Adam “çiçek yağına, makarnaya zam yaptı” diye ceza kes, Benzine, mazota zam geleceğini kendin müjdele.

Adam “çiçek yağına, makarnaya zam yaptı” diye ceza kes,
Benzine, mazota zam geleceğini kendin müjdele.
.
Oldu mu şimdi?
.
Marketçi rafındaki şekerin fiyatını mecburen yükseltiyor.
Keza alacağı yeni şekeri farklı fiyattan alacak.
.
Çaycı öyle,
Tuzcu öyle,
Makarnacı, Uncu,
Hatta ayakkabıcı, konfeksiyoncu öyle.
.
Tanıdığım bir konfeksiyoncu, sattığı malını yerine koymak için sipariş veremedi.
Almadılar ve:
“Piyasalar oturana kadar mal vermiyoruz” dediler.
.
Biz gazete olarak kâğıt bulamıyoruz.
Bulsak da aynı fiyat değil.
.
Ondan sonra iktidarcılar çıkmış ortaya,
“Ne var yahu?” diyor.
.
“Benzine zam gelecek” diye millet benzinliklere hücum etti.
Depolarını doldurmak için birbirlerini yediler.
60 lira kar etmek için.
(Bu arada şuraya bir not düşmek istiyorum.
Anlamadığım şu,
Altında milyonluk arabası olanlar 60 lira kar etmek için saatlerce kuyrukta bekledi…
Vallahi kafam basmadı…
Ya
Kuyruk görünce dayanılmayan bir alışkanlık,
Ya da
Altında milyonluk araba var ama cebinde para yok…)
.
Hani sürekli kafamıza kakılan:
“Eskiden tüp kuyrukları vardı” diye seçim meydanlarından nara atanlar görsün bakalım, kim kuyrukları geri getirmiş?
.
İnsan ortama bakar ve biraz olsun utanır.
20 sene iktidarda kalacaksınız ve geldiğiniz yıldan daha da geride olacaksınız.
.
Etrafımdakilere söylüyorum:
“20 sene evvel benim toruna bu ekonomiyi teslim etseydim, vallahi daha iyi idare ederdi.”
En azından kimseye karışmaz, ekonomi de kendi halinde yolunu bulurdu.
.
Allah için elinizi vicdanınıza koyun;
“Ben bilirim, ben anlarım” diyenler yüzünden bu hale gelmedik mi?
.
Bugün Cuma…
Camilerde hutbe günü.
Bu yaşananları “Kul hakkı” diye nitelendirecek bir hoca çıkar mı acaba?
Veya
Bu yaşananları görmezlikten gelip hiç bahsetmeyen hacılar, hocalar, şıhlar, şeyhler Allah katında nasıl karşılanır acaba?
.
Elinden Kuran’ı, dilinden Allah’ı düşürmeyenler millete bunları yaşatanlara bir kelime etmeyecek mi acaba?
.
Her zaman doğruyu söylemenin dinimiz icabeti olduğunu unutup, harap olmuş memleketin haline gözlerini kapatanlar, ahirette hiç ceza almayacaklar mı acaba?
.
Dün olur dediğine, bugün olmaz diyenlerin peşinden gidenler olarak, vicdan sızlamasına tabi tutulmayacaklar mı acaba?
.
Diyecek çok şey var.
Anlayan da anladı zaten…
Allah cumanızı kabul etsin.
Amin…
 
***
ÖCÜ GELİYOR
Piyasalar yangın yeri.
Kimin eli, kimin cebinde belli değil.
Kör tuttuğunu öpüyor.
.
Adamın ise,
25 bin lira maaşı var.
Keyfi gıcır.
Hayatı kebap.
.
Vatandaşa etin ve meyvenin kilosunun kaç para olduğunu bile bilmeyen vekili diyor ki:
“Ekonomik sıkıntı çekebiliriz. Normal şartlarda bir kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız. Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil…”
.
Bu tavsiyeleri 20 senedir tek başına iktidarda bu ülkeyi yöneten bir partinin mensubu.
