İnsan bazen okuduğu haberlere inanmak istemiyor.

İnsan bazen okuduğu haberlere inanmak istemiyor.
“Acaba?” diyor içinden,
Tekrar tekrar okuyor hiç üşenmeden.
.
Bazen şüphe duyuyorum kendimden:
“Ben de anlama zorluğu mu var?” diye.
Olmadığını anlayınca:
“Bu kadar da olmaz” diye isyan edesim geliyor.
.
İşte size eski-yeni bir dolu haber.
.
Yeni Şafak yazarı ilahiyatçı Hayrettin Karaman şöyle bir fetva veriyor kendince:
“İktidara zarar verecekse, haksızlık ve yanlışlardan şikâyetle doğruları söylemek caizdir diyemem…”
.
Aynı Karaman:
“Yolsuzluk, hırsızlık değildir…” demişti.
..
Aile danışmanı Sibel Üresin öldükten sonraki hayat için ipuçları veriyor bize:
“Biz Akp’liler Mahşer Günü sorgu sualsiz Cennete gireceğiz...”
.
Aynı Üresin şunları da demişti:
“12 yaşında ergen bir kız, 60 yaşındaki bir adamla evlenebilir. Dinimizce bu caizdir. İslam’da yaş sınırı yoktur. Ama Laik hukuk buna izin vermiyor.”
“Türkiye’ye şeriat gelmeli. Şeriat gelirse çok eşlilik yasağı ve yaş sınırı kalkar.
İçki ve fuhuş yasaklanır…”
..
AKP'li Esenyurt Belediye Başkanı Ali Murat Alatepe zamanında demişti:
“Esenyurt’u kaybedersek İslam'ı kaybederiz…”
..
Erzincanlı kanaat önderi Mehmet Nayır,  AKP’ye oy vermeyenleri kast ederek:
“İlla da kendisini cehenneme atacaksa ona kimse bir şey diyemez” demişti.
..
Rahmetli Kadir Mısırlıoğlu bir seçim öncesi:
“AKP’ye oy vermeyenler kâfirdir…” demişti.
..
Seçim zamanı Adana’daki bir cami hutbesinden:
“İstikrarı bozmayın. Vereceğiniz parti belli, diğerlerine vermeyin, AKP’ye verin.” diye seslenilmişti.
..
Haymana’da bir camiden “Oyunuzu AK Partiye verin” anonsu yükselmişti.
..
Adana’da bir camide imam, “Hükümete muhalefet etmenin gemiyi oymak, gemiyi batırmak anlamına geldiğini” söylemişti.
..
Rahmetli Erbakan da bir konuşmasında şöyle bir fetva vermişti:
“AKP’ye oy vermek, Cehenneme bilet almaktır…”
..
Ve en son okuduğum şuydu:
AKP Ordu Milletvekili Şenel Yediyıldız, 2023 seçimlerine ilişkin şunları dedi:
“Biz elhamdülillah Müslümanız, bugün geldik, yarın gideceğiz. Gittiğimizde de yaptıklarımızın hesabını vereceğiz. 2023’de yanlışlık olursa Türkiye’de, zannetmeyin ki ben verdiğim oyun hesabını vermeyeceğim. Samimiyetle söylüyorum daha fazla vereceksiniz. Kılmadığınız namazdan, tutmadığınız oruçtan, gitmediğiniz Hac’tan daha fazla verecekseniz…”
..
Şimdi siz yorumlarınızı yapın.
Güzel dinimiz kendi sahası dışında, (her nasılsa üzerine yetki almış kişiler tarafından) nasıl kullanılıyor, görün.
Halkın saf dini duyguları nasıl tahrip ediliyor anlayın.
.
Beni kandırmayacakları muhakkak da, halk acaba kanıyor mu?
Yakındaki seçimlerde göreceğiz…
 
***
MEŞRUİYET SORUNU VAR MI?
Güneydoğu sorunu mu?
Kürt sorunu mu?
