Mahalle kahvesi olur da olay biter mi?

Bitmez.

Biri bitse, diğeri başlar.

.

Sabah yaşlılar saatinde konu yapılacak olan emekli maaş zamları.

.

İçlerinde zamları beğenen yok.

Hepsi ayrı fikirde.

Kavga da bitmiyor haliyle...

.

Biri diyor; “Az oldu.”

Diğeri; “Yeter.”

.

“Reis yine yapar kıyağını” diyerek söz başlayanın ağzına tıkıyorlar lafı;

“Madem yapacak, şimdiden yapsın. Bizi meleştirdikten sonra yapmasın…”

.

“Geçen sefer de çalışan emeklilere ikramiye vermemişti, sonradan verdi ama iş işten geçti…”

.

“Seyyanen verdim”,

“Kök maaşa verdim”,

Gibi söylemleri bıraksınlar;

“Kim ne kadar prim ödemiş hak geçmesin.”

.

Maaşlara zam yapmasalar bunların konuşacak cümleleri yok.

.

Bu sefer de futbol konuşmaya başlarlar.

“Fener bu sene şampiyon olur.”

“Hadi oradan, Cimbom olur.”

“Bu senen şampiyon olamayız ancak, kupayı yeni hocamızla beraber kesin alacağız.”

“Siz çay bardağı bile alamazsınız.”

.

Sonra bir kavga.

Ortalık karışır.

.

Sonra ne için kavga ettiklerini unuturlar, magazin dünyasından konuşmaya başlarlar.

“Büşra Tekin’i gördünüz mü? Estetik yaptırmış ve o etli-butlu kız gitmiş resmen bebek olmuş, bebek…”

“Sende resmi var mı? Baksaydık biz de…”

“Aha bak, işte buraya kopyaladım, açıp açıp bakıyorum.”

“Yenge görmesin sakın, ağzını burnunu kırar alimallah…”

“Geçen Ebru Gündeş’i kopyalamıştım yakaladı. ‘Ne arıyor senin telefonunda Ebru’nun resmi?’ dedi.”

“Sen ne cevap verdin?”

“Virüs girmiş herhalde, haberim yok, dedim…”

.

Bir kahkaha tufanı koptu sormayın gitsin.

.

“Büşra’yı yakalarsa ne diyeceksin?”

“Geçen torun benim telefonla oyun oynuyordu, o kopyaladı herhalde derim…”

Bir kahkaha daha koptu.

.

“Fevzi Bey bu taktikleri bize de öğret, boşuna dayak yemeyelim yengelerden…”

“Siz başınız sıkışınca beni bulun, bende daha ne taktikler var…”

.

O sırada mahallenin Piç Erdal’ı girdi kahveye ve bağırarak; “Fevzi amca yenge buraya geliyor galiba!”

.

Bizim o gevşek Fevzi Ağabey bildiğiniz arı oldu resmen.

Sandalyeden kalkmasıyla, tuvalete doğru koşması bir oldu.

Koşarken bana da, “Burada olmadığımı, ekmek almaya fırına gittiğimi söylersin” dedi.

.

Meğer bizim piç Erdal konuşulanları dinlemiş ve sessizce dışarı çıkıp geri gelmiş ve bu planı yapmış.

Amacı Fevzi amcayı korkutmak.

.

Bütün kahve dümeni çakınca başladı kahkahalarla gülmeye.

Fevzi amcaya, “Çık haydi, şakaydı” desek de inanmıyor, neredeyse tuvalette yatacak bütün gün.

.

Sonunda çıktı.

Durumu anlayınca çok bozuldu…

Erdal’ı masaların etrafında kovaladı ama nafile.

Erdal pire gibi çocuk, yakalayabilir mi?

“Ulan Erdal” dedi, “sana bir oyun oynayacağım, görürsün” diyerek çıktı gitti.

.

Erdal arkasından gülerek; “Senin oynayacağın oyun ne ola ki? Osuruktan teyyare, selam söyle o yâre…” diye bağırdı…

.

Biz bütün kahve Fevzi amcanın oynayacağı oyunu merakla beklemeye başladık.

Haftaya da onu yazarım artık.

 

AYLA ALGAN

Vefat haberini alır almaz sosyal medyaya resmini koyarak paylaşım yaptım ve altına;

“Aktüel dergisi için kendisiyle Sarıçay Otel’de röportaj yapmıştım... Allah rahmet eylesin, büyük sanatçıydı...” diye yazarak.

.

Daha sonra bir arkadaşım telefonla aradı o saatte.

“Hayırdır” dedim içimden, “bu saatte?”

.

“Kardeşim, sanatçının ismini paylaşımına yazsana” dedi.

Gerçekten ismini yazmamıştım.

“İyi artık, insanlar Ayla Algan’ı tanımıyorsa terk etsinler bu memleketi” deyiverdim.

Bana cevaben şu cümleleri kullandı; “Yeni nesil tanımaz…

.

Gerçekten durum böyleyse koskocaman bir ayıp…

Yeni nesil tanımıyorsa yazık!

“Kabahatli yeni nesil değil, onlara öğretmeyen bizlerde o zaman.”

Eğitim sistemimizde…

Ebeveynlerde…

.

“Koca Öküz” adlı şarkılarıyla 1973 yılında 15 yaşımda tanıdım onu.

