Son günlerde saldırılacak bütün kaleler bitti ve sıra sanatçılara geldi.


Son günlerde saldırılacak bütün kaleler bitti ve sıra sanatçılara geldi.
İnsan “pes doğrusu” demekten kendisini alamıyor.
.
Hazır konu sanat ve sanatçıdan açılmışken şöyle bir araştırma yapıp;
“Sanatın ve sanatçının ne olduğunu sanattan anlamayan birilerine hatırlatmak isterim…”
.
Yrd. Doç. Dr. Bayram Akdoğan, “Sanat, sanatçı, sanat eseri ve ahlak” adlı makalesinde;
“Düzeysiz ve niteliksiz birçok insana ‘sanatçı’ ve bunların ortaya koydukları şeylere de ’sanat’ denildiği günümüzde, ‘Sanat nedir, sanatçı kimdir ve gerçek sanat eseri nasıl olmalıdır?’ konusunda gerekli açıklamaları yapmak üzere bu makalemize başladık.” demiş ve başlamış yazmaya…
.
Sanat için, “İnsanların gördükleri, işittikleri, his ve tasavvur ettikleri olayları ve güzellikleri, insanlarda estetik bir heyecan uyandıracak şekilde ifade etmesidir” şeklinde açıklayanlar vardır diye yazmış.
.
Başka bir tarifle sanat, “Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyettir” şeklinde yorumlanmış.
.
“Sanat, içinde kuşkulu karanlık hiçbir nokta taşımamalıdır. Yaratıcısının tüm benliğini kapsamalıdır. Bu tarife göre, yeni bir mesaj getirmeyen ve öncekileri taklit veya tekrardan ibaret olan bir çalışmaya sanat eseri denilemez. Gerçek sanat eseri, sanatçıdan doğar. Eser, sanatçıdan ayrılır; kendi başına bir hayat sürmeye başlar; gerçek bir varlığın canlı konusu olan manevi bir solukla canlandırmış bağımsız bir konu, bir kişilik haline gelir.”
.
Sanatçıyı ise şöyle tarif ediyorlar; “Güzel sanatların herhangi bir dalında eser veren sanatkâr; sinema tiyatro oyuncusu ve müzik eserini icra eden veya okuyan kişi; bir zanaatla uğraşan, bir sanatla geçinen kimse” diye tarif ediliyor.
.
Tolstoy, “Halkı ve adaleti anlatamayan yazarlara susmak düşer…” diyerek, sanatçının halktan ve adaletten yana olması gerektiğini vurgular.
.
Günümüz Türkiye’sinde “Her şey güzel olacak” diyen sanatçılar kayıt altına alındı, fişlendi iyi mi?
.
Sırf iktidarın tavırlarını beğenmediği için bir sloganı söyleyen sanatçılara Cumhurbaşkanı, bu sanatçıların sinema ile ilgili yaptıkları yasal düzenleme için; “Teşekküre geleceksin arkasından da şakşakçılık yapacaksın” diyerek eleştirdi.
Yasal düzenleme yaptılar diye destek isteyen, karşısında muhalefet istemeyen bir Cumhurbaşkanı var başımızda…
.
Peki ya o belediye başkanına ne demeli?
Babasının memleketiymiş gibi boyundan büyük laf ederek; “Bu sanatçılara Kapadokya yasak” demesin mi?
.
Tüm bunların aksine Ekrem İmamoğlu ise şöyle demişti;
“Sanatçı konuşamazmış, konuşacak. İş insanı konuşamazmış, konuşacak. Artık konuşma vakti. Ve hep beraber göreceksiniz her şey çok güzel olacak.”
.
Sanatçıların bu şekilde tavrı gayet doğaldır.
Zira sanatçının doğasında muhaliflik vardır.
Buradan beslenir.
.
Sanatçı; Olumsuzlukları dile getirmeyi kendine görev sayar.
.
Sanatçıların;
Seçim yoluyla başkanlık kazanmış birinin elinden yargı yoluyla mazbatasının alınmasına karşı çıkmaları, bir vatandaş olarak hakları ve onları sanatçı yapan en belirgin unsurlarıdır.

Orhan Bursalı Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazısında Güney Kore’de yaşanan bir olayı yazmış.
.
“Güney Kore’de, iki yıl önce, iktidarı eleştiren ya da muhalif adaya destek açıklaması yapan sanatçıların ‘kara listeye’ alındığı iddiası üzerine, savcılar soruşturma başlattı. Kültür Bakanı Cho Yoon-sun ve eski Devlet Başkanı Genel Sekreteri Kim Ki-choon ile bazı şüpheliler bu suçlama nedeniyle Ocak 2017’de tutuklandılar.”
.
“Kültür Bakanı, Başkanlık Genel Sekreteri ve diğer şüpheliler yargılandı. Bakan 2 yıl, genel sekreter ise 4 yıl hapse mahkûm edildi.”
.
Yazısının sonuna şunu ekliyor;
“Yani Güney Kore yargısı diyor ki: Sanatçıları devlet desteğinden mahrum bırakarak, bu amaçla kara liste hazırlayarak; ifade özgürlüğünü engelledin, ayrımcılık yaptın, baskı ve görevi kötüye kullanma suçları işledin!”
.
İleri demokrasi ile yönetildiği iddia edilen Türkiye’ye dönüp bakın!
.
Vah ülkem vah…