Korona salgını insanımızın psikolojisini olumsuz etkiliyor.

Korona salgını insanımızın psikolojisini olumsuz etkiliyor. Sokağa çıkma yasakları, şehirlerarası seyahat kısıtlamaları, Mübarek Ramazan Bayramında tüm ülkede sokağa çıkma yasağı uygulanacak olması insanların psikolojisini bozmasın da ne yapsın.
Memlekette eleştireni düşman, hatta vatan haini ilan eden zihniyet ne yazık ki hatalar da yapmıyor değil. Ancak ellerindeki medya sayesinde insanlar çok farkına varmıyor.
Covid-19 virüsüne karşı hemen bütün dünya aşı ve ilaç geliştirmek için yoğun çaba sarf ediyor. Pek çok virüs kaynaklı hastalıkların ilacı bulunmuyor. Kullanılan ilaçlar insanın bağışıklık sistemini geliştirmeye yönelik.
Hani halk arasında hep konuşulur. İlaç kullanırsan bir haftada, kullanmazsan yedi günde geçer dediği hastalıklar bunlar. Gribal hastalıklar ile nezle ve benzeri rahatsızlıkların etmeni virüsler ne yazık ki vücudun kendi gücüyle yendiği hastalıklar. Çoğu zaman da vitamin, antibiyotik ve çeşitli çayların kullanılarak geçirildiği rahatsızlıklar. Grip hastalığına neden olan virüsün 500 civarında ırkı bulunuyor. Kullanılan aşılar bile 200 ırkına karşı vücudu hazır hale getiriyor. İşin özeti böyle.
Tarım ve Orman Bakanı geçenlerde Covid-19 virüsüne karşı aşı geliştirme çalışmalarında sona gelindiğini açıklayıverdi. Zaten yandaş medya korona salgınında dünyaya örnek olduğumuzu falan anlatıyor. Milleti kandırmaya, milletimizde aldatılmaktan keyif almaya devam ediyor.
Dünyanın önde gelen üniversite ve araştırma kurumları aşı konusunda en az bir yıl gerekiyor derken, bizimkiler bulduklarını anlatıyorlar. Daha önce de Fırat Üniversitesinden bir öğretim üyesi ilaç bulduklarını söylemişti.
İnsanımızı kimsenin kandırmaya hakkı olmamalıdır. Tarihte aşı çalışmalarına bir bakmak lazım. 1881’de kuduz hastalığına karşı aşı 4 yılda bulunabilmiştir. 1931 yılında ortaya çıkan grip salgınına karşı 14 yılda geliştirilen aşı işe yaramamıştır. 1900 yılında görülen tüberkülozun aşısı 62 yılda ancak geliştirilebilmiştir. Tifo ve menenjit gibi hastalıkların aşısını geliştirmek 60 yıl sürmüştür.
1976 yılında peyda olan ebola, 1981 yılında ortaya çıkan aids, 2003 yılında salgın yaratan sars, 2013 yılında ortaya çıkan ve pandemi yaratan mers hastalığına karşı henüz aşı geliştirilememiştir.
Son yıllarda ortaya çıkan salgınlar virüs hastalıklarıdır. İnsanoğlu virüslerle başa çıkmakta zorlanıyor. Kendi başına canlı olmayan, ancak canlı bir hücrede kendini çoğaltabilen virüsleri ancak insanın güçlü bağışıklık sistemi yok edebiliyor.
Bağışıklık sisteminin güçlü olması, virüsleri yenmede en iyi tedavi yöntemi olarak görünüyor. Kansere karşı dahi birçok bilim insanı hastaların bağışıklık sistemini güçlendirmenin son derece önemli olduğunu belirtiyor.
İnsanın bağışıklık sistemini güçlendiren bütün uygulamalar virüs hastalıklarına karşı etkili olmaktadır. Elbette bu salgınların aşıları da bulunacaktır. Bilim geçmişe göre çok daha güçlüdür. Çok daha yeteneklidir. Daha kısa sürede aşı ve ilaç tespitleri yapılacaktır.
Bilim gerçeklerle hareket eder. Tescilli ilacı olan firmalar, daha fazla kazanmanın hesabıyla daha yoğun çalışıyorlar. Bilmezler de aşıyı bulmak üzereyiz diye yedi cihana ilan veriyorlar. Hayali bile güzel değil mi?