Ortalık yangın yerine döndü. Türk Lirası çakıldı, Döviz fırladı, Sonunda Millet sokağa çıktı…

Ortalık yangın yerine döndü.
Türk Lirası çakıldı,
Döviz fırladı,
Sonunda Millet sokağa çıktı…
.
Tek başına onca yıl ülke yönetenlerin bu denli beceriksizliği sonucu dibe vurduk.
20 yıllık iktidarın finali böyle mi olacaktı?
.
Evet.
Peki ne için?
“Geleneksel ekonomi teorisine ters düşen” görüşlerini savunmaya devam eden Erdoğan’ın, “Hep söylüyorum; faiz sebeptir, enflasyon neticedir” düşüncesini sürdürdüğü için…
 
“Bir inat uğruna ya Rab,
Ne güneşler batıyor…”
.
Ekonomiyi iyi bilenler ve kitap yazanlar şunu düşünüyordu:
“Faizler düşecek,
İşadamları düşük faizle bankalardan para çekecek ve yatırım yapacak.
Ülke koşacak, uçacak…”
.
Ekonomi ne kolaymış meğer…
.
Onca insan sırf “Ekonomi tahsili almak için” 4 senesini boşuna harcıyor demek ki.
.
Hatta “Ekonomi Üniversitesi” boşuna kurulmuş anladığımız kadarıyla.
.
Bu politikanın bir dengesi var.
“Ben yaptım oldu” şeklinde bir şey olamaz
Veya
“Hele bir yapalım görelim” şekliyle “Deneme, yanılma” uygulaması hiç değil.
.
Koskoca bir ülke söz konusu.
.
İşadamları zaten büyük bir borç yükünün altına girmişler,
Yeni bir borç yükünü kaldıramayacak hale gelmişler,
Ayrıca piyasalardaki “Güven” kaybolmuş…
.
Yarın ne olacağını kimse bilmiyor.
Belirsizlik söz konusu iken hiç kimse yatırım filan yapmak istemiyor.
.
Denildiğine göre:
Düşük faiz ile kredi alanlar, gidip döviz alıyor.
Talep dövizi yükseltiyor.
Adam devletin parasıyla para kazanıyor.
.
Ayaküstü para kazanmak varken, kim neden yatırım yapsın ki?
.
Bu yazdıklarım benim okuyup anladıklarım.
.
Şimdi size uzmanların görüşlerini aktarayım.
.
Haber şöyle:
“… Özellikle Türkiye iş dünyasında sağ siyasetin kalesi sayılan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), uzun yıllardır destek verdiği hükümet politikalarına yüksek sesle karşı çıkmaya başladı.
Edinilen bilgilere göre ekonomi politikalarına ilişkin TOBB içinde rahatsızlık giderek artarken, ülke genelinde yaklaşık 1,5 milyon şirket sahibini temsil eden oda ve borsa başkanları ekonomide alınan yanlış kararlara yönelik tepkilerini daha sık gösterecek…”
.
“… Bugüne kadar Erdoğan yönetimindeki ekonomi politikalarını koşulsuz destekleyen, yaptığı yazılı açıklamalarla ekonomide atılan her adımı ilk öven isim olarak öne çıkan Türkiye'nin en büyük ticaret odası olan İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) başkanı Şekib Avdagiç de, son faiz indiriminin ardından iş dünyasında Erdoğan’ı eleştirenler kervanına katıldı.”
.
Bu haberlerden anladığımız kadarıyla iş dünyası da, iktidarın piyasalara bu denli müdahil olmasından rahatsız.
.
“… Türkiye’nin en büyük özel sermayeli bankası olan Türkiye İş Bankası’nın genel müdürü Hakan Aran, geçtiğimiz günlerde katıldığı bir TV programında faizi indirmenin kuru ve enflasyonu 'başıboş' bırakmak anlamına geldiğini söyledi ve ‘Bizim sorunumuz enflasyon beklentilerinin, enflasyonun bozulması ve kontrol altına alınmasının güçleşmesi’ diye konuştu.”
.
“… Türkiye iş dünyasının en etkili örgütlerinden TÜSİAD’ın başkanı Simone Kaslowski, üst üste gerçekleştirilen faiz indirimleriyle Türkiye'nin önüne gelen fırsatları kaçırdığını savunarak, ‘Piyasayı canlandırmanın yolunun maalesef sadece faizi düşürerek olamayacağını artık hepimiz görmüş olmalıyız’ açıklamasını yaptı.”
.
“… Türkiye genelinde 30 federasyon, 276 dernek üzerinden 40 bine yakın şirketi bünyesinde barındıran ve Türkiye’de toplanan kurumlar vergisinin yüzde 86’sını, dış ticaretinin yüzde 83’ünü sağlayan üyeleri adına konuşan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Başkanı Orhan Turan, ‘Faizi-enflasyonu indirmekle uğraşacağımıza, riskleri azaltmaya odaklanmalıyız’ dedi.”
.
“Tüm bunların sonucu ne olacak?” diye piyasalar iktidarı umutla beklerken, Erdoğan’ın kabine toplantısı sonunda yaptığı açıklamaların ardından döviz yeni rekor seviyelerini görüyor.
.
