Bugün cuma, hayırlı cumalar…

Bugün cuma, hayırlı cumalar…
Allah cem-i cümlemizin namazlarını ve samimi dualarımızı kabul etsin.
.
Allah,
Kimsenin kimseye dini zorlamadığı,
Kimsenin inancına karışılmadığı,
İbadetin özgürce yapıldığı,
Kardeşçe geçinilen bir dünya nasip etsin bize…
.
Amin…
.
Son günlerde oldukça sık rastlanan sözcük olan “Şeriat” ı araştırayım dedim.
.
Nedir?
Ne değildir?
.
CHP’nin yaptığı basın toplantısında Başkan Ülgür Gökhan’ın dediği gibi:
“Şeriat düzeni, Cehennem düzeni midir?”
.
Bu konuda birçok yazılmış makale,
Birçok açıklama,
Bir dolu diyanet fetvası var.
.
Araştırmak için açtığım İnternette karşıma İlahiyatçı yazar “Cemil Kılıç”ın yazısı çıktı karşıma.
.
Başlıklarıyla şöyle diyor:
“Arapçada; kanun/yasa, hukuk ve töre gibi anlamlara gelen bu sözcük, bazen yol, yöntem anlamında da kullanılıyor. Yani Arapçada ‘kanuna, yasaya, hukuka’ ‘şeriat’ deniliyor.”
.
Arapçada Roma Hukuku denilirken aynen şu ifade kullanılıyor:
“Şeriat’ur-Ruman”
.
İlginç bir bilgi daha verelim;
Arapçada orman kanunu denilirken de şeriat sözü kullanılmakta.
İşte Arapça orman kanunu:
“Şeriat’ül-Ğâb”, “Şeriat’ül-Ğâbeti”
.
Arapçada şeriat sözcüğü ile aynı kökten gelen “Şârî’” sözü de hem kanun koyan hem de “Anayol, cadde” anlamına geliyor.
.
“Sözün özü Arapçada şeriat doğrudan doğruya Allah’ın kanunu, yasası anlamına gelmez. Her türlü yasaya, kanuna, hukuka şeriat denilir.”
.
“İşte bu nedenledir ki şeriat denildiğinde Allah’ın kanunu, yasası manasını dayatmak bir Emevi zulmüdür.”
.
“Emeviler kendi İslam öncesi Bedevi Arap geleneklerini, bir kısım İslami hükümlerle de ambalajlayarak şeriat adı altında Allah’a izafe edip, bu kavramı ‘Allah’ın kanunu’ anlamına gelecek şekilde yozlaştırdılar.”
.
“Oysa Tunus, Lübnan ve Cezayir gibi laik Arap devletlerinde de kanunlara, hukuka “Şeriat” denilmektedir.”
.
Bu açıklamalardan Şeriatın sadece Kuran’ın kanunu olmadığını anladık.
.
Kılıç devam ediyor:
“Maide Suresi 48. Ayette ‘tek bir yasa, yol ve yöntemden’ bahsedilmiyor.
Tam tersine ‘Her topluluk, toplum, ümmet için yasa, yol ve yöntemlerin olduğu’ ifade ediliyor.
Yani bu ayetin bize öğrettiği;
‘Allah tarafından bütün toplumları kapsayan tek bir şeriatın mevcut olmadığı, farklı farklı şeriatların söz konusu’ olduğudur.”
İşte ayetin ilgili bölümü:
“... Sizden her biriniz için bir şeriat, yol ve yöntem koyduk. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı...”
.
“Nitekim Kur’an, değişmez ilahi ceza hükümleri vaz etmediğini şu ayette ortaya koymaktadır:
‘... Her zamanın bir hükmü vardır.’
(Gök Gürültüsü Bölümü / Rad Suresi 38. Ayet)
Bu ayetten mülhem olsa gerek Mecelle’nin ana ilkesi olarak ifade edilen şu cümle hukukçularımızın diline pelesenk olmuştur:
‘Ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz!’
Yani,
‘Zamanın değişmesi ile hükümlerin değişmesi inkâr edilemez!’”
.
Yazarın dediği gibi Şeriat, tarih içinde din adına kendi emelleri için kullanılmış bir olgu.
.
Bu konuda şöyle açıklama yapıyor kendisi:
“Kur’an’da ve bazı hadislerde geçen bir kısım ‘had ve tazir cezalarını’ Allah’ın değişmez ve evrensel şeriatı gibi kabul etmek, görüleceği üzere doğrudan doğruya Kur’an’a aykırıdır.
Bunun bu şekilde kabul edilmesi aslında Kur’an’a rağmen bir şeriat icat etmektir.”
.
“Bu icadın mucitleri de Emevi güdümlü bir kısım sözde ulemadır…”
.
“Aynı durum kısas, aile hukuku, kölelik, cariyelik hukuku gibi konular için de geçerlidir.
Bu gibi konulardaki hükümler tarihseldir. Kur’an’ın tarihsel ayetleri gerçeğine göz kapayamayız.
Aksi halde IŞİD tarzı bir sözde ŞERİAT DEVLETİNİ savunmaktan başka bir çaremiz kalmaz. IŞİD’e kızmanın da bir gereği kalmaz. Dahası bu çağda bile köle ve cariye pazarlarını tabii görmemiz gerekir.”
.
Şeriat kavramına ilişkin söylememiz gerek birkaç kelam daha var:
İslam tarihindeki muhalif hareketlerin bu kavrama hiç de sıcak bakmadıklarını biliyoruz.
