Seçim geçti. Herkes gönlündeki başkan, meclis ve muhtar adaylarına oyunu verdi…

İçlerinde en çok oy alanlar seçildi.

Memlekete hayırlı, uğurlu olsun.

.

Bu saatten sonra bize, onların vaatlerini gerçekleştirmelerini beklemek düşer.

Yaparlarsa ne ala, yapamazlarsa kalemimizin ucu sivrilebilir.

O da bizim hakkımız.

.

Dünya demokrasilerinde insanlar kendisini yönetecek idarecileri, yöneticileri seçebiliyor da, yöneticiler halkı seçemiyor.

.

Uygun vatandaşı seçme hakları yok.

Biraz çelişkili değil mi?

.

“Sen, sen! Annesine babasına saygısı olmayan evlat, geç oğlum bu tarafa. Sen oy verme. Kaybol ortadan!” deme hakkımız olsa mesela.

.

“Şu yere tüküren adam, senin bu ülkede işin yok, haydi bakalım tası tarağı topla ülkeyi terk et!” diyebilsek keşke.

.

 “Hoop amca! Şu ufacık kıza sulanmaya utanmıyor musun? Sen de ahlak kalamadı mı? Haydi babacığım, sepeti koluna herkes yoluna. Sınırdan dışarı güle güle” dense.

.

“Ulan koskocaman insan olmuşsun ancak adam olamamışsın. Şu devletin malını nasıl çaldın öyle? Utanmadın mı dulun, yetimin hakkını yedin hem de çatır çatır? Sana da eyvallah, topla yorganı yatağı, yurt dışına gidiyorsun. Bir daha dönme sakın!” diyebilsek.

.

Böyle örneklerle doldurabilirim satırlarımı.

.

Sonunda dönüp dolaşıp “Çobanın oyuna” gelecek mevzu biliyorum

Ama doğru.

.

Şu fotoğraflara bakın!

Belediye elinden geldiğince buraları temiz tutmaya, çimleri kesmeye, bakımlarını yapmaya çalışıyor.

Ama bir takım “Maganda sınıfı insan kılığındaki vatandaş”, böylesi güzelim yeri bu hale getiriyor.

.

Temiz hava almak için yola çıktığım çay kenarında, midemiz bulanarak yol alıyorum.

.

Bu insanlara “Dur” diyecek bir sistem geliştirelim lütfen.

“Ceza keselim ve oy kullandırmayalım.”

Bu tiplerin bizi yönetecek kişileri seçme hakkı olmasın.

Adam kendisini yönetemiyor, bizi nasıl yönetecek?

 

MÜJDE!

ENFLASYON DÜŞMÜŞ!

İşte yönetim, işte meydan!

.

Haber şu;

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek:

 

“Aylık enflasyon, öngörümüz doğrultusunda mart ayında geriledi.”

.

Hey yavrum hey!

“Düşmez denilen enflasyonun belini kırdık” da diyebilirdi, dememiş.

Ama “Söz vermiştik, düşürdük” diyebilmiş.

.

Bu kelimeli duyan da “Enflasyonun memleketi terk ettiğini” zanneder.

“Bu illetin kökünün kuruduğunu” zanneder.

.

Ama!

Mart ayı enflasyonu ile ilgili haber şöyle;

“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mart ayı enflasyon verilerini açıkladı.

Buna göre,

Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yıllık;

Yüzde 68.50,

Aylık;

Yüzde 3.16 arttı.”

.

Bu okuduklarınız “Düşmüş” hali.

.

Gelelim iktidarın pek sevmediği “ENAG” a.

Çünkü onlar bilimsel metotlarla daha sağlıklı, daha vatandaş yanlısı bir hesapla enflasyonu açıklıyor.

.

Haber şöyle;

“Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre;

Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) mart ayında;

Yüzde 5.68 arttı. 

E-TÜFE’nin son 12 aylık artışı ise;

Yüzde 124.63 olarak gerçekleşti.”

.

Arada uçurum var.

.

Peki biz kime inanacağız?

Cebimizdeki paraya elbet.

.

Bankadan günlük giderler için 500 lira çekiyordum.

“Yanımda pek para taşımasını sevemem. Ama bazı alışverişlerde (Pide v.s. gibi) mecburen nakit kullanıyorum.”