Terör sorunu mu?
.
Bütün mesele adını koyamadığımız bu mesele yüzünden çıkıyor.
.
İşin muhatabı olan halk, “Sürekli aldatılmaktan, Yanlış yönlendirilmekten” bıkmış.
Kime inanacağını bilemiyor.
.
Halkın “Haklarını savunduğunu” söyleyen bir parti var orada.
Ama bir türlü güven tesisi edememişler isteklerinde.
.
Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında bir partinin kurulma, seçilme ve mecliste grup kurma ve temsil edilme şartları vardır.
.
Bu kanunlara kimse itiraz edemez.
İnsanlar haklarını arayacaklarsa bunu TBMM çatısı altında yaparlar.
.
Bu imkân dışındaki her türlü silahlı hak arama yasadışı eylem sayılır ve devlet kuvvetleri buna haklı olarak “Terörist” muamelesi yaparak, müdahale eder.
.
Öyle ya, her eline silah alan sokağa fırlasa işin sonu gelmez.
.
Önce “Meşru” kelimesinin anlamına bakalım:
“Yasanın, dinin ve kamu vicdanının doğru bulduğu.”
“Doğru, haklı, yasal olan.”
.
Siyasi Partileri içinde AK Parti, CHP, İYİ Parti, MHP gibi, HDP adında da bir parti var.
.
HDP, seçim kanununa göre yüzde 10 barajını geçerek meclise girmiş ve grubunu kurmuştur.
.
Devletten maddi destek almaktadır.
.
Vekilleri komisyonlarda görev almaktadır.
.
Bu partinin meclis başkanvekilleri Meclisimizi yönetmektedir.
.
Tüm vekilleri devletten kanuni olarak maaşlarını almaktadır.
.
Görevlendirildikleri sürelerde ise “Harcırahları” verilmektedir.
.
Görevleri gereği devletin resmi makam araçlarını kullanmaktadırlar.
.
Tüm bu kanuni işlemler sonucunda, “HDP devlet içinde Meşru bir partidir.”
.
Ancak bu partinin bazı yöneticilerinin terör örgütü ile bağlantısı olduğu, ondan destek aldığı konusu da zaman zaman yapılan haberlerde görülmektedir.
.
Bu konuda devlet, bir kanıt bulduğu takdirde, bu bağlantıyı kuran yöneticiler hakkında (kim olursa olsun) kanuni işlem yaparak, cezasını vermelidir ve vermektedir zaten.
Ancak ceza, (bence) tüm partiye (kapatma olarak) kesilmemelidir.
HDP’nin tamamını direkt olarak, “PKK ile ilişkilendirmek” de demokrasiye saygısızlık sayılır.
.
Elbette terör örgütüne mensup veya destek veren kişilerden bu partiye oy veren vardır.
.
Ama çoğunlukta Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı kişilerin de oyları vardır ve parti kapatılarak bu insanlara ceza kesilmemelidir.

Geçtiğimiz günlerde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu:
“Devlet dediğiniz kurum gayrı meşru bir organla muhatap olmaz. Erdoğan, bunu yaptı. Devleti İmralı (Öcalan) ile muhatap kıldı mesela. İmralı meşru bir organ değil. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Eğer bu sorun çözülecekse meşru bir organla çözebiliriz.” şeklinde bir açıklama yaptı.
.
Yıllardan beri PKK ile eşdeğer gösterilen HDP ile görüşme isteği, çoğu milliyetçi duygulara sahip insanlarımızı rahatsız etti.
.
