Şiddet maalesef her geçen gün artan ve yasal düzenlemeler olsa da özellikle mağdur psikolojisinin yarattığı etkiyle harekete geçmenin zorlaştığı ve birçok kadının, hatta yakınımızdaki birçok kadının m

Şiddet maalesef her geçen gün artan ve yasal düzenlemeler olsa da özellikle mağdur psikolojisinin yarattığı etkiyle harekete geçmenin zorlaştığı ve birçok kadının, hatta yakınımızdaki birçok kadının maruz kaldığı bir durum.
Mağdur psikolojisinin üstünde durmak istiyorum.
Çünkü gözlem ve deneyimlerimden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki; şiddet mağduru kişiler kendini, durumu nasıl ifade edecekleri konusunda zorlanıyorlar, karşı tarafta nasıl görülecekleri konusunda kaygı yaşıyorlar ve hatta şiddet uygulayan kişiyi seviyorlarsa ve ilişkinin bitmesini istemiyorlarsa onun kötü tanınmaması için ve bu duruma belki aylarca, belki yıllarca katlanıyorlar. Ve maalesef şiddet mağduru kadınlar o kadar çok ve o kadar yakınımızda ki; belki mesai arkadaşımız, belki otobüste yanımızda oturan kadın belki yan komşumuz.
 
Şiddet, fiziksel şiddet, sözlü-duygusal şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet ve hatta flört şiddeti olarak türlere ayrılır.
Türk hukuk sisteminde Ceza kanunları kapsamında sadece fiziksel şiddet yaptırıma tabii tutulmuştur.
Ama diğer şiddet türlerinin yaptırımının olmaması onları daha katlanılabilir kılmamaktadır. 
Ev içi şiddet için aynı evde yaşamak gerekmez. Ev içi şiddet, yakın ilişkideki kişiler arasında meydana gelen şiddettir. Bu şiddet aile bireyleri, boşanmış veya ayrı yaşayan kişiler ya da nişanlılar gibi yakın ilişkideki kişiler arasında olabilir.
 
Hakaret etmek, aşağılayıcı söz söylemek, küçük düşürmek, aşırı kıskançlık yapmak, tehdit etmek, kişiye kendisini yetersiz hissettirecek söz veya davranışta bulunmak gibi fiziksel bir baskı olmaksızın uygulanan ve ruh sağlığını etkileyen her türlü söz ve davranış duygusal şiddettir.
 
Çalışmaya veya çalışmamaya zorlamak, kişinin gelirini kontrol altına almak, kişinin parasına veya banka kartlarına el koymak, kişiyi borçlanmaya zorlamak gibi ekonomik baskı içeren her türlü tutum ve davranış ise uygulanan bir ekonomik şiddettir.
 
Kadını istemediği yerde, şekilde veya zamanda cinsel ilişkiye zorlamak, kişiye cinsel içerikli sözler söylemek veya kişiyi cinsel içerikli sözler söylemeye zorlamak gibi davranışlarla kişinin cinselliğini kontrol altında tutup baskı uygulayan her türlü davranış cinsel şiddettir.
 
Flört aşamasında maruz kalınan baskı, özellikle eğer bir cinsel birliktelik yaşandıysa erkekte oluşan artık benimsin beni bırakamazsın düşüncesinin getirdiği, ilişkiyi bitirmeme davranışı ve ya benimsin ya kara toprağın tarzı söylemler de flört şiddetini oluşturmaktadır.
 
Mevcut hukuk sistemimizde yaptırımı bulunan fiziksel şiddet ise; tokat atmak, iteklemek, tekmelemek, bir şey fırlatmak, yumrukla veya bir nesneyle vurmak, silah veya bunun gibi bir nesneyle zarar vermek ya da tehdit etmek, sağlık hizmetlerinden yararlanmasına engel olmak gibi kişinin bedenine zarar verecek her türlü davranıştır.
 
Şiddet, bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesiyle ya da acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır.
 
Şiddet, genelde bir döngü halinde gerçekleşmektedir. Bu durum, kadının şiddete uğradıktan sonra gerekli önlemleri almak için harekete geçmesinde de bir engel oluşturmaktadır. Şiddetin tekrarlanabileceğini bilmek, erken önlem almak açısından önemlidir.
 
Şiddet uygulayan kişi çeşitli sorunları bahane ederek gerginlik yaratır. Şiddet uyguladığı kişinin davranışlarını kontrol etmeye çalışır. Yapması ve yapmaması gerekenleri söyler. Mağdur kendini endişeli hisseder, gergin atmosferi hafifletmeye, sözleri ve davranışları konusunda dikkatli olmaya çalışır. Bu döngünün ilk evresi kriz dönemidir.
Şiddet uygulayan, sözlü, psikolojik, fiziksel, cinsel veya ekonomik olarak karşısındaki kişiye saldırır. Mağdur kendini aşağılanmış, üzgün hisseder ve haksızlığa uğrar. Ve sonrasında balayı evresi dediğimiz şiddet uygulayanın pişman olup pişman olduğunu söylediği evre gelir.
Bu süreçte mağdurun gönlünü almaya çalışır ve olumlu bir tutum sergiler. Mağdur, şiddet uygulayanın çabalarını olumlu karşılar. Sonrasında bahane dönemi dediğimiz evrede şiddet uygulayan, davranışları için bahaneler üretir.
Mağdur, şiddet uygulayanın bahanelerini/gerekçelerini anlamaya çalışır, değişmesi için yardım eder, kendi algılarından şüphe eder ve durum için kendini sorumlu hisseder. Ve sonra durumun kızışmasıyla birlikte tekrar kriz dönemi başlar.
 
Şiddet gören kadınlar, 6284 sayılı kanun kapsamında aile mahkemesine başvurularak Uzaklaştırma talebi çıkarılabilir. Harçtan muaf olan ve kısa sürede talep hakkında karar verilen 6284 başvuruları bir nebze de olsa kadının korunmasında; failin uzaklaştırılması, engellenmesi vb. önleyici korumalar sağlamaktadır.
 
Eğer fiziksel şiddette maruz kaldıysanız, öncelikle karakola/jandarma komutanlığına, savcılığa ya da hastanelerin acil bölümlerine başvurabilirsiniz. Bunun dışında İlçe Sosyal Hizmetler Müdürlükleri, belediyelerin veya baroların Kadın Dayanışma Merkezleri, Mor Çatı gibi çeşitli kadın örgütlenmelerinden yardım isteyebilir veya Alo 183’ü arayabilirsiniz.
 
Uygulamada şiddet mağduru kadının ekonomik gücünün de olmadığı göze çarpmakta olup karakol ve savcılığa başvuru sırasında CMK Baro Mağdur Hakları Servisi’nden bir avukat atanmasının istenilmesi halinde avukat desteği ücretsiz olarak sunulmaktadır.
 
Baro adli yardım servisleri aracılığıyla ücretsiz hukuki destek sağlanmaktadır. Yaşadığınız il/ ilçenin adli yardım bürolarından bu konuda ücretsiz destek alabilirsiniz.