Dalkavukluk, insanlığın varoluşundan buyana tarih boyunca yaşanmış.

Dalkavukluk, insanlığın varoluşundan buyana tarih boyunca yaşanmış.
Açıklaması:
“Güçsüzlerin güçlülere yaranmak veya kendisine bir çıkar veya güç sağlaması için yaptığı davranışlar bütünü.”
.
Huluskâr,
Yağcı,
Yalaka,
Yağdanlık,
Yalpak,
Yaltak,
Yaltakçı,
Kemik yalayıcı,
Çanak yalayıcı,
Kılbaz ise aynı işi yapanların diğer isimleri.
.
Okuduğunuz üzere “Dalkavukluğun, yalakalığın, yağcılığın” bin bir çeşidi var...
.
 Ama eski Habeşistan’dan yapılan dalkavukluğun kanımca bir benzeri yok dünyada.
.
Yunan tarihçisi Diodere de Sicile’in yazdığına göre Habeş İmparatoru bir kaza geçirip de, “örneğin bir gözünü, bacağını ya da kolunu kaybederse dalkavuklar da aynı gözü, kolu ya da bacaklarını körletip, kestirip tıpkı sevgili imparatorları gibi kör, topal, çolak” ederlermiş kendilerini.
.
İşte ben buna “Yalakalığın padişahlığı” derim.
.
Neyzen Tevfik takmış bunlara bir keresinde.
Kızgınlığından şu dörtlük dökülüvermiş dudaklarından:
“Asrın bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın, mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye, kavuk sallamayınca,
Kürsi-i liyakat, p.zevenk ve p.şt olanındır!”
.
Dedim ya tarih boyunca yaşanmış bu yalakalıklar.
Bazılarının hoşuna gitmiş, makam mevki elde etmişler dalkavuklukla,
Bazıları ise gurur diyerek elinin tersiyle itmiş bu yağdanlığı.
.
Öğle vakti Atina sokaklarında elinde fenerle dolaşarak, dürüst, onurlu, şerefli, haysiyetli adam aradığı söylenen Diyojen’e bir yakını:
-“Eğer krala biraz yakınlık gösterseydin, bu kuru yerlerde yatıp kuru ekmek yemek zorunda kalmazdın” deyince Diyojen ona şu tarihi cevabı vermiş:
-“Sen de kuru ekmek yiyip kuru yerlerde yatmayı göze alsaydın alçak adamlara dalkavukluk ve yalakalık yapmak zorunda kalmazdın.”
.
Günümüzde oldukça geçerli olan ve bunu meslek haline getirmiş insanlar da mevcut.
.
Liderin yanında durup, onun istediği şekilde davranan, hoşlanması için yalan yanlış bilgilerle donatanlar oldukça fazla.
.
Fransa Kralı 14. Louis bir gün dalkavuklarından birine sormuş:
“Söyle bakalım sen kaç yaşındasın?”
Dalkavuk yerlere kadar eğilerek şu cevabı vermiş:
“Emrettiğiniz yaştayım kralım.”
.
Bunlardan kurtulmak aslında kolay ancak, söyledikleri sürekli olarak hoşuna giden, gerçeklerden ayrı kalmak isteyenler, sürekli ruh okşanmasına alışanlar için ilaç gibi.
.
Zamanla bunlar bağımlılık yaptığından kopmak, bırakmak mümkün değil.
Kısaca yanında “Yalaka bulundurmak” bağımlılık yapıyor.
.
Padişahın biri patlıcan yemeğini çok severmiş.
Bir gün yemekte şöyle demiş:
-“Şu patlıcan ne güzel sebzedir.”
Padişahın dalkavuğu hemen atılıp patlıcana methiyeler dizmeye başlamış:
-“Haklısınız Sultanım. Bu patlıcan öyle lezizdir ki, kırk çeşit yemeği olur, tatlısı olur, turşusu olur, yemeğe doyamazsınız.”
Aradan birkaç gün geçtikten sonra yemekte yine patlıcan varmış.
Padişah da o gün tersinden kalkmış olmalı ki bu sefer patlıcanı şöyle değerlendirmiş:
-“Ne bu yahu, yine patlıcan. Bari bir şeye de benzese. Yenmiyor bile.”
Padişahın dalkavuğu hemen atılıp bu sefer başlamış patlıcan hakkında ileri geri kötü konuşmaya:
-“Yaa evet Sultanım. Zaten kara kuru bir şey, tadı yok, kekremsi, yemeği yemek değil, tatlısı tatlı, turşusu turşu değil.”
Padişah dalkavuğun bu ikiyüzlülüğü karşısında dayanamayıp şöyle demiş:
-“Sana ne oldu böyle? Daha bir kaç gün önce patlıcanı öve öve bitiremiyordun. Bugün ise yerin dibine batırıyorsun.”
Dalkavuk hemen atılmış ve şöyle demiş:
-“Aman Sultanım, ben sizin dalkavuğunuzum, patlıcanın değil.”
.
Bu pazar sohbetimizin sonuna geldik.
.
Başımızda bizi yönetenlerin yanında böylesi “Dalkavuklar, yalakalar” var mıdır? Bilemem.
Ancak eğer varsa Allah bizleri bunların şerrinden korusun.