“Kemal beyin yanındaydı bunlar. Şimdi ne oldu da karşısına geçtiler?” diye soruyor CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol.

Konuşuyor;

“Listelerde hep öndeydiler…”

.

“Kemal bey iyi niyetinin kurbanı oldu”

.

Hakikaten.

Şöyle bir düşünün.

Geçmişe bakın.

.

İl Başkanlığı, İlçe Başkanlığı, Milletvekilliği, Belediye başkanlığı, Belediye Meclis üyeliği, İl Genel Meclis üyeliği seçimlerinde hep kendileri vardı önlerde.

Başka birilerini sokmadılar araya.

.

Şimdi kazan kaldırıyorlar;

“Değişim, Dönüşüm” diye.

.

CHP’nin neresinden tutsanız elde kalıyor.

Kendi içlerinde bölünme peşindeler yine.

.

Zamanında “DSP” olarak bölündüler,

“Şimdi ne diye bölünecekler?” çok merak ediyorum.

.

Zaten Fermuar sistemden belli olan bölünme hareketleri, günümüze “Değişim, Dönüşüm” olarak geldi.

.

Koskocaman Muhalefet Partisinin geldiği noktaya bakınca, üzülmemek elde değil.

.

Son açıklanan delege sayılarına bakınca Kemal Kılıçdaroğlu kazanacak gibi duruyor.

Durum böyle olursa Çanakkale’de dahil bir çok siyasetçi sümen altına girecek.

Beklemeye geçecek.

.

Gaza gelip “Değişim, dönüşüm” diyenler bir müddet siyasetten uzak kalacaklar.

.

Ancak pes etmeyip, Kemal Beyin limana yanaştıracağı CHP’de yerini bırakacağı yeni Genel Başkan yanında yer almak için sıraya geçecekler.

Allah kolaylık versin.

Kolay değil bir o yana, bir bu yana sekerek ilerlemek.

Sonra da buna “Siyaset” diyorlar.

İlerledikleri bu yolda “Allah yar ve yardımcıları” olsun.

İşleri gerçekten zor.

 

VAR MI İTİRAZI OLAN?

Uzun süredir İsrail’den bahsetmiyorum.

Zira ağzımı açsam kesin içerideyim.

Kendimi zor tutuyorum.

.

Dünyanın gözü önünde insan kanlarıyla oynanan bir dev tiyatro ve seyreden milyarlarca insan!

.

Mülteci kampı var içi sivil dolu oraya bombayı atıyor, peşinden bir tane daha patlatıyor.

.

Dün çarşıda bir araba kediyi ezdi.

Bütün esnaf kan ağladı, içimiz burkuldu.

Gözyaşlarını tutamayanlar vardı.

Sebebi;

İnsanlıktı elbet.

.

Hani dincilerin sürekli olarak yerden yere vurdukları İsrail, gerçek yüzünü gösterdi.

Sebze doğrar gibi insan doğramaya başladılar ve dünya bizim bir kediye üzüldüğümüz kadar insanların katledilmesine üzülmüyor.

.

Ama münferit olarak bu drama ortak olmayanlar da var.

İşte onlardan biri.

“Craig Mokhiber”

Kendisi Birleşmiş Milletler’de (BM) çalışan üst düzey bir diplomat…

.

Filistinlilerin “Soykırıma uğradığını” söyleyerek görevinden istifa etti.

.

Craig Mokhiber mektubunda şunları diyor:

“Bir kez daha gözlerimiz önünde bir soykırım yaşanıyor ve bizim BM olarak bunu durdurabilecek gücümüz yok.”

.

“Yaşananlar tam anlamıyla bir soykırımdır.”

.

“ABD, İngiltere ve Avrupa'nın büyük bir bölümü bu dehşet verici saldırılarda suç ortağıdır.”

.

“Bu hükümetler İsrail’e silah temin ediyor, istihbarat sağlıyor, siyasi ve diplomatik destek sağlıyor.”

.

Biz ne yapıyoruz?

Kınıyoruz.

Evet, resmen kınıyoruz.

Bu sebeple İsrail ne kadar korkmuştur sizce.

.

Ayrıca;

Vatandaşlarımız büyük bir hassasiyetle Coca Cola’ları marketlerden alıp yere döküyorlar.

Dertleri İsrail’i ekonomik olarak çökertmek.

.

İsrail’in kutsal topraklar (Vaad edilmiş topraklar) diyerek başlattığı bu harekâtın amacı ne?

Dün televizyonda konuşuluyordu.

Öncelikle Filistinlileri buradan Sina’ya sürerek bu toprakları boşaltmak.

.

Peki İsrail bütün bunlar neden yapıyor?

Yine konuşulana göre Gazze kıyısından başlayan ve oldukça zengin rezervlere sahip enerji kaynakları.

Böyle bir çıkar olmasa ABD’nin, İngiltere’nin orada ne işi var?

.

Velhasıl, işin rengi belli oldu.

Filistinliler oradan sürülecek, ağababalar gelip oturacak.

Var mı itirazı olan?