.

Son zamanlarda bu limiti yükseltmek zorunda kaldım, zira artık yetmemeye başladı.

Geçen gün ilk defa 1000 lira çektim.

Rakamı gören bankamatik bile şaşırdı.

Dili olsa soracaktı; “Hayırdır Sami bey! Bugün bonkörlüğünüz üzerinizde” diyecekti.

Çünkü “1000” lira yazan ekran tuşu pek çalışmak istemedi.

Uzun süre işlem yapmadığından olsa gerek, paslanmış herhalde.

.

Neyse efendim konumuza dönersek, artık 1000 lira çekmeye başladım.

Bu da son 1 haftada fiyatların yüzde yüz arttığına işarettir.

.

Bunu aya ve yıla vurursak, siz düşünün enflasyonu.

.

Mehmet Şimşek’e bakmayın.

Onun maaşıyla, Çanakkale’deki tüm emekliler 1 ay geçinir.  

Nereden mi biliyorum?

.

2012’de bakan olmadan önce aldığı maaşı açıklamıştı;

770 bin dolar.

Yani; 770 bin X 32 lira.

“24 milyon lira.”

.

Aradan geçmiş 12 sene.

Şimdi ne kadar alıyordur sizce?

Ve ne diyor?

“Enflasyonu düşürdük!”

.

“Acaba nereye düşürdü?” sizler gibi ben de çok merak ediyorum.

 

AHLAK!

Şu Japonlara hayran olmamak elde değil.

.

Atalarımızın olmazsa olmaz dedikleri ve sahip olduğu ahlak kısmı, bize gelince duvara tosladı.

.

Son yıllarda sosyal hayata birçok faktörün eklenmesine direnmeyen ülkemiz, ahlak yönünden sınıfta kaldı diyebiliriz.

Bunun yoksulluk, yolsuzlukla da alakası var elbet.

“Balık baştan kokar” lafına uygun davranan halk, uygulamalar yaygınlaşınca ahlaksızlık alt sınıflarda da standart hale geldi diyeceğiz.

.

Müslüman bir ülke, ahlaksızlıkla bağdaşmıyor.

İçim buna yanıyor.

.

Tüm bu sebeplerden dolayı, ahlak kısmında başka ülkelere hayran kalmaya devam edeceğiz gibi geliyor.

.

Şöyle bir video izledim;

“Anne ve çocuğu bir metro istasyonunda jeton atarak geçecek ve metroya binecekler.

Anne jeton atarak önden geçerken oğlu da annesinin peşinden aynı şekilde geçiveriyor.

Annesi oğlunun jeton atmadan geçtiğini fark ediyor.

Hemen oğluna geri gitmesini ve elindeki o jetonu atarak geçmesini söylüyor.

Çocuk alttan geçerek geri gidiyor ve jeton atarak tekrar geçiyor.”

.

İşte eğitimin odak noktası burası.

Önce aileden başlayan ahlak, sokağa da yansıyor.

 

BİTPAZARI

Bitpazarı deyip geçmeyin.

Orası Ülkenin durumunu yansıtıyor.

Hem de nasıl?

.

Her Perşembe şöyle bir geçerim içinden.

İlk kurulduğu yıllarda genelde antika eşyalar, kullanılmış ikinci el aletler, edevatlar vardı.

Giysi daha azdı.

.

Şimdi ise giysiden geçilmiyor;

Gömlekler, elbiseler, pantolonlar, ayakkabılar.

.

Müşterileri zannedersiniz ki gariban.

Hayır efendim, gayet iyi giysili insanlar.

Çoğu elbise, ayakkabı alıyor.

Çocuk kıyafetleri ise oldukça revaçta.

.

Asıl siz pazar dağıldıktan sonra görün.

Pazarcıların “Geri götürmeye bile tenezzül etmedikleri giyecekleri” bıraktıklarında yaşanan kapışma manzaralarını seyrdin, içiniz parçalanır.

Onlar bile yağma gidiyor.

.

Hani bazıları soruyor ya;

“Biz neden seçimi kaybettik” diye.

Ülkemizde durum bu.

Sorumlusu da kaybedenler…