MÜJDE 4 katlı bir binanın 1. katında bir polis, 2. katında bir postacı ve 3. katında ise bir kör oturuyormuş. 4. katta da yalnız yaşayan bir bayan varmış.

Bir gün kadın tam banyoya girecekken kapı çalmış. Kadın güvenlik kamerasından bakmış ve kapının önüne gelen polisi görmüş. Hemen bornozu üzerine geçirerek kapıyı açmış;

Polis çok mutlu bir ifadeyle:

-“Hanımefendiciğim, o kadar mutluyum ki bugün bir sürü kapkaççı yakaladım. Bu mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim” demiş.

Kadın; “Çok iyi, ne mutlu size” diyerek tebrik ettikten sonra polisi göndermiş. Sonrasında yine tam soyunup banyoya girecekken kapı zili yine çalmış. Kadın kameradan bakmış ki postacı. Hemen bornozu tekrar giyerek kapıyı açmış.

Postacı:

 -“Müjde hanımefendi bu gün mektup dağıtmada rekor kırdım, bu mutluluğumu sizinle paylaşmak istedim” demiş.

Kadın; “Çok iyi, ne mutlu size” diyerek tebrik ettikten sonra postacıyı göndermiş. Sonrasında yine tam soyunup banyoya girecekken kapı zili yine çalmış. Kadın kameradan bakmış ki 3. katta oturan kör kapıda bekliyor. Soyunup giyinmekten bıkmış bir halde “Nasılsa bu kör” diyerek kapıyı giyinmeden açmış.

Kör mutlu bir şekilde kadını baştan aşağı süzmüş ve;

-“Müjde hanımefendi müjdeee… Bu gün gözlerim açıldı…”

 

MERAK ETME

Temel bavulunu denize düşürmüş. Dursun:

-“Ula Temel, pavulun düşti”

Temel sakin cevap vermiş:

-“Merak etme, anahtarı bendedur.”

 

NE DERSİN BABA?

Yamyam baba-oğul balta girmemiş ormanda dolaşırken, nehirde yıkanan genç ve çok güzel bir kadın gördüler.

Oğlu sormuş;

-“Ne dersin baba, yiyelim mi onu?”

Baba bir an düşündükten sonra :

-“Hayır, bunu eve götürelim, onun yerine anneni yeriz!”

 

YENİ PATRON

Kadının birinin canı sıkılır ve hayatında değişiklik olsun diye pet shoptan bir hayvan almaya gider.

Pet shopa gidince kedi, köpek ve bir papağanın fiyatını sorar.

Papağanın fiyatının çok ucuz olduğunu görünce merakla sorar:

-“Bu papağan neden bu kadar ucuz?”

Pet shopun sahibi yanıtlar:

-“Bu papağan daha önce bir genelevde duruyordu, ağzı biraz bozuktur, alanlar da ondan şikâyetçi olup geri getirdi. Onun için fiyat ucuz”.

Kadın bu fiyatı kaçırmak istemez ve “Bir papağan ne kadar kötü konuşabilir ki” diyerek alır evine götürür.

Eve gelince kadın papağanın örtüsünü kaldırır.

Yeni ortamı gören papağan

-“Oooo yeni mekân, yeni patron” der.

Kadın buna gülüp geçer.

Daha sonra evin iki kızı okuldan gelir. Papağan bunları görerek

-“Oooo, yeni mekan yeni patron, yeni sermayeler” der...

Tabii kızlar şaşkın.

Anneleri olayı anlatınca kızlar da gülerler.

Bu sırada evin babası gelir.

Birden duraksar…

Sonra evin babasına bakıp kanatlarını çırpmaya başlar ve;

-“Oooo, Mehmet ağabey hoş geldin yaaa!”

 

SORUN

Temel arkadaşlarına, İstanbul'a gittiğinde yüzlerce otomobillik bir konvoyun kendisini karşıladığını söylemiş.

Arkadaşları; “Hadi canım, sen de!” demişler.

Temel: -“İsterseniz, cumhurbaşkanı ve başbakana da sorabilirsinuz. Onlar da aynı uçaktaydı!..”

 

GEREĞİ YOK

İdris, “Nuh” diyor “Peygamber” demiyordu: “Okuyup da ne olacak penum uşak? Ha bu dükkânda duracağına göre, okuma yazmanın hiç gerekliluğu yoktir. ‘Bir, iki, üç’ diye saysa yeter.”

Komşuları ısrar edip duruyorlardı:

-“Olur mu canum, diyelim ki onu dükkanda bırakıp kahveye gittun. Dükkâna da dört adam geldu. Üçten fazla sayamazsa gelup sana ne diyecek?”

İdris; -“Uyy, bu da mesele mi yani. ‘Baba, Üç kişi geldu, yanlarunda bir heruf daha var’ der.”

 

İKİ SAAT SÜRDÜ

Temel yemek odasının üzerindeki çatının aktığını fark edince hemen bir çatı ustası çağırmış...

Usta gelip şöyle bir bakmış,

-“Çatınızın aktığını ne zaman fark ettiniz?”

-“Dün gece çorbayı içmem iki saat sürünce şüphelendim!”

 

NEDEN MUZ?

Hayvanat bahçesinde bir kafeste biri yaşlı biri genç iki aslan varmış.

Her gün yaşlı aslana yemek olarak koca bir parça et, genç aslana ise 3 tane muz veriliyormuş.

Bir gün yaşlı olanı dayanamamış ve sormuş:

-“Neden bana hep koca bir parça et veriyorsunuz?”