 

MASTER CHEFF

Televizyonda bilmem kaç sezondur devam eden Master Cheff programı var.

Bilmem izler misiniz?

.

Son zamanlarda yemek merakı türedi içimde, eşimle beraber takılıyoruz geceleri.

İşin içinde gençler olunca insan daha da mutlu olur bahanesiyle seyrediyoruz.

.

Ama nerdeee?

.

Programda her türlü aksiyon var,

Hakaret ver,

Dalavere var,

Var oğlu var.

.

Osmanlıdan kalma “Ahilik” kültürünün zerresi yok.

.

Şefler, ilk zamanlardaki gibi sert ve ciddi değil.

Yarışmacılarla zaman içinde oldukça fazla muhatap olmuşlar.

İçlerinden bazılarını Prens, bazılarını da Prenses seçmişler.

Onlara laf söylemek yok, yemeklerini beğenmemek yok.

.

Sürekli olarak itici, iğneleyici söylemleri “Biz buradan duymuyoruz” diyerek geçiştiriyorlar, bu da onları etkisiz kılıyor.

.

Gelişen olaylardan kendileri bire bir sorumlu.

.

Televizyonlardaki kavgaların, gürültülerin, bağırışların, çağırışların, laf atmaların, küçümsemelerin reytingleri artırdığı bilinen bir gerçek.

.

Bunu iyi bile kanla yöneticileri yaptıkları çoğu programda bunu kullanıyor ve hedeflerine ulaşıyorlar.

.

“Yemekteyiz”, “Survivor” adlı programlarda da aynı kavgalar, bağırışlar yaşanıyor.

Bu bir tesadüf olamaz.

.

Master Cheff yarışmasını izleyen torunum bile yaşanan haksızlığa, adaletsizliğe isyan ediyor.

Bunların karşılıksız kalmasına seyirci kalınmasına, aynı bizler gibi isyan ediyor.

.

RTÜK’na büyük iş düşüyor.

Bu tip programları daha iyi denetlemeli, toplumun ayarlarının oynanmamasına müsaade etmemeli.

 

NASIL GÖRÜNÜYORUZ?

Cumhurbaşkanımızın 29 Ekim’de 81 ilin Valiliklerine gönderdiği ve bayramda okunan mesajının bir kısmı şöyleydi:

“… Bu anlayışla son 22 yılda ülkemizi başarıdan başarıya, zaferden zafere koşturduk. Asırlık ihmalleri ve eksikleri gidererek yatırımlarla, Cumhuriyetimizi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracak adımları attık. Demokrasiden ekonomiye, güvenlikten adalete, eğitimden sağlığa, tarımdan dış politikaya varıncaya kadar her alanda tarihî reformları hayata geçirdik…”

.

Merkezi İsveç’te bulunan “Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü (IDEA)” yayınladığı raporda “… Dünya ülkelerinin yarısının, kusurlu seçimlerden ifade ve toplanma özgürlüğü gibi kısıtlanmış haklara kadar uzanan demokratik gerileme yaşanıyor” dedi.

.

IDEA, “… Avrupa, dünyanın en yüksek performanslı bölgesi olmaya devam ediyor. Ancak Avusturya, Macaristan, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Portekiz ve Birleşik Krallık dahil olmak üzere birçok yerleşik demokraside demokratik performansın belirli göstergelerinde önemli düşüşler var…” dedi.

.

“… Azerbaycan, Belarus, Rusya ve Türkiye, Avrupa’nın geri kalanından uzaklaştı. Çoğu demokrasi göstergesinde Avrupa ortalamasının oldukça altında performans gösterdiler…” dedi.

.

Haber ajansı AP’nin Türkiye'nin 100’üncü yılında Cumhuriyetimizi şöyle analiz etti:

“Atatürk, halifeliği kaldıran, Arap alfabesini Roma alfabesiyle değiştiren, kadınlara oy hakkı veren ve Avrupa yasalarını ve kanunlarını benimseyen radikal reformları başlatarak dönemin büyük güçlerini model alan Batı’ya dönük laik bir Cumhuriyet kurdu.

Ancak Türkiye, partisinin kökleri ülkenin İslami hareketine dayanan ve Atatürk’ten bu yana Türkiye’nin en etkili lideri haline gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yirmi yıllık yönetimi altında daha muhafazakâr bir karaktere büründü…”

.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü ise:

“Türkiye’yi yolsuzluk sıralamasında, 180 ülke arasında 101. sırada gösteriyor.”

.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü:

“Basın özgürlüğünde, Türkiye’yi 180 ülke arasında 165. sıraya koyuyor. Bu rakam bir önceki yıl 149’du.”

.

Economist Intelligence Unit:

“Geçen yıl Türkiye’yi demokrasi endeksinde 167 ülke arasında 103. sırada göstererek, otoriter devlet ile kusurlu demokrasi arasında melez bir rejim olarak sınıflandırdı…”

.

Bizim Cumhuriyet dışarıdan da böyle görünüyor.

.

Size sorayım o halde:

“Siz nasıl görüyorsunuz?”