Dünya birbirini kırıp dökerken, seçim meydanlarında yalanın bini bir para iken Ramazan da sessiz sedasız yarıyı deviriverdi.

Sağ olan başa ramazan daha çok gelip gidecek demektir. Hani bu ramazan hep gider gelir. Hatta bizden çok özler ki her sene on gün evvel gelir.

Malum ramazan fıkrasız, neşesiz olmaz. Çok bayat veya sokak jargonuyla banel olmayan birkaç fıkra işte.

Bektaşi fıkraları Ramazanlarda doruk yapar neredeyse. Oysa Bektaşilik Anadolu’nun Müslüman oluşunda çok etkili bir tarikattır. Sonradan biraz değişmiş ama kökenleri Hacı Bektaş Veli’ye, Hoca Ahmet Yesevi’ye dayanan bir saygınlığı vardır. Bu nedenle Bektaşi fıkralarını, Bektaşiliğin ne kadar hümanist bir tarikat olduğuna dayandıralım gitsin. Gerçekten Bektaşilik hümanist esaslı bir öğretidir. Öğretinin odağında insan vardır. Amacı olgun, yetkin insana ulaşmaktır. Bu ise belirli bir eğitim sürecini gerekli kılar. Hacı Bektaş Veli’nin Türk dünyasının felsefesine çok büyük katkıları olmuştur.

Adama sorarlar kaç gün oruç tuttun diye. Adam hastalığı nedeniyle ancak bir gün oruç tutabildiğini söyler. Ardından Bektaşi’ye sorarlar kaç gün tuttun diye. Bektaşi cevap verir. Bu adam benden bir gün fazla oruç tutmuş.

Bektaşi'ye, gece sahurda nasıl niyet edilmesi gerektiğini sorarlar. Hem zeki hem de muzip olan Bektaşi, tıka basa karnını doyurduktan sonra, “Dayanırsam tutarım, dayanamazsam yutarım diye niyet edip ağzını çalkalamalı” diye cevap verir.

Aylardan Temmuz. Günler oldukça sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan. Sabah erkenden başlayıp, gün boyu tırpanla ot biçen Tonyalı Hacı, hararetten, dili bir karış dışarıda varır evine. Hali çok fenadır. Orucu bozmaktır bütün hesabı. Ancak arkadaşı izin vermemektedir. Şunun şurasında ne kaldı az daha sabret diye gaz vermeye çalışmaktadır. Fakat Tonyalı Hacı dayanamaz artık ve suyu diker. Orucu bozar. Arkadaşı nasıl yaparsın diye hayretler içinde bakarken “Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem bir daha Allah için oruç tutamayacağum dedum, ey Rabbum, yaşayup senin için oruç tutayim diye orucumu kestum” diye açıklamasını da yapar.

Dursun, Temel’e sormuş

-Oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun Temel?

-100 tane yiyebilurum.

-Hadi ordan, yesen yesen 1 tane yiyebilursun, gerisini oruçsuz yemiş olirsun,” demiş.

Bu espri Temel’in çok hoşuna gitmiş. Bir gün yolda giderken Cemal’i görmüş ve hemen sormuş.

-Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun?

Cemal:

-50 tane, demiş.

-Ha uşağum 100 tane deseydun sana müthiş bir espri yapacaktum!

İşte böyle. Ramazan yolu yarı yaptı. Maşallah havalar da çok iyi gidiyor. Serin serin. Günler de kısa zaten.