Daha sonra “Hamsi Balığı gibi” şarkısını söyledi 1975 yılında.

.

Sonradan öğrendim büyük sanatçı olduğunu...

Zamanımızda bilgiye kolay ulaşılamıyordu.

.

“Koca Öküz sözleri şöyleydi;

Goca öküzün dizindedir dermanı,

Ölme de goca öküz, bu yıl da kaldır harmanı aman,

Aşırdın beni, yoldan şaşırdın beni

Derde düşürdün beni

.

Ha goca öküz, ha köroğlu

Ha goca öküz, ha gaşık düşmanı

Ha goca öküz, ha be goca garı

Len öküz kadar hökmümüz yok şu dünyada be…”

diye devam ediyordu.

Çok hoş bir şarkıydı,

Dinlemeyenler internetten bulup dinlesin.

.

Ayla Algan, “Tiyatro ve sinema oyunculuğu, yönetmenlik ve şarkıcılık” yaptı.

.

29 Ekim 1937 tarihinde İstanbul’da doğdu.

Annesi ressam Nevzat Kasman,

Babası Girit göçmeni tüccar Vedat Kasman’dı.

.

Küçük yaşlarda piyano, bale ve şan dersleri aldı. Piyano derslerine beş yaşında başladı ve bu eğitimi 11 yıl devam etti.

.

İlkokulu Yeni Kolej’de, ortaokulu İstanbul’da Notre Dame de Sion’da, liseyi Fransa’da Versailler Lisesinde tamamladı.

.

Ayla Algan Amerika’ya gitti ve Actors Studio’da tiyatro eğitimi almaya başladı.

Burası Marlon Brando, Paul Newman ve Marilyn Monreo gibi dünyaca ünlü aktörlerin, aktrislerin eğitim aldıkları ve ders verenler arasında Elia Kazan’ın da bulunduğu bir eğitim kurumuydu.

.

Muhsit Ertuğrul’un ABD’den kendisini Türkiye’ye çağırması üzerine 1960 yılında Türkiye’ye dönen Algan, aynı yıl İstanbul Şehir Tiyatrosu oyuncusu oldu.

.

Paris’te, National Tiyatro’da ve Odeon Tiyatro’sunda Fransızca oynadı.

Berlin Schaubühne Tiyatrosu’nda Beklan Algan ile çalıştı.

 

İlk filmi 1964 yılında çekilen Amerikan karşıtı “Karanlıkta Uyananlar”dı. Büyük tepkiler aldığı için filmin oynatılacağı sinema bulunamadı.

.

1965 yılında Sadri Alışık’la birlikte oynadığı Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Ah Güzel İstanbul”  oynadı.

.

Müzik Yarışması’nda ikinci oldu.

Aynı yıl, Devlet Sanatçısı unvanı aldı ve UNICEF Onur Ödülü’ne layık görüldü.

1977 yılında Polonya’da yapılan pop müzik yarışmasında “Kara Kartal” adlı şarkısıyla birinci oldu.

.

1980 yılında Berlin‘e gitti, Schaubühne Tiyatrosu’nda dört yıl boyunca eşi “Beklan Algan, Tuncel Kurtiz, Şener Şen ve Macit Koper” gibi sanatçılarla işçi tiyatrosu yaptı.

.

1984 senesinde meslektaşlarıyla BİLSAK Tiyatro Atölyesi’ni kurdu.

1988 senesinde ise Beklan Algan, Erol Keskin, Haluk Şevket Ataseven ile birlikte Tiyatro Araştırma Laboratuvarı (TAL)’ı kurdu.

.

1996 senesinde İstanbul Şehir Tiyatroları’nda Genel Sanat Yönetmeni Yardımcılığı yaptı.

.

1989 senesinden itibaren birçok kurumun çalışanlarına ve üst düzey yöneticilerine “Kurumsal ve Kişisel Gelişim” “İletişim” “Kalite” “Motivasyon” “Yaratma edimi” vb. konularda eğitimler verdi.

 

2010 senesinden itibaren, Genel Sanat Yönetmeni olarak görev aldığı İstanbul Drama Sanat Akademisi’nde “Yaratıcı ve Çağdaş Tiyatro Teknikleri” ve “Reklam Dizi Sinema Oyunculuğu” verdi.

.

Ayla Algan, dünyaya Yunus Emre’nin felsefesini, şiirleriyle beraber şarkılarını Fransızca, İngilizce ve Almanca olarak tanıttı.

Fransa, Orta Asya, ABD, Avrupa ve Afrika’da konser ve dinletiler, Paris’te Barclay Plak Şirketi tarafından çıkan uzunçalar ve 45’lik plaklarında, kendi halk müziğinden yola çıkarak Fransızca ve Türkçe olarak yorumladığı şarkılar yer aldı.

 

TAL’da Yapılan Araştırmalar Sonucunda Çıkan Oyunlardan Bazıları:

“Troya İçinde Vurdular Beni”, “Everest My Lord”, “Sınırlar”, “Yunus”, “Troyalı Kadınlar…”

.

Hayatı yurtiçi ve yurtdışı ödüllerle dolu olan Ayla Algan, ülkemizin gurur kaynağı olarak gözlerini kapadı.

.

Memleketimize sanat alanında binlerce çivi çakmış bir sanatçı olarak Ruhu şad olsun