.

Dışişlerinden anlamam.
İşim değil.
Ancak haberleri takip ettikçe içim cızlıyor, yüreğim kuvvetli atıyor.
.
“Fincancı katırlarını ürkütmediğimiz sürece” aslında kimsenin kimseyle bir derdi yok, bu kadar basit.
.
Anladığım şu;
Mahallenin yaramaz çocuğu gibi emekli albay amcanın bahçesindeki eriklere dalarsan, başın belada demektir.
.
“Ben senden daha kuvvetliyim”,
“Ben seni döverim”,
“Sen kimsin?” mantığı ile dış siyaseti yönetmeye kalkarsanız elin çocuğunun alacağı sert ve yaptırım içeren kararları elinizin altında tuttuğunuz YSK’nınkilere benzemez.
Adama “Tokat” gibi cevap verirler.
.
Adam okyanus ötesinden bağırıyor, tehdit ediyor;
“S-400 leri alırsan olacakları sen düşün…”
.
“Papazı verdik ya!” demekle bu işler olmuyor anlayacağınız.
.
Hani milli projeleriniz?
Hani füzelerimiz,
Hani milli uçaklarımız?
.
“Bak kardeş” diyor resti çekerek, “Bizden alacağın F-35 projesini askıya alıyoruz, sana uçak muçak yok.”
.
Zamanında yapılan ihale ile bu füze işini Çinlilerden alacaktık.
Adamlar bize teknolojiyi de satacak ve ileride kendi füzemizi de yapacaktık.
.
Ne oldu?
Geri adım attık ve Amerika’ya yaranmak adına iptal ettik anlaşmayı.
.
Sonrasında işler kızışınca Rusya’ya yanaştık ve kol kola girerek Amerika’ya nispet yaparcasına adamlardan füze alma konusunda anlaştık.
S-400 olarak adlandırılan yüksek irtifalı balistik füzeleri sadece satın alacak ve teknolojisini görmeyecektik.
.
Vereceğimiz para ise az değil;
Tam tamına 2,5 milyar dolar.
Bu ekonomik şartlarda iyi para.
.
Bu kararın,
Türkiye’de tek karar mercii olan Cumhurbaşkanı tarafından siyasi olarak verildiğini söylemek yanlış olmaz.
Referandumda tüm yetkileri kendisine teslim ettiğimizden “Neden böyle?” deme şansımız yok.
.
Dış siyasetimizde acemilikle attığımız bu adım sonrası ABD’li bir komisyon başkanı bile bizim Cumhurbaşkanımızı tehdit edebiliyor.
.
ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Eliot Engel, “Bu kararla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemli NATO müttefikimizi götürdüğü yönden endişeliyiz. Demokrasi, sivil toplum ve özgür basına yönelik saldırıları kaygı verici. Putin ile samimi durmak kabul edilemez. ABD Kongresi Erdoğan’ın Rusya’dan S-400 füze savunma sistemini alması halinde boş oturmayacak. Bu tasarı Erdoğan’a ‘Bu yolda gidersen ciddi sonuçlarla karşı karşıya kalacaksın’ mesajını net şekilde veriyor” ifadelerini kullanabiliyor...
.
Peşinden aynı komisyonun diğer bir üyesi olan Michael McCaul çocuğunu azarlar gibi demeç veriyor;
“Türkiye uzun süredir Amerika’nın müttefiki. Ancak bir tercih yapmak zorunda. Ankara’nın Rus füze sistemini alması halinde Amerika derhal yaptırım uygulamalı ve Türkiye’yi de F-35 programından çıkarmalıdır. Türkiye Rusya ile mi ortak olacak yoksa NATO müttefikleriyle mi? Umarım Erdoğan doğru kararı verir. İttifakımızın geleceği buna bağlı.”
.
Amerika’ya “Desturrr…” demek için alınan karar, şimdilerde başımıza bela oldu.
.
Rusya ile anlaşma tamam.
Füzeyi alsak, Amerika bağırıyor,
Almasak, Rusya ile papaz olacağız.
.
Anlaşılan iki tarafı lastikli değnek.
“Siyasetin hepsini ben bilirim, benden başkası alamaz, dünya lideriyim” demekle bu işler ne yazık ki olmuyor.
Dünyanın gözünde düştüğümüz durum gerçekten çok acı.
Parmağımızı soktuğumuz arı kovanındaki arılardan AK Partinin geleneksel politikalarını uygulayarak sıyrılma şansımız var.
.
Nasıl mı olacak?
Şöyle;
Bunu size bir fıkra ile anlatayım;
.
Dubai’de farklı ülkelerin diplomatik temsilcileri şerefine bir davet verilmiş.
Yemekte her şey güzelmiş, ancak ikram edilen kola bardaklarının içinde kocaman bir sinek yüzüyormuş.
Bu sinek olayına, değişik diplomatik temsilciler değişik tepkiler vermiş.
İngiliz diplomat, başka bir bardakta yeni bir kola istemiş.
Alman, sineği bardaktan çıkardıktan sonra kolayı içmiş.
Arap diplomat, sineği fark etmeden kolayı sinekle birlikte hüpletmiş.
Rus, sineği koladan alıp cebine koymuş ve yardımcısına suikast olabilir şüphesiyle sineği biyolojik tahlile göndermelerini istemiş.
Çinli diplomat, sineği yemiş, Japon’a sineği karşılığı kolayı vermeyi teklif etmiş, anlaşamamışlar.
Yahudi, sineği Çinli’ye satmış, kolayı içmiş.
Yunanlı, kolanın büyük kısmını içtikten sonra itiraz ederek yeni bir kola istemiş.
Norveçli diplomat, kolayı içtikten sonra bardaktaki sineği balık yemi olarak kullanmış.
İrlandalı, sineği ezip kolayla karıştırmış ve çaktırmadan İngiliz’in bardağına dökmüş.
Amerikalı diplomat, 1 milyon dolarlık tazminat davası açmış. Dubai hükûmeti, özür dileyerek, Amerikalıya 100 milyon dolar tazminat ödemiş.
.
Bizim Başkana bu fıkrayı anlatmışlar.
Başkan fıkradan çok hoşlanmış.
Hemen bu dosyayı hazırlayan üst düzey bürokratları odaya çağırmış. “Bu davette Türk diplomat yok muydu?” diye sormuş.
Bürokratlardan birisi, çekinerek söz almış ve “Türk diplomat varmış efendim” diye soruyu cevaplamış.
Başkan merakla sormuş:
-“Peki, bizimki ne yapmış?”
Bürokratlar birbirlerinin yüzlerine bakmışlar. İçlerinde en tecrübeli olanı, bir adım öne çıkmış ve cevap vermiş:
-“Türk diplomat, her zaman yaptığınız gibi, ‘Olayı Şiddetle Kınamış’ efendim.”