Aklı sıra vatandaşa yol gösteriyor.
.
Ama diyemiyor ki:
“Biz 20 senede size öylesine güzel bir ülke verdik ki:
Maaşlarınızı bitiremiyorsunuz,
Enflasyon denilen canavarı yendik,
Dolar Türk lirasının altında seyrediyor,
Her hafta 1 kilo et yiyorsunuz,
Haftada 3 kere kurulan pazara gidip fileleriniz dolu olarak geri dönüyorsunuz,
Arabanız var,
Eviniz var,
Elektrik, doğalgaz, benzin, su hepsini ucuz ucuz kullanıyorsunuz,
Uçak ucuz, tren ucuz, otobüs ucuz.
Çocuklarınızı rahat rahat okutuyorsunuz,
Yılda iki sefer tatile gidiyorsunuz gezmediğiniz şehir, görmediğiniz ülke kalmadı,
Paraya ihtiyacınız yok.”
v.s.
.
Ama halk meyveyi tane ile alırken, benzin kuyrukları koştururken siz ne diyorsunuz?
“Batı bizi kıskanıyor…”
.
Batı bizi ne zaman anıyor biliyor musunuz?
Hani küçük çocukları yapmadıkları bir iş için korkuturlar ya: “Öcü geliyor” diyerek.
.
Hah işte! Batı dünyası da halkını şöyle korkutuyor: “Verdiğimiz hizmetlere itiraz edip muhalefet etmeyin, oturun oturduğunuz yerde… Yoksa Türkiye gibi olursunuz…”
 
***
DEMİREL’DEN MESAJ VAR
Süleyman Demirel’i bilmeyeniniz yoktur.
Şimdilerde olsaydı bu hükümetin 20 sene iktidarda olma şansı yoktu.
.
İktidarın meydanı boş bulmuş şekilde böylesine ahkâm kesmesine de imkân yoktu.
.
Zira yaşasaydı yaşanan bunca olumsuzluğa şöyle diyecekti:
.
“Hükümet kesinlikle yanlış ekonomik politikalar izlemektedir.”
“Bizi ülkeyi 70 cente muhtaç etmekle suçlayanlar, sizler şu anda 70 cente değil, 1 cente muhtaç durumdasınız, bir cente. 100 cent olsa ne olacak kullanamadıktan sonra…”
.
Cumhur İttifakının sürekli olarak “Bu iktidarın alternatifi yoktur” şeklindeki sözlerine Demirel şu cevabı verirdi:
“Alternatifsizlik demokrasinin inkârı anlamına gelir… Alternatifsizlik, çare çıkarmayan, yani hükümet çıkarmayan bir rejimdir…”
.
“Hükümet çıkarmayan bir demokrasi olmaz. Yönetilemeyen bir demokrasidir. Yani, yönetilemeyen demokrasi demek, işlemeyen ve felç olmuş bir demokrasi demektir…”
.
Demirel, hükümetin seçimin zamanında yapılacağına ilişkin açıklamalarına da tepki gösterirdi.
Yapılan anketlerde bu hükümete inanmayanların oranının yüzde 65’e çıktığına işaret eder ve “Geriye ne kalıyor? Yüzde 25. Yüzde 25 size yeter mi? Yetmez. Zaten bu duruma gelince de, gerek halkın, gerek kurumların size itimat etmesi ve sizin söylediklerinize inanması mümkün olmaz. Çünkü zaten söylediğiniz şeyler tutmuyor…” derdi.
.
Ekonomik kriz nedeniyle fabrikaların kapandığını, milyonlarca kişinin işsiz kaldığını, vatandaşın elektrik parasını ödeyemediğini, binlerce kişinin kredi kartı yüzünden sıkıntıya girdiğini vurgulayarak “Eee, bunlar iyi ise oturun kardeşim. İstediğiniz kadar oturun. Ama durum iyi değil. O zaman gidin. Gidin başkası gelsin. Hadise budur” dedi.
