Günümüz dünyasında aile yapısı çağa uygun olarak gittikçe yeni bir hal alıyor.

Günümüz dünyasında aile yapısı çağa uygun olarak gittikçe yeni bir hal alıyor.
Peki bizler buna hazır mıyız?
.
İletişim çağı ile birlikte vazgeçilmezimiz olan bilgisayarlara, çok fonksiyonlu tabletler, telefonlar da eklenince “Teknolojik Hayat” zaten başlamış oldu.
.
Sokaklarda gördüğüm gençlerin ellerindeki telefonlara nasıl bağımlı olduklarını birebir yaşıyorum.
Sigara gibi alışkanlık edinmiş gençler, telefonları olmadığında sanki fişi çekilmiş bir robot gibi oldukları yere çökeceklermiş hissi veriyor bana.
.
“Hızlı gelişen teknolojiye yetişemeyen ebeveynler ile çocukları arasında oldukça derin boşluklar oluştu.”
Kendi dünyalarında farklı çocukluk yaşayan anne ve babalar çocukların bu sanal dünyasına değemeyince, sıkıntılar beraberinde geldi.
.
Bu merkezde, ülke yöneticilerinin buna çözüm bulmaları ve ebeveynleri eğitime almaları gerekiyor.
.
Fikrim:
“Çocukları Anlama Kılavuzu” şeklinde düzenlenecek müfredat ile aile yapısı sağlam temellere oturtulması.
.
Dün elime ulaşan bir kitap bu düşüncelerime ışık oldu, kaynak oldu.
.
Çanakkale’de doğup büyümüş sevgili öğretmenimiz Serap (Mutlusoy)’un yazdığı ve adıma imzaladığı “Bir Öğretmenin Mutfağından” adlı kitap elime ulaşınca “İşte yıllardır anlatmak istediğim buydu” dedim içimden.
Sayın Mutlusoy düşüncelerime tercüman olmuştu.
.
Şehrimizin yetiştirdiği güzel ve kaliteli insanlardan olan Mutlusoy ile yollarımız, kendisine çıkardığımız dergide köşe yazarlığı teklifim ile kesişmişti.
.
Serap Hocamızın “Marmara Üniversitesi Okul Öncesi Eğitim Öğretmenliği ve Çocuk Gelişimi Uzmanlığı Bölümü” mezunu olması ve Boğaziçi Üniversitesi ile Robert Kolejinde öğretmenlik yapması, halen şehrimiz Çanakkale Kolejinde çalışıyor olması sebebi ile hemşerilerimize, dergideki yazılarıyla ulaşarak hizmet etmeyi amaçlamıştım.
Niyetim:
“Ailelere bir uzman aracılığı ile ulaşmak ve onların dünyalarında çocuklarıyla yolunda gitmeyen ilişkilerine ışık tutmaktı.”
.
Serap Mutlusoy, yazdığı kitabın arka kapağında şunu söylüyor:
“Bir tutam tuz, bir tutam şeker, biraz sebze, biraz baharat, bolca sevgi, bolca çocuk gülüşleri var tariflerde. Mutfağıma hoş geldiniz… Çocuk dolusu sevgiler…”
Aileyi tanımlarken sergilediği güzel anlatımları insanı kitabının içine çekiyor.
.
Böyle bir eseri bize kazandırdığı için kendisine teşekkür ediyor ve devamını bekliyoruz.
Yolunuz açık olsun hocam…
.
Hazır burada konu açılmışken yıllar önce yine bu satırlardan çağrı yaptığım öğretmenlerimize yine sesleniyorum:
“Sevgili öğretmenlerimiz. Yıllarca bu ülkenin kaynaklarını kullanıp eğitim aldınız ve sıra size gelince kutsal görev yapıp, binlerce öğrenci yetiştirerek hizmet ettiniz.
Bilgi ve birikimleriniz bu ülke için hala değerli.
Sizlerin çalışırken veya emekli olduktan sonra kenara çekilmesi söz konusu olamaz.
Yıllarca biriktirdiğiniz bilgi hazinenizin ve tecrübelerinizin kahve köşelerinde veya evde oturarak helak olmasına müsaade etmemelisiniz.”
.
Yapılacak tek şey var:
“Cesaretli olup, yaşadıklarınızı, bilgi ve birikimlerinizi kitap yazarak veya dergilerde, gazetelerde köşe yazısı olarak paylaşmak.”
.
Böylelikle sizin deneyimlerinizle:
Yeni yetişen öğretmenlerimizin, daha ileri ufuklara götüreceği sağlam nesiller yetiştirmesine ön ayak olacaksınız.
.
Haydi, çıkın sahaya!
Bu ülke sizden böylesine büyük bir hizmet bekliyor.