Özellikle de Sufi İslami akımlar, şeriat sözünü çoğunlukla olumsuz anlamda kullanmışlardır. Zira savundukları mistik, tasavvufi yorum ve görüşler şeriata aykırılıkla itham edilmiş ve bu sebeple pek çok Müslüman Sufi idam da dahil olmak üzere ağır cezalarla tecziye edilmişlerdir.”
.
“Bu noktada büyük Sufi ozan Yunus Emre’nin;
‘Şeriat oğlanları nice yol keser bana.
Hakikat denizinde bahri oldum yüzerim.’ sözünü anımsatmayı fayda görüyorum.”
.
“Şeriat oğlanlarının sicilleri kabarıktır.
Zeydilik akımının kurucusu Peygamber torunu İmam Zeyd’i işkence ederek öldürenler onlardır.
Seyyid Nesimi’nin derisini yüzerek katledenler onlardır.
Hallac-ı Mansur’un, ‘Enelhak’ çığlığını idam urganıyla boğan onlardır.
Şeyh Bedrettin’in cansız bedenini Serez Çarşısı’nda günlerce urganda asılı bekletenler onlardır.
Pir Sultan Abdal’ı darağacına asan onlardır.
Saltanat için kardeş katline fetva veren onlardır.”
.
“Daha binlerce, on binlerce örnek var.”
.
“Kerbela’da peygamber torunu Hz. İmam Hüseyin’in boynunu kesen kılıç, şeriat kılıcıdır.
Şimr adlı şeriat oğlanı bir katil tarafından kullanılan o kılıcı, Hüseyin’in boynunda düşünüp de şeriata karşı çıkmamak mümkün müdür?
Böylesi bir şeriatı ancak Yezit’in köleleri savunur.”
.
“Bir sabah Kufe sokaklarından bir sokakta, evinin önünde Hz. Ali’nin bedenini yararak ona zehir zerkedip şehadetine yol açan hançer de şeriat hançeridir.
Zira o hançeri tutan Harici el, İmam Ali’yi Kuran’ın hakemliğini yani sözde şeriatı kabul etmemekle itham eden eldi.”
.
“Ben bir cumhuriyet ilahiyatçısı olarak şeriata karşı nasıl mücadele etmem?”
.
“O şeriat ki Menemen’de, öğretmen asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başını kesen kör bıçaktır.”
.
“Gerçek şu ki şeriat, haşa Allah’ın kanunu değil,
Muaviye ve Yezit gibi Emevi zalimlerinin Bedevi Arap geleneklerini İslam maskesiyle yeniden pazarladıkları taşeron bir kavramdır.”
.
“Peki Allah’ın kanunu yok mudur?
Elbette vardır.
Allah’ın kanunu; kayıtsız, şartsız adalet, kölelere hürriyet, tabiata saygı ve bilime sarılmaktır.
Allah’ın bütün evrene ve toplumlara egemen olan değişmez yasaları vardır.”
.
Fetih Suresi 23. Ayetin Türkçe çevirisi:
‘Ve len tecide lisünnetillahi tebdilâ!’
‘Sen, Allah’ın kanununda bir değişme bulmazsın!’”
.
Yazarın tanımı böyle.
Günümüzde uydurulmuş şeriatın,
Kuran kanunu olan şeriat ile bir alakası olmadığını anlatmaya çalışmış.
.
Günümüzde şeriat denilince sürekli olarak eli kesilen, başı vurulan insanlar geliyor akla.
.
Köle pazarında satılan,
Sokak ortasında infaz edilen,
Beline kadar gömülüp taşlanan kadınlar geliyor akla.
Çocuk gelinler,
Çoklu evlilikler geliyor akla.
.
Peki neden?
.
Allah böyle bir düzeni bizlere vermiş olabilir mi?
Kadın ile erkeği bu kadar vahşice ayırmış olabilir mi?
O zaman nerede kaldı Adalet!
.
Bir yorumda şöyle deniliyor:
“Şeriat denilince, sadece, İslâm’ın ceza hukukuna dair hükümlerini anlamak eksik olur.
Yalan söylememek de şeriattır.
Yalan söylemeyen,
Gıybet etmeyen,
Başkasının malına, canına, ırzına, namusuna kötü nazarla bakmayan,
Helâl kazanç peşinde olan bir insan da şeriat üzerindedir.”
.
Bakalım şimdi yaşananlara:
Sürekli “Şeriat” isteyenlere bakalım.
.
“Göz hakkı” diyerek, çalmayacak,
“Erkeklere her şey mubah” deyip, istediği kadınla zina yapmayacak,
Öldürmeyecek, öldürtmeyecek,
“Çocuk hakkıdır” diyerek onunla evlenmeyecek,
“Devlet malı deniz, yemeyen domuz” demeyecek,
Hakaret etmeyecek,
Aşağılamayacak,
“Komşusu açken, tok yatmayacak”,
Küfür etmeyecek,
Dedikodu yapmayacak,
İftira atmayacak,
İnkâr etmeyecek,
“Takıyye” adı altında tiyatro oynamayacak,
Haram yemeyecek,
Çıkar peşinde olmayacak,
Devlet malını peşkeş çekmeyecek,
Kul hakkını teslim edecek,
Doğruluktan ayrılmayacak,
Yalan söylemeyecek,
Zulüm yapmayacak,
Dindar kimliğine bürünerek, Allah’ın dini olan İslam’a zarar vermeyecek…
.
İşte “Allah’ın Şeriatı” bu.
Var mı itirazı olan?
.
Peki ya günümüzde “Şeriat” isteyenler!
Siz Allah’ın Şeriatının neresindesiniz?