Bakıcı;

-“Sen koskoca aslansın, ormanların kralısın. Bunu hak ediyorsun...”

Genç aslan hemen atılmış:

-“İyi de, bana niye her gün 3 tane muz veriyorsunuz?”

Bakıcı cevap vermiş:

-“Aslan kadrosu dolu olduğundan, seni maymun kadrosunda çalıştırıyoruz…”

 

YELLENİRSE

Temel dolmuşa binmiş.

Dolmuşta 3 erkek bir de hamile bayan varmış. Dolmuş yoluna devam ederken hamile bayan gaz kaçırmış. Bayanın bozulmasını istemeyen adamlardan birisi:

“Afedersiniz çok yemişim, mazur görün...” diyerek centilmenlik yapmış. Temel olayı görünce, “Bir centilmenlikte ben yapayım” diyerek beklemeye başlamış.

Bir süre sonra kadın bir daha gaz kaçırmış.

Temel daha evvel planladığı gibi tam centilmenlik yapacakken, bu sefer 2. adam atlamış ve o da; “Affedersiniz çok yemişim, mazur görün...” demiş.

Temel centilmenlik yapmak için kadının gaz çıkarmasını beklemeye başlamış...

Derken kadın bir daha gaz kaçırınca, Temel’den önce davranan 3. adam yapacağını yapmış ve; “Kusura bakmayın... Çok yemişim, mazur görün...” diyerek Temel’e meydanı vermemiş.

Centilmenlik yapmayı beklerken ineceği yere gelen Temel, dolmuştan mecburen inerken içeri dönüp;

-“Ha pu kadun bir daha yellenursa pilun ki pen yaptum…”

 

BİR KERE

Adam bara girip oturunca barmen:

-“Ne içersiniz?” diye sormuş.

-“Teşekkür ederim, bir şey içmem” diye yanıt vermiş adam, “Bir kere içtim hiç hoşuma gitmedi, daha da ağzıma koymadım.”

Barmen:

-“O zaman size bir sigara armağan edeyim?” demiş barmen.

-“İçmiyorum sağ olun... Bir kere denedim, ama beğenmedim, içemiyorum.”

Barmen:

-“O zaman sizinle bilardo oynayacak birini bulalım?” diye ısrar etmiş.

-“Yok” demiş adam, “Bir kere oynamıştım, sarmadı... İşin aslı buraya oğlumla buluşmaya geldim.”

Barmen bu kez:

-“Bakın tahmin edeyim, o sizin tek çocuğunuz değil mi?” demiş.

-“Evet? Nereden bildiniz?” diye hayretle sormuş adam.

Barmen gülmüş:

-“Eh işte!” demiş dişlerini sıkarak, “Sadece basit bir tahmin işte!”

 

NADYA

“Uzun zamandır ‘Nadya’ diye bir kızla internet aracılığı ile ‘chat’leşiyoruz... Geçen hafta bana bir park adresi verdi, ‘Buluşalım… Gece yarısı gel, ağaçların altında biraz yaramazlık yaparız’ dedi. Heyecanla saat gece yarısı o parka gittim, 4 tane kar maskeli iri yarı adam ellerinde beyzbol sopaları ile söylediği yerde üzerime atladılar ve beni gebertene kadar dövdüler. Kırılmadık kemiğim kalmadı, arabamı ve cüzdanımı da alıp gittiler... Hastaneden çıktığımdan beri Nadya’ya ulaşmaya çalışıyorum. Ama bir tek yanıt vermedi... Acaba aynı çete ona da zarar verdi mi? Meraktan öleceğim yahu..!”

 

SUCUKLU YUMURTA

Çayırdaki ineğe bir tavuk yanaşmış:

- “Sevgili inek, sizinle karlı bir işbirliği yapıp, sucuklu yumurta yapalım ve para kazanalım” demiş.

Anlaşmışlar…

Tavuk çayırın bir köşesinde kümesini kurmuş, folluğu yumurtayla doldurmuş...

Bir süre sonra, eli bıçaklı bir adam çıkagelmiş, tavuk adamı tanıtmış:

-“Sucuklu yumurta yapmanın zamanı geldi, lütfen kendinizi kasaba teslim edin!”

İnek o zaman “inekliğini” anlamış...

Tavuğa dönmüş:

-“Yahu bu ortaklık, bu işbirliği bana biraz pahalıya mal olacak galiba!”

-“Biraz öyle ama amacımız insanlara lezzetli sucuklu yumurta yedirmek değil mi? Siz kendinizi kasap efendiye teslim edin gerisine karışmayın!”

 

ADRES

İtalya’ya çapkınlığa giden iki arkadaş, aradıklarını bulamamışlar.

Kasabanın parkına otururlarken bir tanesi aniden fırlamış ve doğru kiliseye gitmiş ve günah çıkarma odasına girerek Papaza anlatmaya başlamış; başlamış.

-“Muhterem peder, ben bir günah işledim!”

-“Kiminle oğlum?”

-“Utancımdan hafızamı kaybettim, kiminle olduğunu unuttum...”

Papaz saymaya başlamış:

-“Fırıncı Alberto’nun karısı olmasın? Yoksa pastacı Donaldi’nin kızı mıydı? Şen dul Eliza olmasın sakın?”

Papaz kimi saymışsa, hepsine “Hayır” yanıtını veren turist, Kiliseden fırlayıp arkadaşına koşmuş:

-“Hadi gel, papazdan bir sürü adres aldım!”