Bugünlerde Kuvayı Milliye kavramı siyasetin diline düştü.

Bugünlerde Kuvayı Milliye kavramı siyasetin diline düştü. Anlamak için ruhunu bilmekte fayda var. Yerli ve milli sloganlarıyla yola çıkıp, üretime balta vurup, memleketi yabancı mal pazarına çeviren iktidar sahipleri Kuvayı Milliye ruhunu daha iyi bildiklerini ifade ediyorlar. Kuvayı Milliye ruhunu biraz olsun hissetseler, kamu yararını, ülke çıkarlarını bir kenara bırakıp memleketin parasını, tüyü bitmedik yetimin hakkını har vurup harman savurmazlar.
Kuvayı Milliye, Anadolu'nun Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan ve Ermeni birliklerince işgal edildiği ve Mondros Antlaşması ile ağır koşulların dayatıldığı dönemde çeşitli yörelerde Osmanlı ordusunun silahlarının alınıp dağıtıldığı günlerde doğan bir millî direniş örgütüne verilen isimdir. Kuvayı Milliye, Kurtuluş Savaşını ilk başlatan savunma kuruluşudur.
Kuvayı Milliye ordusunun mevcudu, 1919 yılı sonuna kadar, Batı Anadolu'da 6.500-7.500 arasında değişmiştir. 1920 yılı ortalarında ise, bu mevcudun yaklaşık 15.000 kişiye ulaştığı tahmin edilmektedir.
İlk Kuvayı Milliye kıvılcımı (ilk silahlı direniş) Güney Cephesinde Dörtyol’da 19 Aralık 1918’de Fransızlara karşı başlamıştır. Bunun en önemli nedeni, Fransızların, Güney Cephesi'nde gerçekleştirdikleri işgallerine Ermenileri ortak etmeleridir.
İkinci etkili silahlı direniş hareketi (örgütlü ilk Kuvayı Milliye hareketi) İzmir’in işgalinden sonra gerçekleşmiştir.
Kuvayı Milliye hareketini, milliyetçi ve yurtsever olan bazı subaylar halkı örgütleyerek Ege Bölgesi'nde resmen başlatmışlardır. Batı Anadolu’daki Kuvayı Milliye birlikleri düzenli ordu kuruluncaya kadar geçen sürede Yunan birliklerine karşı vur kaç taktiği ile savaşmıştır.
Güney Cephesi'nde (Adana, Maraş, Antep ve Urfa), Kurtuluş Savaşı'nı düzenli ve disiplinli hale gelen Kuvayı Milliye birlikleri gerçekleştirmiştir.
Yerel sivil örgütlenmeler, çeteler olarak ortaya çıkan Kuvayı Milliye, düzenli ordulardan oluşan işgalci güçlere karşı, bugünkü deyimiyle bir Gerilla Savaşı uygulamıştır. İlk direniş olayları Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Fransızlara karşı görülmüşse de, örgütlü direniş İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edilmesinden sonra başlamıştır. Yerel olarak oluşan direniş örgütlerinin hemen hepsi zamanla Kuvayı Milliye ordusuna katılmıştır. Birinci İnönü Savaşına kadar düşmanla mücadele Kuvayı Milliye tarafından gerçekleştirilmiştir. Birinci İnönü Savaşı ise düzenli ordu tarafından gerçekleştirilmiştir.
Kuvayı Milliye kuruluşunun amaçlarının başında hiçbir devletin ve ulusun egemenliğini kabul etmeyerek, Türk Milletinin kendi bayrağı altında yaşama hakkını ve bağımsızlığını oluşturmak gelmiştir. Mustafa Kemal Atatürk Kuvayı Milliye'nin kuruluşunu şöyle açıklamaktadır:
Hükümet merkezi, düşmanların şiddetli çemberi içindeydi. Siyasal ve askerî bir çember vardı. İşte böyle bir çember içinde yurdu savunacak, ulusun ve devletin bağımsızlığını koruyacak kuvvetlere emrediyorlardı. Bu biçimde yapılan emirlerle, devlet ve ulusun araçları temel görevlerini yapamıyorlardı. Yapamazlardı da. Bu araçları savunmanın birincisi olan ordu da, 'ordu' adını korumakla birlikte, elbette temel görevini yerine getirmekten yoksundu. İşte bunun içindir ki yurdu savunmak ve korumak olan temel görevi yerine getirmek, doğrudan doğruya, ulusun kendisine kalıyor. Buna Kuvayı Milliye diyoruz.
Ordu ile sınırları korumanın yanında milletin ve memleketin çıkarlarını da korumak Kuvayı Milliye içinde olsa gerek değil mi?