Geçen hafta cuma günü herkes için hafta sonunun tatille çoluk çocuk beraber geçirmeyi düşünenler için özlemle beklenen yoğun çalışma yapanların en az bir gün tatil yapacağı günün müjdecisiyle adeta.

Ama grup insan ve birçok aile için ise yaşanmak istenmeyen ömür boyu sürecek acıların yaşanacağı bir gün sonuna gebeymiş. Birçok çalışan için mesailerin son bulduğu saatlerde Türkiye acı bir haberle sarsıldı.
Bartın da maden ocağında bir kazanın haberinin duyulmasıyla adeta televizyon başına kilitlendik. Önce kazanın nasıl olduğunu anlamaya çalıştık endişeyle karışık. Duyduğumuz her ölüm haberiyle içimiz yandı. Zira bu ülke ve bu ülke insanını koşulsuz şartsız seven insanlar olarak tek bir vatandaşımızın bile burnunu kanaması bizleri üzer, kahreder ve kahretti.
 Maalesef ülkemiz iş kazaları bakımından uluslararası standartlarda listenin üst sıralarında yer alıyor. Her ne kadar ülkemiz de iş sağlığı ve güvenliği konusunda kanunlar olsa da denetimlerin olmaması kanunlarda bulunan açıklardan dolayı iş yerlerimizde iş güvenliği tedbirleri alınmıyor. Kazalar meydana geldiğinde de asıl sorumlular ya ceza almıyor ya da bir şekilde küçük cezalarla olay kapatılıyor. Veya bu kazalarda belki de en az sorumluluğu olanlar cezalandırılıyor.
Özellikle özel sektör iş yerlerinde kanun gereği iş güvenliği uzmanı bulundurulmak zorunda ancak bu iş güvenliği uzmanlarının iş akitleri iş veren ya da iş veren vekillerinin iki dudağının arasında. Maaşlarını da işveren veriyor. Uzman iş yerinde gördüğü aksaklığı işverene bildirse bile bir şekilde görülen aksaklıklar ya hiç giderilmiyor ya da göstermelik yapılıyor. İSG uzmanı ısrarcı olursa veya sorunları yazılı olarak bildirirse kapı önüne konulabiliyor. Hemen yerine bir başkası işe alınabiliyor. Böyle olunca da özellikle özel iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği genelde Allaha emanet ve tesadüflere bağlı işliyor
 Bu sorunun çözümü iş yerleri kanunen bulundurması gereken İSG uzmanını bakanlık tarafından ilgili iş yerine görevlendirilmelidir. Tabii ki İSG uzmanı ilgili iş yerinde maksimum 2-3 yıl gibi bir süreden daha uzun çalışmamalı ve süresi dolduğunda bir başka İSG uzmanıyla rotasyon yapmalıdır ki İSG uzmanı realist ve iş verenden etkilenmeyen bir konumda olmalıdır. Tabi ki iş yerinde görev yapacak İSG uzmanının maaşını da işveren bakanlığa yatırmalı ve İSG uzmanı maaşını bakanlık aracılığı ile almalı. İşverenin işten atma baskı yapma gibi sorunlarla yüz yüze kalmamalıdır. Bakanlık kontrolündeki İSG uzmanları aynı zamanda işçi konfederasyonlarından oluşan bir kurulca da denetlemesi ve kontrolü de olmalıdır ki iş güvenliğinin işçi ayağı kısmı da bu şekilde çözümlenebilir. Aynı şekilde kamu işyerlerindeki İSG uzmanları da belirli süreler dahilinde başka kurumlarda rotasyona tabi tutulmalıdır. Böylece hem işyerleri daha çok ve farklı farklı uzmanlarla denetlenerek sürekli ve bir birbirini de kontrol eden bir yapıya bürünecektir.
  Bartın maden ocağı kazasında en çok üzüldüğüm bir konuda, 41 işçimizi kaybettiğimiz bu elim kazanın bir kamu maden ocağında meydana gelmesi. İddialara göre kazanın madende gaz kaçağı iddialarına rağmen gerekli tedbirlerin zamanında alınmamasından kaynaklı bir ihmalden olduğunu ihtimali bile gerçekten çok üzülecek bir konu. Çünkü bu madenin Türkiye Kömür İşletmeleri tarafından işletilen bir maden ocağı yani Kamuya bağlı bir maden ocağı olması. Ve iddiaların gerçekten gerçek olabileceğini düşünmek bile bizi kahretti.
 Bu kahreden kazadan kameralara takılan iki kare beni gerçekten çok etkiledi ve göz yaşlarımı tutamadım her ikisinde de. Birincisi bir işçi kardeşimizin annesinin hastane önünde saatlerce süren endişeli bekleyişi. Evladından iyi bir haber almak için yaşadığı çaresizlik evladına kavuşabilmek için döktüğü gözyaşı ve Allaha yakarışıydı. Ve maalesef evladının acı haberini aldığındaki yaşadığı tarifsiz acı. Bu annemize, Allah dan sabır diliyorum. Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın.
İkincisi ise; ölen bir işçi kardeşimizin cenazesi başına gelen 2-3 yaşlarındaki kız çocuğunun tabutunun yanına getirilmesi. O dünyalar güzeli minik sarışın kız çocuğumuz o kadar küçük o kadar masum ki babasının cenazesine geldiğinin farkında değil, babasına son olarak en yakın olduğu o andaki masumiyetini gördüğümde içimde yaşadığım derin sızıyı anlatmak yaşadığım tarifsiz acı, göz yaşlarıma hâkim olamayışım. Allah çocukları anasız babasız yapayalnız bırakmasın.
 İş sağlığı ve güvenliği için alınacak tedbirler için harcanacak paraların bir işçimizin canından, bir annenin yaşadığı tarifsiz acıdan, küçük bir kız çocuğunun masum yüzünden süzülecek bir damla göz yaşından daha kıymetsiz olduğunu anladığımızda bu ülkede kazalar Avrupa’daki kazalar seviyelerine inecektir. Allah bu tedbirleri alması gereken sorumlulara Vicdan versin.
 Canımız vatanımızda başta terörle mücadele eden güvenlik güçlerimiz olmak üzere iş kazalarında milletimizin tek bir ferdinin burnunun kanamaması dileğiyle. İşçilerimiz Yüce Allah’tan rahmet, aileleri, sevenleri ve yüce milletimize sabırlar diliyorum. Kazasız, acısız üzüntüsüz günler dileğiyle.