi ve bitmek bilmeyen iradesiyle başarıyordu. Kısacası, imkânsızı azmiyle mümkün kılıyordu.
O sadece bir şovmen değildi.
Randian; “İngilizce, Almanca, Fransızca ve Hintçe” öğrenmişti.
İzleyicilerle birçok dilde iletişim kurarak zekâsı, espri anlayışı ve büyüleyici kişiliğiyle etrafına kahkaha saçıyordu.
Röportajlarında, “Bir gün kendi evimin inşaatını kendim yaparım ama çatıdan yuvarlanmaktan korkuyorum” diyerek hem mizahını hem de cesaretini gösterirdi.
Seyircilere ie sık sık şöyle seslenirdi: “Senin ayağın bende olsa, senin ellerin bende olsaydı dünyada yapamayacağım iş, kazanamayacağım başarı kalmazdı. Siz iki el, iki ayakla benden daha çok hayata küsüyorsunuz.”
Bu sözleri hem mizahi hem de hafif sitemli bir tavır taşırdı; seyirciler ise her defasında sadece gülerdi.
Sahne ışıkları söndüğünde de dolu dolu bir hayat yaşadı.
Evlendi, dört çocuk babası oldu ve “Haysiyetin, yeteneğin ve yaşama sevincinin bedenden değil ruhtan geldiğini” tüm dünyaya kanıtladı.
Prens Randian sadece bir sanatçı değildi; “Gücün, kaderine sahip çıkmanın ve insanlığın” sembolüydü.