Hatta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu açıklamanın ardından şu açıklamayı yaptı:
“Kılıçdaroğlu, sürdürdüğü yasak ilişkiyi ve ahlaksız ortaklığı resmileştirme, kaldı ki meşrulaştırma arayışına girmiştir. CHP ile HDP arasındaki danışıklı dövüş irtibatlar, kamuoyunu sinsi bir plan dahilinde ikna çabaları ve bu sürece İP’in kurnazca ve gözcü sıfatıyla dahil olma hevesi uyanık şuur sahibi hiçbir insanımızın dikkatinden kaçmamıştır. Karşımızdaki bu rezalet ve melanet su katılmamış bir ihanet ve millet iradesine meydan okuma alçaklığıdır. HDP’yi meşru organ görmek demek, PKK’yı muhatap almak demektir. CHP yönetimi siyasi ikbal ve istikbalinin çürük şifrelerini Kandil mağaralarının pespaye karanlığında bulmak üzere harekete geçmiştir.”
.
Fakat milliyetçi kesimin çoğunlukta bulunduğu İYİ Parti Grup Başkanvekili Musavat Dervişoğlu ise konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“HDP’li TBMM Başkanvekili oturumları yönetiyor ve hepimiz de onun yönetimine katılıyor muyuz? Bu ‘Meşru mu, gayrımeşru mu?’ tartışmasına en iyi cevaptır. HDP ile AK Parti arasına sıkışan seçmen çıkış yolunu, üçüncü alternatifi arıyor. Hiç kimse Kürt seçmen kitlesini HDP’nin sadık bendesi olarak görmesin. Siyasetin görevi onlara gidecek yeri göstermektir…”
.
Ortada ismi konulmamış bir sorun var mıdır?
Vardır.
.
Bu sorunu çözmek kimin işi?
Elbette ki siyasetçilerin.
.
Peki, çözüm için masanın etrafına kimler oturacak?
Kimler muhatap alınacak?
.
İşte bu süreçte Kılıçdaroğlu:
“Muhatabımız HDP’dir” dedi.
.
“Doğru mu?”
“Yanlış mı?”
Şimdi siz düşünün
Siz cevaplayın.
 
***
MÜCADELEYE GEVŞEMEDEN DEVAM
Lütfen!
Şu salgın ile mücadeleyi gevşetmeyin.
Maskenizi takın,
Mesafenizi koruyun ve
Temizliğe dikkat edin.
.
Sağlık Bakanı açıklıyor:
“Salgının başladığı günden bu yana bildiğimiz üzere hastalığı kapan bir kişi yaklaşık 3 kişiye bulaştırıyor. Bu durum salgının kontrol altına alınmasını güçleştirmeye devam ediyor.”
.
“Kayıplarımız benzer şekilde yüksek seyrediyor. Aşının varlığı en büyük gücümüz.”
.
“Buna rağmen vaka sayısı ve kayıplarımız artarken tedbirlere uyumda ise buna paralel bir artış olmuyor. Daha üzücü olan ise tedbirlere uymakta gevşeklik gösterdiğimiz ortadadır.”
.
“Salgın aşı ile engellenebilir. Ancak aşıların etkisini güçlü şekilde gösterdiği sınırlı bir zaman dilimi var. Bu zaman diliminde toplumun büyük bölümünü aşılayamazsak, aşılanmasının üzerinden uzunca süre geçen vatandaşlarımız tekrar tehdide açık hale gelebilir. Aşılanmayanlar arasında virüs dolaşımda kaldıkça kısır bir döngü ile karşılaşmamız kaçınılmaz. Kısır döngüyü kıracak olanın hızla aşılanmak ve hatırlatma dozları olduğunu tespit edip uygulamaya aldık. Hatırlatma dozu zamanı gelmiş olan vatandaşlarımızın hızla aşılanmaları bu açıdan son derece gereklidir.”
.
“Gebelerimizin hastalığa yakalanmalarında artış yaşanmıştır. Bu salgının seyrinde yeni bir durum. Gebelerimizin aşı olmalarında bir tereddüt olmaması gerektiği bir kere daha bilim kurulumuzca ortaya konmuştur. Anne adaylarımız tereddüt etmeden aşılarını olmalılar.”
.
Aşı olmak gerekiyor.
Kusura bakmayın ama kimse kafasına göre senaryolar yazıp, oynamasın.
Gitsin aşısını olsun…