Bu sene Atatürk’ün Samsun’a çıkışının, Kurtuluş Savaşı ateşinin yakılışının 100. Yılını kutluyoruz.

Bu sene Atatürk’ün Samsun’a çıkışının, Kurtuluş Savaşı ateşinin yakılışının 100. Yılını kutluyoruz.
Türkiye’nin kuruluş ateşinin yakıldığı bugünün gençliğe bayram olarak armağan edilişi oldukça manidardır. Gençlerin eğitimine, gelişimine önem veren toplumlar, bugün dünyanın en güçlü toplumlarıdır. Almanya ve Japonya ikinci dünya savaşından sonra imzaladıkları anlaşma gereğince ordu kuramamışlar, savunma harcamaları ve bunun için istihdam edecekleri genç nüfusu sanayiye yönlendirmişlerdir. Bugün dünyanın en fazla dış ticaret fazlası veren iki ülkesi Almanya ve Japonya’dır.
Gençlik her geçen gün daha modern araç gereçlerle tanışıyor, çağdaş yaşamın donanımlarından mümkün olduğunca yararlanmaya çalışıyor. Dünya gençliği olma yolunda hızla ilerliyor. Kültürel anlamda, bilişim dünyasının sunularını rahatlıkla değerlendirebiliyor.
Bağımsız bir ülke olma yolunda ilk adımların atıldığı 19 Mayıs 1919’dan sonra en az üç-dört nesi devirdi bu memleket. Kuşak çatışmaları yaşadı hep. Anne babaların yetiştirdikleri dedelerini anlayamadı hep.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, cephelerde vatanın mücadelesi için gençliğin adeta tükenmesi, öksüz bir kuşağı ortaya çıkarmıştı. Yaşlı nine ve dedelerinin elinde büyüyen gençlik, tarım kesiminde kıtlıklara rağmen büyük mücadelelerle, emek gücüyle gıdasını üretmiş ve geleceğini kurtarmıştır. Emeğe dayanan bir geçim sistemi, ikinci kuşakta yavaş olmakla birlikte makina ve aletlerle tanışmış, daha geniş alanları işlemek suretiyle ticari üretim yapmaya başlamıştır.
Emeksiz yemek olmaz atasözü geçmiş zamanda adeta yaşam felsefesi olmuştur gençliğin. Ancak zaman içerisinde yaşamın teknolojik donanımlarının insanı her geçen gün sarması, tembellik ve ataleti artırmaya başlamıştır. Gençler artık yatar vaziyette ders çalışmakta, derse daha az zaman ayırmaktadır.
Gençlik teknolojiye o derece teslim olmuş durumdaki artık iki haneli dört işlemleri hesap makinasıyla yapıyor.
Tasarruf eskiden çok önemli olduğu halde, şimdiki gençliğin tanımadığı bir olgu. İhtiyaçlar ve isteklerini ayırmakta güçlük çekiyorlar. Tüketimle ilgili reklam ve toplumsal baskılar tasarruf olgusunu unutturuyor. Elektronik eşyada genç kuşak ciddi bir tüketici durumunda. Hem de hızla tüketiyor. Akıllı telefon kullanımı ve konuşmada Türkiye’yi dünya birinciliğine doğru hızla taşıyorlar. Oysa programlama dillerinde öne çıksalardı daha iyi olurdu.
Değer yargıları hızla değişiyor gençliğin. Bilgi ve kültür birikimine dayalı insani değerler şekilsel donanımlara teslim oluyor.
Gençlik özgün olabilmek güçlük çekiyor. Bilişim çağı gençliği çok hızlı bir şekilde kendi sarmalı içine alıyor. Daha konuşamayan çocuğa teslim edilen teknolojik oyuncaklar, cep telefonları esareti daha da küçük yaşlara çekti.
Eğitim ve öğretimle ilgili çok daha geniş donanımlara sahip. Bilgiye ulaşmak, kendini ve toplumsal gelişimini ilerletmek için bütün Dünya elinin altında. Ancak gençlik oyun kısmından, sosyal medyadan öteye geçemiyor.
Kendi gerçeğini bilen gençlik geleceğini daha iyi programlar. Ülkesinin gerçeklerini algılayabilen gençlik, ülkenin önceliklerine göre kendini geliştirir.
Bağımsız olmanın temeli gençlik, bağımlı hale gelmişse ne yapar?