.

Kamp kurup 39 miting yapacak olan parti geri çekildi.
.
Türk siyasi tarihinde bu kadar çabuk hareket ederseniz millet algılayamaz.
.
Hemen sormaya başlar;
“Neler oluyor?” diye.
.
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit bu ülkenin siyasi hayatına yıllarca yön vermiş kişilerdi.
Hareketleri yavaş,
Siyaseti sindire sindire yaparlar,
Acele etmezlerdi.
.
“Bin kere düşünür bir kere karar” verirlerdi.
.
Etraflarında günlük anket yapacak ne doğru dürüst bir şirket,
Ne de ellerinde oynatacakları medyaları vardı.
.
Havadan ülkeye baktılar mı insanların halinden anlar, politikalarını ona göre belirler ve harekete geçerlerdi.
Verdikleri kararın arkasında dururlar,
Geri vites yapmazlardı.
.
Bizim iktidar partisinin maşallahı var.
Bir dediğini ikinci gün bulamıyorsun.
.
“Yapacağız” dediklerine artık inanamıyoruz, zira iki saat sonra cayma durumları olabilir.
.
Hele hele yaptıklarını kabullenmeyip,
Zeytinyağı gibi üste çıkmayı bırakın,
Tüm suçu da muhalefetin üzerine yıkma gibi bir meziyetleri de mevcut.
.
Hani İstanbul’a Hazirandan itibaren mitil atılacaktı?
Kamplar kurulacaktı?
Ne oldu?
İktidarın muhalif ortağının mitil atmasından rahatsız olanlar nazikçe ikaz edip, “Siz kenarda durun” gibi bir söylemde mi bulundular?
Bilemeyiz.
Ortada kimseyi görmeyince merak ettik doğrusu.
.
Ayrıca,
39 ilçede miting yapacağı söylenen AK Parti Genel Başkanı da nedense geri adım atıp, Cumhur İttifakı Adayı Binali Yıldırım’ı İstanbul ile başbaşa bırakarak Ankara’ya geri mi döndü?
.
Hatta iddialara göre İstanbul’da asılan tüm afişlerini de söktürdüğü iddia ediliyor.
.
Bu durumdan iki sonuç çıkabilir.
Birinci ihtimal;
Her dakika önüne anket gelen başkan kaybedeceğini anlayınca, geri adım atmak zorunda mı kaldı acaba?
İstanbul’u Binali Yıldırım’a bırakarak “Kaybederse o kaybetsin” mantığı mı galip geldi?
Böylece seçim sonucu ortaya çıkabilecek “Erken seçim tartışmalarının” önünü mü kesmek istedi?
(Yorumum: Ben hala İstanbul’un İmamoğlu’na verilmeyeceği görüşüne sahibim o ayrı. Türk hukuk tarihine geçebilecek bir kararla iptal edilen seçimin, ‘aynı hukuk düzeni mevcutken’ geri verilmesi kolay değil çünkü…)
.
İkinci ihtimal ise;
Tamamen bir taktik meselesi.
Reis’e olan tepkileri azaltmak üzere, seçime Binali’nin yumuşak yüzünü koyarak devam edilmek istenmiş olabilir.
Zira insanlar artık kavgadan, gerilimden bıktılar.
.
Tüm bu ahval içinde;
Binali Yıldırım’ı İmamoğlu’nun karşısına televizyonlarda canlı yayınlanacak olan programda diktiler.
.
Sorular herkese eşit sorulacağından kimin sorduğu da pek önemli değil.
(Televizyonda program yapmış biri olarak ben de pekala sorabilirdim.)
.
Sorulacak soruları İsmail Küçükkaya belirleyecekmiş.
Ne var ki?
Sorulacak sorular belli.
“Başkan olursanız ne yapacaksınız?”
.
Bu program sadece ve sadece milletin gazını almak için yapılan bir girişim.
İmamoğlu’nun bunu kabul etmesinin tek sebebi var;
“Aylardır kendisine uygulanan medya ambargosunu kıracak ve tüm seçmenlere iktidar medyasının kendi silahı ile ulaşacak.”
“Aylardır ulaşamadığı insanlara ulaşacak ve (şuna eminim) kendisine oy vermeyecek bir kitleden az da olsa oy koparacaktır.
.
Yıldırım’a gelince;
Onun böyle bir şansı olacağını sanmıyorum.
Zira iktidar olarak sadece vaat verebilecek.
16 yıldır iktidarda olanın hala vaat vermesi milleti ikna edemeyecek diye düşünüyorum.
.
Sonuçta gönüllerde de kazanmış olan İmamoğlu fark ile kazanacak gibi duruyor.
Ama mazbata verilecek mi?
Onu kestiremiyorum…