Uzunköprü’nün Şehsavar Bey mahallesinden olup ilkokullar 3 yıl idi.

Uzunköprü’nün Şehsavar Bey mahallesinden olup ilkokullar 3 yıl idi. 5 yıl oldu bütün ilçelerde ortaokullar 1950 yıllarında açıldı. Ben açılışının 2. Yılı 1951 yılında ortaokula başladım. Babam alışverişçi dericiydi 1952 yılında Ayvacık, Bayramiç, Ezine kurban derilerini alıyor deri fiyatları düşünce demişler buralarda tabakhaneler var. İşletirsen zarar etmezsin babam Ezine’de ben 1953 yılında 2 sınıftan 3’e geçtim yaz tatilinde babamın yanına Ezine’ye gittim. Eyvah Ezine çok ucuzluk her şey bol Akköylüler sıdıkak üzüm diyor 10 kuruş kiloso armut 15 kuruş biz Uzunköprü’de göremezdik. Her şey olduğu yerde kalırdı. Baba annemleri de getirseydin ya dedim. Bana 28 lira verdi. Ezine’den ev tuttuk. Aylık 20 lira ve ben ortaokul Ezine’ye 3 sınıfa naklimi yaptırdım. Ezine’nin ortasından Akçin çayı geçiyor. Üzerinde tahta köprü sonradan beton oldu. Çay şıldır şıldır tertemiz akıyor. İçinde balıklar.
Hikayem Uzunköprü ortaokul 2.sınıf resim öğretmeni Selma hanım resimli bir atasözü yapın dedi. Artık ilkokulda yalnız okuma yazma öğreniyorsun. Ortaokul ufkunu açıyor. Velhasıl bir bir kabartı yaptım üzerine bir horoz resmi üürüüüüü her horoz kendi kendi bokluğunda öter dedim öğretmen geldi. Boklu katiyen olmaz çöplük yaz dedi. Ben itiraz ettim bokluk dedim. Büyüklerimiz hep böyle söylüyorlar çünkü her ev bahçeli çoğunda ahır var. Avlu ortasında gübreler birikiyor. Bokluk zaten o zamanlar insanların bir yağ şişesi bir sirke şişesi oluyor. Çöp diye bir şey yok ve bu hususu bazı okul arkadaşlarımın annelerine de sordum. Halt etmiş o çöplükte neymiş dediler. Ortaokulu Ezine de bitirip babamın işine soyundum. O zamanlar bütün okullar usulen imtihan 14 ayda astsubay oluyordu. İnsan gücüne de ihtiyaç vardı. Köselenin alternatifi yoktu. Ayrıca Saraciyelik Kosomluk Veketa da yapıyorduk. Bilhassa Edirne saraciye çarsısı varmış o zamanlar. Bir çift beygirin oldumu kralsın traktör yoktu. O zaman mera hayvancılığı yapılıyordu. Haftada Ezine, Bayramiç, Ayvacık üç Pazar pazarından 150 kadar koyun derisi oluyordu. Çamaşır tozu atıp bembeyaz oluyordu. Yünlerin çakıldaklarını da kütük üzerinde kazıyordum. Evvela halıcı yörüklere bizim yünler satılıyordu. Çok güzel paralar kazandık. Resim hocamla boklukmuş çöplükmüş tartışması sonucu bollu bir sanatta kendimi buldum. Karşı geldiğim için cezalanma mı oldu mükafatlama mı oldu şu an debagat sanatının son temsilcisiyim. Benim için mükafattır. Selam Olsun….