Bugün 19 Mayıs. Gençlik ve Spor Bayramı. Kutlu olsun. Ne yazık ki bu sene bu bayramı adına yaraşır şekilde kutlamak mümkün olmuyor.

Bugün 19 Mayıs. Gençlik ve Spor Bayramı. Kutlu olsun. Ne yazık ki bu sene bu bayramı adına yaraşır şekilde kutlamak mümkün olmuyor. Evlerden, balkonlardan yapılan etkinliklerle bir şeyler yapılıyor ama nafile.
Gençlik deyince akla spor geliyor elbette. Ancak gençlik spordan önemli derecede uzaklaştı. Orta öğretim ve üniversite sınavları ne yazık ki gençlerin spordan kopmasına neden oluyor. Milyonlarca yetenek kaybolup gidiyor.
Futboldan tutun da sporun hemen bütün branşlarında sporcu sayısı çok düşük düzeylerde duruyor. Kolay olduğu için evin avlusunda, sokaklarda top oynayan çocukların spor dünyasına kazandırılması son derece zor görünüyor.
Memleketin spor altyapısı fena değil. Stadyumlar, kapalı spor salonları mevcut sporcu sayısına göre fazla bile geliyor. Ancak okulların spor altyapıları konusunda sorunlar var. Okul bahçelerindeki hem voleybol, hem basketbol oynanan beton zeminlerin dışında çok fazla tesis bulunmuyor.
Ailelerin gençlerin yetişmesinde etkileri elbette çok yüksek. Otur ders çalış fikri ne yazık ki hemen bütün ailelerin ortak baskısı. Çocuklara ve gençlere neredeyse nefes aldırılmıyor. Dolayısıyla erken yaşlarda gençlerin spora başlama şansları neredeyse hiç yok.
İş ve meslek yaşamına odaklı eğitim sistemi ve felsefesi ne yazık ki gençlerin kolay iş bulan mesleklere yönelmesine ve bunun için eve kapanmasına neden oluyor.
Memlekette üretim ve istihdam konusunda çok ciddi sorunlar bulunuyor. Genç nüfusta işsizlik oranı sürekli yükseliyor. İstihdama yönelik tedbirler alınmıyor. Dünyanın neresinde ne varsa ithal ediliyor. Türkiye yabancı ihracat firmalarının cennetine döndü. Enflasyonu düşük tutma çabaları içinde gümrük vergilerinin de düşürülmesi, ne yazık ki yerli üretimi de baltalamaya, üretim sektörüne kapıları kapattırıyor.
Eskiden 19 Mayıslar büyük coşkularla kutlanırdı. Stadyumlarda gençler büyük gösteriler yapar, milleti hop oturtur hop kaldırırdı. Müthiş jimnastik hareketleri yaparlardı. Bütün millet bir olurdu. Ancak son zamanlarda tadı kaçmaya başlamıştı.
Kızların etekleri kısa, giysilerin dekolteleri fazla gibi sapık yobazlar tarafından dillendirilen görüş ve yorumlar zaman içerisinde çoğaldı ve milleti bu konuda bölmeye başladı. İlerleyen zamanlarda devlet erkânı resmi bayramları asmaya başladı. Kiminin başı ağrıdı, kiminin saçı. Neticede cumhuriyetin en önemli değerleri olan resmi bayramlar değersizleştirilmeye çalışıldı. Malum bu sene de korona salgını malum zihniyetin ekmeğine yağ sürdü.
Gençlik arzu edilen eğitimi alamıyor. Sürekli değiştirilen eğitim sistemleri nedeniyle okuduğunu anlamakta güçlük çekiyor. Eğitimin özelleştirilmesi, eğitimde eşitliği ortadan kaldırıyor.
Gençlik kendi gerçeğini yaşamakta zorlanıyor. İnsanların diploma seviyesi yükselirken cehaleti ve muhakemesi düşüyor. Doğallık kaybolurken, yapay karakterler artıyor.
Gençlerin en önemli sorunlarından biri de sanal dünya. Çok zamanlarını alıyor. Buna karşın kayda değer kazanımı bulunmuyor. Sanal dünya esir edebiliyor.
Bugün bayram. Gençlerin bayramı. Ama gençlerin çoğunun sokağa çıkma yasağı var. Yine de kutlamasını bilirler. Sanal dünyada mutlaka.