.


Birkaç gün öncesiydi, üniversitedeki sabah derslerim bitmiş öğle yemeği saati gelmişti. Hadi bu gün üniversitenin aşağısında bulunan hipermarketin  (reklam olmasın diye adını yazmıyorum) yemek yenilen kısmına gidelim dedik.
Siparişimizi verdik. Kısa bir sohbet sonrası siparişimiz hazırlandı. Yiyeceklerimizi aldık masamıza oturduk. Birkaç lokma yemiş dik ki biranda diğer masalarda yemeklerini yemekte olan kişilerde bir hareketlenme oldu.  Hafifçe arka masalara doğru döndüğümde yerde yatmakta olan yirmi, yirmi beş yaşlarında bir gencin yerde yatmakta olduğunu, titrediğini ve ağzında bir miktar köpük olduğu görülüyordu. Klasik bir SARA nöbeti geçirdiği hissine kapıldık. Yanımda bulunan eşim gerek ilk yardımcılığımı gerekse eski bir sivil savunma uzmanı olmam nedeniyle hastaya yardım etmemi söyledi. Ama ben hastaya müdahale edinceye kadar diğer masalarda yemeklerini yemekte olan sağlıkçı üniformalı öğrenciler çoktan ilk yardıma başlamışlardı (hepsine helal olsun, kutluyorum). Onlar olunca bana ihtiyaç kalmadı bu arada. Yerde sara nöbeti yaşayan hastayı……!!!!  bir başka genç kucağına almış kafasını yere vurmasını engellemek için tedbir almıştı. Bir yandan da hastaya ismiyle hitap edip kendine gelmesini söylüyordu ki. Nöbetin başlamışından yaklaşık 1 dakika sonrasında hasta bir anda gözlerini aştı ve önce biraz etrafına şaşkın gözlerle bakındı ve iyi olduğunu söyledi. Biraz toparlandı. Bu arada onu kucağında tutan genç de ortadan kayboldu.
Hastanın bu durumu ilgimi çekti zira birçok kez sara nöbeti görmüş ve nöbet süreçlerine defalarca şahitlik etmiş biri olarak bu dikkatimden kaçmadı. Bu kadar kısa sürede nöbetten çıkan istem dışı kasılmaların bu kadar çabuk geçen ve hiç yorulma emaresi göstermeyen ve ağzındaki belli belirsiz bir çay kaşığı kadar köpük olan hiçbir sara nöbetiyle karşılaşmamıştım. Bu arada hipermarketin sağlıkçısı geldi. Tansiyon nabız ve birkaç klasik yardımlarını yaptı. Bu arada hastamız ayağa kalktı ceketini kendisi giydi. Hiç sara nöbeti geçirmiş gibi bir hali yoktu aksine çok da sağlıklı görünüyordu. Bu ara ben yemeğime döndüm. Bir yandan sözde hastamızı, eşim izlemeye devam ediyordu. Bu arada hastamız masalar arasında dolaşmaya başlayınca eşim masaları dolaşıp bir şeyler konuşuyor, galiba para istiyor dedi. Tamam; şimdi anlaşıldı. Sara nöbeti geçiren hastamızın bu kadar çabuk iyileşmesinin sebebi anlaşılmaya başladı.  Hatta eşim çocuğa biraz para verelim dedi bana. Yahu anlamıyor musun meşhur hastamız dolandırıcı dedim. Eşime kısaca neden böyle düşündüğümü anlattım.
Masamıza gelirse dolandırıcıyı mutlu etmemek için para vermeyeceğimi hatta güvenliği arayacağımı söylemiştim ki alışveriş merkezinin güvenlik görevlisi geldi. Muhtemelen orada bulunan olaya şahitlik eden duyarlı bir vatandaş güvenlikçilere haber vermişti. Güvenlikçi hasta görünümlü gencimizin kulağına bir şeyler söyledi.  Ve çıkış kapısını gösterdi. Dolandırıcı hastamız önce kapıya yönelir gibi yaptı sonra aniden başka bir masaya yönelip tekrar bir şeyler istedi ki güvenlikçi arkadaş araya girerek zorluk çıkarmadan dışarı çıkmasını istedi. Güvenlikçi arkadaşın kararlı tavrı karşında sözde az önce sara nöbeti geçiren hastamız gayet sağlıklı görünüşüyle ve hızlıca kapıya doğru yöneldi. Gözden kayboldu. Etrafımız ne kadar kötüleşmeye başladı Kötü insanlar toplumun en önemli gördüğü konuların başındaki sağlık ve yardımlaşma konusunda bile başka insanları kandırmaya çalışıyorlar. İyi niyetlerini suiistimal etmekten hiç gocunmuyorlar. İyilik duygularını hastalık, yardımlaşma, paylaşma gibi duygularımızı, değerlerimizi kötüye kullanıyorlar bunlardan menfaat sağlamaya çalışıyorlar. Belki hayat şartları zor, belki işsizlik zirve yapmış durumda, ya da az ücretlerle çalıştırılanlara emek sömürüleri var. Ama bunların hiç biri insanların iyi niyetlerini suiistimal etmeye mazeret olamaz zira tüm olumsuzluklara tüm imkansızlıklara rağmen şerefiyle, haysiyetiyle hayatlarını sürdürmeye çalışan zor durumda olan bir çok insan var. Böyle dolandırıcılara karşı kanunlarımız var ve devlet görevlileri gerekenleri yapıyordur. Ama bizler biraz daha dikkatli davranarak böyle dolandırıcılara taviz vermemeliyiz. Onların duygularımızı kullanmasına izin vermediğimiz gibi görevlilere haber vermekten çekinmemeliyiz. Karşımız kötü niyetlilerin çıkmaması dilerken. İyiliğin ve yardımlaşma duygularımızın ülkemizin en önemli temel taşı olduğuna inanıyorum. Bunlara karşı hep beraber tepki gösterelim taviz vermeyelim.