Malum geçtiğimiz bahar yarıyılı sonuna doğru korona salgını bir şekilde azalınca okullar isteğe bağlı olarak kısmen açılmıştı.

Malum geçtiğimiz bahar yarıyılı sonuna doğru korona salgını bir şekilde azalınca okullar isteğe bağlı olarak kısmen açılmıştı. Üstelik durdan kalktan çok anlamayan küçükler okula başlayıvermişlerdi. Risk gurubu olmadıkları için okula gitmelerinde bir sakınca yoktu elbette. Ancak hastalığı taşıma riskleri hep vardı. Hani özel okulların da aldıkları öğrenim harçlarını hak etmeleri için öğrencilerin gelip gitmesi gerekiyordu. Malum ilgili bakanın özel okulları da vardı.
Salgın yönetiminin başında bulunanlar, salgınla mücadelede sürekli dünyanın en iyisi olduklarını anlattılar durdular. Vaka sayıları beş binli rakamların altına inince daha bir keyifle bu işi başardık dediler.
Eh dünyanın en iyisi olunca bireysel tedbirlere de çok ihtiyaç kalmayıverdi. Hemen bütün ülkeler sokakta hasta kovalar iken, memleketin sağlık sistemi korona belirtileri gösteren ve hastaneye başvuran hastalarla idare etmeye devam ediyor. Bazı günler 180 bin, bazı günler 220 bin civarında test yapılıyor.
Vatandaş öteden beri zaten bişey olmaz felsefesiyle hareket ediyor zaten. Daha önce tanıdığımız yurdum insanının atın ölümü arpadan olsun zihniyeti ne yazık ki hasta tanı sayısını hızla artırmaya başladı.
Uzun süredir Sağlık Bakanı uyarıyor. 1 temmuzdan itibaren korona tedbirleri kaldırılacak ama yine de vatandaş olarak tedbiri elden bırakmamak lazım, maske ve mesafe kurallarına özen gösterelim diye bütün uzmanlar uyarı yapıyor. Uyarılar çok dikkate alınmıyor. Zaten okuduğunu anlamayan bir milletiz. Dur yazdığı halde kavşağa girip kaza yapan ve haklı olduğunu savunan bir milletimiz var.
Millet duyduğunu da anlamamış olacak ki, sabahtan akşama kafeler dolup taşıyor. Zaten serbestlik başlar başlamaz yuları kopmuş gibi sahile koşan millet koronayı her tarafa götürüverdi. Mavi olan iller bile yeşillenmeye başladı.
Düğünlerde halaylar bir başka çekiliyor. Halay başına geçenler mendil gibi maske sallıyor. İnsana pes artık dedirtiyor. Ne çok özlemişler erik dalını.
Daha önce kafeler, lokantalar, berberler, kuaförler, terziler kapatıldığında mücadelede ciddi adım atılmıştı. Ardından uygulanan sokağa çıkma yasakları da işe yaramıştı. Geçen sene Kurban Bayramından itibaren başlayan serbestlikler ne yazık ki salgını geri döndürmüştü. Şimdi aynı senaryo tekrar oynanıyor. Hem de tıpatıp aynısı oynanıyor.
Adeta sokağa fırlayan, tatil kentlerine koşturan millet salgını yeniden hortlatıyor. Kontrol edilebilir eşiğe inmek üzereyken, tekrar eski günlerine dönüyor. Aymaz ve vurdumduymaz insanlar yüzünden devletin ve milletin bütün programları alt üst olmak üzere.
Bu gidişle okulların açılması, çok daha büyük sorunlar yaşatacak gibi görünüyor. Koronanın yeni mutant ırkları da etkili olmaya başladı. Hemen bütün dünyada kendini gösteriyor. Aşı konusunda gelişmeler olsa da, salgının yayılmasını önlemedikten sonra bir anlam taşımıyor. Sokağa çıkma yasakları geri gelirse millet olarak şaşırmamak lazım. Serbest kalınca maske takan bile olmadı çünkü.