Ramazan’ın başlarında orucu kazaya götürenler çok olur. Dolayısıyla bilmeden yiyip içmekle ilgili herkesin çok sayıda hatırası vardır.

Üstelik çarşı pazarda ramazan belli değil ise oruç daha çok kazaya uğrar.

Netice itibariyle Ramazan diğer dönemlere göre oruç stresi altında ama genellikle toleranslı ve neşeli, insanların yüzünün güldüğü bir dönemdir. Uykunun yeri pek azdır. Bölündüğü için genellikle gündüzleri de yarı uykulu geçip gider.

Eskiden tarla ve bahçe ziraatında el işçiliği veya ele dayalı işler yaygındı. Buğday günlerce elle biçilirdi. Ayçiçeği de elle hasat edilir, elle dövülürdü. Zahmetin bini bir para. Ekmek taştan çıkıyordu. Aslında şimdi daha çok taştan çıkıyor ama bir şekilde hesap tutturulmaya çalışılıyor.

Sahurda oruca niyetlendikten sonra mevsiminde ne iş varsa ona gidilirdi. Ayçiçeği hasadı, susam hasadı veya en uzun günlerde haziran ayında buğday hasadı. Yıllarca ramazan uzun günlerde kalır. Öğleye kadar tarlada çalışılır, sonra iş bırakılırdı. En sevdiğimiz dönemlerdi. Günde yarım gün çalışıyorsun ne güzel. Susuzluktan kurumuş halde tarladan döndükten sonra duş alıp serin gölge bir yerde uyumanın keyfi sarayda yoktur. Ancak uyandıktan sonra akşam olmak bilmez. Susuzluktan kurumuş bünye, akşamı beklerken saatler geçmez. Dakikaları sayar insan ama ezanı duymak zordur. Çocukluk işte hem tarlada çalışıp hem oruç tutunca zor oluyor susuzluğa dayanması. Ezan okunur okunmaz susuzluktan yarı canlı halde su nasıl keyifle içilir. Boğazı almaz insanın suyu içerken. İmkân olsa da bardağın tamamını mideye bir an önce indirsen. İşte öyle zor günler, uzun sıcak günlerde hem orucunu tutup hem de tarlada çalışan insanımız çoktu. Şimdi günler daha kısa ama tarlada pek iş yok, orucunu tutan da yok. İnsanımıza her iş zor gelmeye başladı. Tarlası da kolay, bahçesi de kolay. Ne orak biçmek var, ne çapa yapmak. Gölgede oruç tutması bile zor geliyor.

Ramazan’ın az çok bir farklı yönü vardı eskiden. Yaz kış fark etmez tarlada bahçede hep işler olurdu. Zaten köy yerinde avlu içinde hayvan olmazsa olmaz. İşlenirdi millet. Kendini çok zorlamasa da üretir dururdu. Teknoloji işlerini birer ikişer elinden alırken rahatlık arttı. Elle yapılan işlerden vazgeçildi. Sonra ayrı bir hususiyeti olan Ramazan’ın kıymeti de azaldı. Sanki teknoloji çağı O’nu da elinden aldı milletin. Din siyasete alet edildikten sonra ne yazık ki kıymeti de azaldı.

Günler epey kısa. Ramazan bile gidiyor. Tutulan oruçların kabul olması dileğiyle hayırlı Ramazanlar.