“Öksürük deyip geçmeyin” diye başlayan bir yazı okudum.


“Öksürük deyip geçmeyin” diye başlayan bir yazı okudum.
Okudukça hayret etmedim değil.
.
Üşütünce,
Alerjik sebepten,
Hava değişimi filan gibi sebeplere bağladığımız öksürük aslında vücudun “Savunma” mekanizmasıymış.
.
Bugün polikliniklere başvuranların yüzde 3 ila 40’ının “Öksürük şikâyeti” olduğu tespit edilmiş.
.
“Ay bi öksürük peyda oldu, anlatamam komşum…”
“Aynı kaynım gibi…”
Denilerek başlayıp devam eden sohbet sonrası tüm hastalıkların ortaya döküldüğü bir gerçek.
“Kaynım da aynı senin gibi öksürdü, öksürdü doktora gitti. Meğer basuru varmış…”
.
Komşular arası konuşmada işi ilginçleştirme çabası işe yaramıştır artık.
Karşınızdaki hayretle ve nefes almadan dinler sizi ve hangi aralık “Öksürüğü, basura bağladığınıza” kafa yorara durur...
.
Öksürüğün 3 haftadan kısa olanı var,
3 hafta ile 8 hafta arası olan var,
Bir de 8 haftadan uzun olanı var.
.
Şimdi,
Öksürmeye başlayınca geçin takvim karşısına başlayın işaretlemeye.
Bakalım sizin öksürük hangi kategoriye girecek ve “Akut, subakut ve kronik” öksürük çeşitleri arasında hangisi sizin öksürüğün adı olacak.
.
Bir eczacı, yandaki bakkalın çırağını çağırıp,
-“5 dakika eczaneye göz kulak ol, hemen döneceğim” der ve çıkar.
5 dakika sonra döndüğünde,
-“Gelen giden oldu mu?” diye sorar.
Çırak,
-“Bir adam geldi ve öksürük ilacı istedi, ben de şu kırmızı kutulardan verdim.”
Eczacı telaş eder,
-“Evladım, bu büyük kırmızı kutular müshil, bu küçük kırmızı kutular öksürük şurubu, hangisinden verdin?” diye sorar.
Çocuk hatırlamayınca, eczacı adamın ne tarafa gittiğini sorar ve dükkândan fırlar.
Az ileride bir ağaca sarılmış, tarife uygun bir adam görünce yaklaşıp sorar.
-“Beyefendi, az önce eczaneden öksürük ilacı aldınız mı?”
-“Evet...”
-“Peki, öksürüğünüz devam ediyor mu?”
-“Cesaretimi toplayabilsem öksüreceğim ama...”
.
İşte bu Pandemi dolayısı ile öksürmeye başladıysanız problem olabilir.
En yakın sağlık merkezine başvurmanız gerekir.
.
Bilim adamları ise insanın öksürüğünden hastalık şeceresini çıkarmayı hedeflemişler.
.
Aslında araştırmacıların asıl hedefi:
İnsanların konuşmasından “Alzheimer” olup olmadığını bulmakmış.
Ancak Covid-19 ortaya çıkınca araştırma odaklarını bu tarafa çevirmişler.
.
Yapay zekâ kullanarak insanların konuşmalarından, öksürüğünden vakaları tespit etmek istemişler ve sonuç:
Yüzde 97 başarılı olmuşlar.
.
Yapay zekâ, öksürükte yer alan ve insan kulağının duyamadığı farklılıkları tespit ederek sonuca ulaşmış.
.
Araştırma takımına göre bu tespit sistemi akıllı telefon gibi bir cihazlara dahil edilirse, faydalı bir erken tarama aracına dönüşebilirmiş.
.
Tüm bunlar güzel.
Ancak pratiğe dökülüp bir an önce insanlığa hizmet noktasında piyasaya sürülmesini dört gözle bekliyoruz.
.
Sağlık görevlisi:
-“Şu alete doğru öksürür müsünüz?”
Adam:
-“Öhhö, öhhö…”
Yapay zekâ:
-“Pis herif… Sarımsak mı yedin sen?”
.
Bizim ülkede yapay zekânın çalışıp çalışmayacağa pek garanti edemem ancak, herifler bu işin sonuna gelmişler gibi.
.
Temel dâhiliyeciye gitmiş.
Doktor ona neyinin olduğunu sormuş.
-“Öksuriyrum da…” demiş Temel.
-“Ne zamanlar öksürüyorsun?”
-“Tuvalette otururken kapiyu tiklattıklaru zaman”

.
Yapay zeka kullanılarak öksürükten hastalık teşhis etme yaygınlaşınca bizler hastane girişlerindeki kabine girerek:
“Lütfen ahizeye öksürünüz” şeklindeki ikaz ile karşılaşacağız.
.
Öksürüğümüz analiz edilip hastalığımıza teşhis konulacak ve bize şöyle bir anonsla geri dönülecek:
“Ayağınızdaki nasır için lütfen Cildiye bölümüne gidiniz…”
.
Öksürüğe bakıp, hastalık teşhis edecek olan bu teknoloji yaygınlaştıkça, hayatımız daha da kolaylaşacak…
.
Bu günkü yazıma uygun bir fıkra aklıma geldi, onu yazmadan edemedim:
.
Bir doktor anlatıyor:
“Yıllar önce bir Karadeniz kasabasında görev yaparken, bir hastamı muayene ediyordum.
Konjoktiva dediğimiz alt göz kapağının içine bakarken, bir yandan da:
‘Amca sende basur mu var?’ dedim.
Kansızlığın baş sebeplerinden biri basurdur. Kanama olur ve hasta kan kaybettiğinin farkına varmaz.
Karadeniz’de bu duruma sık sık rastlanır... Amcanın dışarı çıkarken yanındaki arkadaşına söylediğini hâlâ hatırlarım...
-‘Ne doktormuş be, helal olsun..! Gözümden baktı, g...mdekini gördü’.”