.

Son günlerin güncel konusu maalesef Corona virüsü birkaç gün öncesi ilk hastanın ülkemizde görülmesi ve her geçen gün hasta sayısının artması hiç de arzu ettiğimiz şeyler değil. Ancak (WHO ) Dünya sağlık örgütünün hastalığı Pandemi ilan etmesiyle dünya geneline yayılan hastalığın etkilerini bizlerde yakından hissediyoruz. Yaşıyoruz demeye dilim varmıyor ve inşallah mevcut hastalar dışında da hiçbir vatandaşımızda bu hastalık görülmez diye dua ediyorum. İnşallah bir an evvel hastalığın aşısı veya ilacını bulurlar. Bulurlar derken yabancıları kastediyorum. Zira ülkemizde bu tür hastalıklara aşı veya ilaç üretebilecek dünya da oldukça saygın yer edinmiş Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü siyasi bir kararla 2011 de kapatıldı. Anlayacağınız birçok konuda olduğu gibi yabancılardan medet ummak zorundayız. İlaç ya da aşı bulunursa yaşadığımız ekonomik durumdan dolayı herkese yetebilecek kadar alabilecek miyiz? Veya Patentini alıp ülkemizde üretebilecek miyiz, tesisimiz var mı? Çok zor! Bakalım zaman ne gösterecek?
********************************************************************
Sağlık Bakanlığı elinden geldiğince süreci iyi yönetmeye çalıştı. Bilgilendirme yaptı.  Ama birçok eksik olduğu da medyaya yansıyan bilgiler çerçevesinde öğrendik.Test kitlerinin azlığı. Özellikle sağlık personelini koruyucu ekipman eksiklikleri. Hastaların tedavi sürecinde kullanılan solunum cihazlarında eksiklikler olduğunu duyuyoruz. Bir an evvel bu cihazları yapabilecek sektörlerle konuşularak cihazlar ve ekipmanların üretimi yerli sanayicilerimizin üretimleriyle yapılmalıdır ve sorun aşılmalıdır.  Örneğin solunum cihazı için her ünitesinin konusunda uzmanlaşmış farklı farklı firmalara paylaştırılarak hızla kombine cihazlar imal edilerek ve hasta vatandaşlarımızın hizmetine biran evvel Yerli ve milli üretimle sunulmalıdır.
********************************************************************.
Hastalığa birçok kamu kurumu reaksiyon gösterdi ama acil durum planlarının yapılmadığını ya da eksik yapıldığını görüyoruz.  Okullar tatil edildi evden eğitim denildi ancak her evde internet ve bilgisayar var mı? Televizyon yayını ile sorun çözülecek mi? Ya da anne babaları çalışan ve evde kendi başlarına kalamayacak küçük çocukların durumu ne olacak? Belirli bir yaş grubunun altında çocuğu olan ebeveynlerinden birine izin niçin düşünülmüyor.  Üniversiteler tatil ancak yine beraber çalışmakta olan idari personel ve akademisyenler veya toplu halde çalışan diğer çalışanların durumu ne olacak, onlar risk altında değil mi?.
*********************************************************************
Gelelim spor karşılaşmalarına dünyada birçok ülke tüm spor müsabakalarını ertelerken biz neden seyircisiz oynatıyoruz. Bugün UEFA Avrupa şampiyonası gibi dev bir organizasyonu bile ertelerken biz neden maçları seyircisiz oynama gibi bir RİSK lüksü içine giriyoruz. Özellikle futbol seyircisiz çok yavan tatsız tuzsuz.  Ayrıca seyirci yok ama futbolcular ve her halikârda orada bulunmak zorunda olanlar risk altında değil mi? Üstelik alt liglerde durum çok daha vahim bırakın oralardaki oyuncuları, toplum riske ediliyor. TFF başkanı Sayın Nihat Özdemir ve liglerin ertelenmesine anlamsızca direnç göstermesi kabul edilebilir bir şey değil. O maçlardan kaynaklı bir kişinin hastalık ihtimalinin olmasının bile birinci derece sorumlusudur. O maçlarda görev yapan oyuncusundan hakemine gazetecisinden, top toplayan çocuğuna kadar risk altına tutmaya hakkı varmı?  Orada bulunanlar da diğer insanlar kadar risk altında değil mi? ( Ertelenme olursa  ilk 7 takımlı Play off düşünüyormuş? Neden ilk 7 (çünkü Fenerbahçe 7. Sırada) Hiç kimseyi yormasın Fenerbahçe’yi şampiyon ilan etsin daha kolay olur. Tarafsızlık bu kadar ayak altına alınamaz çok yazık).
Aynı şekilde Voleybol yükselme gruplarında da herhangi bir ertelemenin olmamasını da birçok konuda takdir ettiğim TVF başkanı Sayın Akif Üstündağ’a da yakıştıramadım.  Voleybol maçlarındaki tüm herkesi riske ettiği için kınıyorum. Ülke bu kadar önemli bir süreç yaşarken böyle anlamsız ısrarları aklım ve mantığım almıyor.
*********************************************************************
Voleybol yükselme maçları değince şehir olarak bizi de ilgilendiren kısa bir bilgi vereyim. Bursa da oynanan Venüs sultanlar ligine yükselme ilk gün maçlarında   Çan ekibi Kale 1957 Bolu Belediyespor’u çok rahat bir maç ve güzel skorlarla 3-0 yenerek ilk üç puanını aldı. Çanakkale Belediyespor ise ligde de canımızı çok sıkan Sarıyer Belediyesine 3-1 yenilerek ilk maçı puansız bitirdi.  Gerçekten bu maça üzülüyorum. Zira Sarıyer Belediyesi Boğazın Sultanlarından üst bir takım değil sezon içinde oynanan ilk iki maçta da olduğu gibi çok basit hatalarla maçı rakibe adeta hediye ettik. Şu yükselme grubu maçlarını iyi değerlendirip final grubuna çıkalım diyorum. Ama böyle basit hataları yapmaya devam edersek işimiz gerçekten zor. Geri kalan maçlarda Çanakkale’mizi temsil eden iki ekibimize de başarılar diliyorum.
Hiç olay veya savaşla kıyaslanamayacak olan 18 MART DENİZ VE KARA savaşlarındaki muhteşem zaferimizi kutluyorum. Bu zaferlerin kazanılmasında emeği geçen Başta Gazi Mustafa Kemal ve Değerli Komutanlarımızı, Vatan uğrunda şehit düşen askerlerimizi ve gazilerimizi rahmetle, minnetle ve saygıyla anıyorum.

Ruhları Şad olsun