Bu hafta sizlere birden bire aklıma geliveren “Kırk Haramiler” fıkraları yazmak geldi.

Bu hafta sizlere birden bire aklıma geliveren “Kırk Haramiler” fıkraları yazmak geldi.
Hani şu ticaretin kervanlarla yapıldığı dönemlerdeki soygunculara, haydutlara, hırsızlara verilen genel addı bu…
.
Günümüzde bunları demek, bahsetmek “Suç” sayıldığından diyemiyoruz…
.
Neyse efendim siz takmayın kafanızı ve şu Kırk Harami fıkralarını arkanıza yaslanıp, gülerek okuyunuz…
 
***
Eski devrin ünlü haydutları Kırk Haramiler, bir kervanın yolunu keserler.
Kervanda bir de Bektaşi vardır.
Haramiler, Bektaşi’nin parasız pulsuz biri olduğunu bildikleri için “Sen bir kenara çekil” der ve diğer yolcuları tepeden tırnağa soyarlar!
Bektaşi de bir ağacın altına uzanıp Haramileri seyrederken, bir yandan da çubuğunu tüttürür…
Haramiler soygunu bitirip gittikten sonra diğer yolcular Bektaşi’nin yaptığına karşılık:
“Yahu ayıp değil mi?” derler, “Sende hiç vicdan yok mu? Herifler paralarımızı alıp bizi soyarken sen çubuğunu tüttürüp durdun!”
Bektaşi, “Hadi oradan lan keratalar’’ der “Ben açken bir lokma ekmek mi verdiniz? Bana ne sizin paralarınızdan! Kırk yılda bir züğürtlüğümün sefasını sürüyorum!”
 
***
Temel bir gün kahvede ağlıyormuş.
Dursun:
-“Uyyy Temel ne oldi saa.”
-“Sorma ula Dursun, benim karı hamile.”
-“Ne güzel işte daa!”
-“Anlamaysun beni; Karım ilk hamileliğinde ‘2 İnsan’ı okudu, ikiz doğurdu, ikinci hamileliğinde ‘3 Silahşörler’i okudu üçüz doğurdu...”
-“Dursun peki şimdi ne okuyor senin kari?”
-“40 haramileri.”
 
***
Ali Baba ve Kırk Haramiler kervanlara musallat olmuşlar ve gelip geçen kervanları soymaya başlamışlar.
Kervancılar bu beladan nasıl kurtulacaklarını görüşmek üzere toplantı üstüne toplantı yapmışlar. Herkes bir öneri getirmiş ama hiç biri tatmin edici bulunmamış.
En sonunda bir tanesi şöyle demiş:
-“Falan yerde bir Yiğit varmış. Bu öyle bir yiğitmiş ki bu 40 kişiyi kılıcıyla pırasa gibi doğrayabilirmiş. Biraz pahalıya mal olsa da bence gidip onunla görüşelim.”
Başka çare bulamayınca, bu yiğitle görüşmeye karar vermişler.
Nitekim Yiğit’i bulup anlaşmışlar.
Fakat Yiğit, “Bu iş kolay, ama bakın sizi uyarıyorum, sonra demedi demeyin. Benim uykum çok ağırdır. Bir kere uyudum mu kolay kolay uyandıramazsınız” demiş.
Kervancılar, “Sen merak etme, bu sorun olmaz. Biz seni nasıl olsa bir şekilde uyandırırız” demişler ve Yiğit’le beraber yeni bir sefere çıkmışlar.
Gece olup kervan konaklayınca, nöbetçiler hariç herkes uykuya çekilmiş. Tabii Yiğit de!
Fakat işin kötü tarafı, Ali Baba ve 40 Haramiler de kervanı takip ediyorlarmış.
Ayrıca, kervancıların bir yiğit tuttuğunu da haber almışlar. Ama haliyle bir kişi diye ciddiye almamışlar.
Haramiler, herkesin derin uykuya daldıkları bir sırada kervanı basmışlar.
İşin tuhafı kervancılar, o kadar patırtı gürültü ve bağırış çağırışa rağmen tuttukları Yiğit’i bir türlü uyandırmayı başaramamışlar.
Tabii Ali Baba ve adamları da bu arada kervanı teslim almış.
O sırada, Ali Baba kervancıların bir yiğit tuttuğunu hatırlamış ve “Yahu, siz bir yiğit tutmuşsunuz. Hani, nerede o yiğit?” diye sormuş.
Kervancılar da bir köşede horul horul uyuyan Yiğit’i mecburen göstermişler.
Ali Baba “Başlarım ben böyle Yiğit’e’’ deyip, adamlarına talimat vermiş:
“Hepiniz bu Yiğit’e sıra ile tecavüz edeceksiniz!”
Talimat gereği herkes sıra ile Yiğit’e tecavüze başlamış ama uykusu ağır Yiğit hala horul horul uyuyormuş.
Derken 39.ncu harami işini bitirip sıra 40.ncı haramiye geldiğinde, Yiğit birden uyanmış ve korkunç bir nara patlatarak kılıcını çektiği gibi 40 haramiyi de yere sermiş.
Kervanı haramilerden kurtarmış.
Kervan gideceği yere varınca kervancı başı Yiğit’e ücretini ödeyip işine de son vermiş.
Yiğit bu işe şaşırıp, “Yahu neden işime son veriyorsun? Yarın başka soyguncular saldırırsa ne yapacaksınız?” diye sormuş.
Kervancı şöyle demiş:
“Kardeşim, 39 harami tecavüz ettikten sonra, anca uyanıyorsun. Biz seni uyandırabilmek için her sefer 40 haramiyi nereden bulacağız?”
 
***
Haramibaşının oğlu haydut olabilmek için Kırkharamilerle takılıyormuş.
Gezerlerken ileride bir kervan görmüşler.
Kervan durdurulmuş.
Haramibaşı emretmiş:
-“Herkesi meydana toplayın…”
Bu sırada devenin üzerinde yaşlı bir ninenin oturduğunu fark eden oğlu söz almış:
-“Nine otursun bari.”
Haydutlar hep bir ağızdan bağırmış:
-“Sen karışma, Haramibaşı ne derse o olur!”
Haramibaşı yine emretmiş:
-“Bütün paralarını alın!”
Oğlu yine sormuş:
-“Yaşlı nineninkileri de mi?”
Haydutlar yine hep bir ağızdan bağırmış:
-“Sen sus, Haramibaşı ne derse o olur!”
Bütün paralar alındıktan sonra, Haramibaşı atına binmiş ve adamlarına dönerek emretmiş:
-“Bütün kadınlara tecavüz edin!”
Oğlu tam ağzını açıp “Yaşlı kadına da mı?” diye soracakmış ki, bu sefer nine bağırmış:
-“Sen sus, Haramibaşı ne derse o olur!”
.
Niyetim azıcık mizah yapmak, haftada bir gün bile olsa sizleri bu kasvetli ortamlardan uzak tutmak.
Kimse yanlış anlamasın,
Bir yerlerde buzağı aramasın.
Gülüp geçiverin yazılanlara, anlatılanlara...
Her zaman olduğu gibi…