Erdoğan, ne demişti:
“Ülkemizi eskiden hep yaptıkları gibi denklemin dışına itmek isteyenlerin kur, faiz fiyat artışları üzerinden oynadıkları oyunu görüyoruz. Biz aynı oyunu vesayetle mücadelede gördük. Sabrettik ve başardık. Biz aynı oyunu terör örgütleriyle mücadelede gördük. Karşı atağımızı yaptık, başardık. Bu ekonomik kurtuluş savaşından da milletimizi zaferle çıkaracağız...”
.
“Ülkemizde önceliğimiz olan istihdamın yolunun yatırımdan, büyümeden geçtiğinden kimsenin şüphesi olmasın. Biz geçmişte uzun dönem denenmiş, yüksek faiz düşük kur yerine, yatırım, üretim, istihdam politikamızla ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmakta kararlıyız.”
.
“Kurun piyasa hareketlerini takipte özellikle kararlıyız. Yatırımı, ihracatı, bunun için önemsiyoruz. Mandacı iktisatçıların reçetelerine bunun için tamah etmiyoruz.”
.
“Kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş fiyat artışları yapan fırsatçılara göz açtırmayacağız, hepsinin de tepesine tepesine bineceğiz…”
.
İşte bu düşük faiz ısrarı ile gözetilmeyen piyasa şartları ile ortalık alevlendi.
Tencere karıştı, su bulandı.
.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe şöyle diyor:
“Artık Türkiye’de sadece tek bir göstergeyi değiştirerek de sonuca gitmek mümkün değil. Çünkü faiz artırımına gitse bile ertesi gün indirmeyeceğinin garantisi yok. Türkiye’de iktidara olan inanç da zaten bende yoktu ama geniş halk kesimlerinde de yok. İktidarın ekonomiyi düze çıkaracağına ilişkin bir algının oluşması çok da mümkün değil. Türkiye‘nin ekonomik sorunları çok derinleşti ve katılaştı. Bunu sadece bir makro göstergeye müdahale ederek iyileştirmenin çok mümkün olmadığını düşünüyorum...”
.
Peki ne olacak?
.
Ekonomistler ise çeşitli çözüm önerileri sunuyorlar.
.
Misal;
İMF seçeneğini bile öne süren var.
.
Piyasalara taze para girdisi ile belli bir şeffaflık içinde İMF ile stand-by anlaşması yapılması mümkün.
.
Ama iktidarımız buna yanaşmıyor.
Zira bu sistemin içinde “Şeffalık” var.
Bir dolu soru var:
“Para nereye gidecek?”,
“Kime gidecek?”
Hepsi belli olacak.
.
İMF’ye baştan beri karşı olan Erdoğan’ın bu seçeneğe yönelmesi zaten beklenmiyor.
.
Ekonomistler “Merkez Bankasının özerkliği söz konusu olmadığı müddetçe hiçbir şey olmaz” diyorlar.
.
Ekonomist Güldem Atabay ise “Bir güven sorunu” olduğunu belirtiyor.
.
Siyasette bir “Kan değişiminin” beklenebileceğini ve bunun yaratacağı etkinin olumlu olacağı görüşünde olan Atabay, “TL’nin değer kazanması için siyasi bir değişim gerekiyor bunun adı da seçim, erken seçim” diyor ve ekliyor:
“Böyle bir kan değişiminin yaratacağı ilk etki de parlamenter sisteme, hukuka ve rasyonal bir ekonomi politikasına dönüş beklentisi üzerinden Türkiye’ye sermaye akışının hızlanması. Bu da mevcut TL/dolar seviyesini tek haneli seviyelere çekecek kadar güçlü bir etki yaratabilir.”
.
Atabay, erken seçim olmaması ve seçimlerin Haziran 2023’te yapılması halinde ise TL’deki değer kayıplarının hızlanarak devam etmesini ve ekonomik krizin derinleşmesini bekliyor.
.
Ülke bu olaylarla çalkalanırken AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı konuyla ilgili sosyal medyadaki hesabından bir açıklama yaptı:
“Ülkemizi faiz kuşatmasıyla zora sokmak isteyenler, düşük faiz politikasına karşı döviz kurunu rasyonellik dışında araçsallaştırmaya çalışmakla asla sonuç alamazlar, alamayacaklar…”
.
Ben hep merak etmişimdir:
“Ülkemizi faiz kuşatmasıyla zora sokmak isteyenler” kimdir?
.
Dertleri ne?
Bizden ne isterler?
.
Biz bunlara kısaca “Dış Minnaklar” mı diyelim?
.
İktidarın beceriksizlerini üstlenen bir örgüt mü bu?
Yapılan zamlardan,
Yükselen dövizden,
Kaybolan maaşlardan,
Geçimsizlikten,
Göçmenlerden,
Dış borçtan,
İç borçtan
Bunlar mı sorumlu?
.
Anladık ki bunlar?
Peki o halde kim bunlar?
.
Öyle ortaya lafı çakıp, sorumluluktan kurtulmak yok.
Çıkın açıklayın.
Sürekli olarak suçladıklarınız kimler?
.
Faizimizle oynayan,
Doları yükselten kim?
.
1 lira eşittir 1 dolar olarak aldığınız doları 13 liraya yükselten bu Minnaklar kim?
.
Ülkeyi ödenemeyecek şekilde borca sokan bu “Dış veya iç minnaklar” kim?
.
Diyelim böyle bir “Dış veya iç minnak” çetesi var.
.
Adama sorarlar;
Bunlar ülkeyi batırmaya çabalarken, siz neredeydiniz?