.
Demirel, kimse ile zoru olmadığını söyler ve her şeyin demokratik kurallar çerçevesinde olmasını savunduğunu belirtir ve:
“Yani yüksek irade halkın iradesidir. Halkın iradesinden alın meşruiyeti ve gücü, çıkın ortaya. Halka inanmıyorsanız, o zaman yapılacak iş yoktur diyemem. Halka inanacaksınız. Halk size öyle bir ders verecek ki, ona inanmadığınızdan dolayı çok pişman olacaksınız” derdi.
.
“Bunları Süleyman Demirel’in diyeceğini nereden biliyorsun?” diye soranlara şu cevabı veririm:
“Süleyman Demirel, 2 Mart 2002 yılında yayınlanan Politika Dergisinin son sayısında yayınlanan söyleşisinde o yıllara ait ekonomik krizden duyduğu rahatsızlığı dile getirmişti…”
.
O yıllarda yaşanıp, bugünlerde yaşananlarla birebir aynı olan krize Demirel’in verdiği cevaptı.
.
Kriz aynı olduğuna göre, cevap da aynı olur…
Allah gani gani rahmet eylesin…
 
***
YORUMSUZ HABER
Birleşik Arap Emirlikleri ima edilerek 15 Temmuz sonrası şunlar söylendi:
“Darbe girişimi olduğu zaman Körfez’de kimlerin buna sevindiğini, nasıl paralar harcandığını çok iyi biliyoruz…”
.
BAE ve Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed el Nahyan (MBZ)’nin önde gelen danışmanlarından Muhammed Dahlan hakkında “15 Temmuz darbe girişimini finanse etmek, anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs etmek” gibi çok ciddi suçlamalardan dolayı Uluslararası Polis Teşkilatı’ndan (Interpol) “Kırmızı bülten” talebinde bulunuldu.
.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 19 Mayıs 2021 tarihinde TRT Haber’de katıldığı yayında 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin bir soruya, “15 Temmuz onların (ABD) talimatı ile oldu. Birleşik Arap Emirlikleri, 15 Temmuz’un ABD ile birlikte faili. BAE ABD’nin en önemli operasyonel partneri” yanıtını verdi.
.
Abu Dabi, Doğu Akdeniz'de Kıbrıs ve Yunanistan'ın yaptığı askeri tatbikatlara da katıldı.
.
Türkiye ile BAE birçok uluslararası kriz bölgesinde de karşı cephelerde yer aldı.
.
İki ülke, Libya’da çıkan iç savaşta farklı noktalarda durdu. İki ülke de Libya’da karşı cephelerde bulunan gruplara silah yardımında bulundu.
Bu farklılık Suriye, Yemen ve Somali’de de aynı şekilde devam etti.
.
BAE ile birlikte 3 Arap ülkesi Katar’a ambargo kararı alırken Türkiye yine farklı cephede yer aldı.
2017’de üç ülkenin ambargo kararı aldığı Katar’ın yardımında Türkiye koştu.
Türkiye’den yapılan ihracatla Katar’a uygulanan ambargo kırılmaya çalışıldı.
.
BAE’nin İsrail ile başlattığı normalleşme süreci de Ankara tarafından tepkiyle karşılandı.
BAE ile İsrail arasında diplomatik ilişkiler hızlanırken, iki taraf arasında askeri anlaşmalar da imzalandı.
Türkiye, BAE’yi “Filistin davasını satmakla” suçladı.
.
Peki şimdi ne oldu?
.
Haber şöyle:
“Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan 15:30’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Resmi Karşılama Töreni ile karşılanacak.
Saat 16:00’da ise Nahyan ve Erdoğan başbaşa görüşme gerçekleştirecek.
45 dakikası sürmesi beklenen baş başa görüşmenin ardından ise bu kez heyetler arası görüşme ve anlaşmaların im töreni yapılacak.
Anlaşmaların ardından program, Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan onuruna verilen resmi akşam yemeği ile son bulacak...”