.

Geçen gün Cumhurbaşkanı tarafından virüs salgını vesilesiyle yardım kampanyası başlatıldı. Çağdaş ülkelerin hiç birinde böyle bir bağış kampanyası bulunmuyor. Dünya Bankası kayıtlarına göre, Irak, Lübnan, Sri Lanka, Senegal ve Güney Afrika’dan başka devlet kampanyası yok. Devlet güçlü ve adil ise böyle kampanyalara gerek duyulmaz. Sesi çıkmayan Kızılay da başlatmıştı zaten. Ama tutturamadı. Vatandaşın inancı kalmadı bu kuruma.
Kötüye giden ekonomi elbette sosyal sıkıntıları büyütecek. Kaçınılmaz bir son gibi görünüyor. On binlerce çalışanın ve işyerinin düzeni allak bullak oldu. Telafisi imkânsız sonuçlar doğurması kaçınılmaz.
Kampanya önemli ilgi görüyor. İktidarın gözüne girmek isteyen yandaş ve yandaşlığını göstermek isteyenler haber de yaptırarak kampanyaya katılıyor.
Gönülden yardım edenler elbette çok daha kıymetli. Yaygara kopararak bak şu kadar para verdim diyerek yapılan yardımların bir gramlık insani değeri yoktur. Beklentili ve şaşalı yardımlar, yararlanıcıları rencide edecektir.
Odalar ve Borsalar Birliği 10 milyon lira yardım yapıyorum diyeceğine, üyelerimizle karar aldık, hiçbir çalışanımızı işten çıkarmayacağız deseydi, çok daha insani ve örnek bir davranış olurdu.
Aile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, yardım kampanyası başlatmak yerine, salgın nedeniyle işsiz kalacak bütün vatandaşlarımıza sigorta primleri hariç yoksulluk sınırının üzerinde maaş vereceğiz deseydi çok daha anlamlı bir uygulama olurdu.
Cumhurbaşkanı, haftalar öncesinde vatandaşın yeterince kullanmadığı halde kirasını ödediği havaalanı, otoyol ve benzeri yapıların kiralarını korona virüsüyle mücadeleye aktardık deseydi devlete olan güven ve aidiyet duyguları tavan yapardı.
Hele hele, millete kaynak yaratın, bu hastalıkla mücadelede kamu kaynakları yetmiyor, kampanyaya katılın derken, iki gün öncesinde Kanal İstanbul ihalesi yapılmamış olsaydı biz bize çok daha güzel yeterdik.
Memleketin başında olağanüstü bir hal var. Normalin dışında ve beklenmeyen vakalar ortaya çıkıyor. Merkez Bankasına talimat verirsiniz istemediğiniz kadar para basar. Enflasyon iki puan artsın varsın. Ama hiçbir vatandaş işinden aşından dolayı sıkıntı yaşamasın. Vatandaş devletin elini her alanda adil bir şekilde yanında hissetsin. Geçici olarak ortaya çıkan sorunlar kalıcı sorunlara neden olmasın.
Üç büyükşehir belediyesinin yardım hesaplarına el konuldu. Neden? Çoğa belediyenin yardım ve bağış hesapları var. İktidar partisine mensup belediyelerin de bağış hesapları var. Bunlara neden el konulmadı? Devletin adil olması gerekmez mi? Devleti siyasiler yönetir ama adalette siyaset olmaz.
Biz bize elli kere yeteriz. Ancak bunun için memleketi yönetenlerin daha kırk fırın ekmek yemesi gerekir. Daha adil, herkesi kucaklayan bir duruş sergilemeleri gerekir. Şu yardım kampanyasında bile insanlar bölünüyorsa, aynaya bakmaları gerekir. Neyi yanlış yapıyoruz diye.
Devleti yönetenler vatandaşın yarısını siyasi söylemlerinden dolayı küstürmeseydi, ayrıştırmasaydı bu yardım kampanyası tutardı.
Memleketin başında siyasetten çok öte bir sorun var. Muhalefet çalışmalarıyla yardımcı olmaya çalıştığı halde bildiğini okuyan bir sistem, artık ortak paydaya bile getiremiyor vatandaşını.
Biz bize zaten yeteriz. Kimse darda olana sırtını dönmez. Aracıya da gerek duymaz.