Bugün seçim olsa sandığa giden vatandaş oy vereceği partiden ne bekler?

İşte o beklentilerinin içinde kendisine verilen sözleri ve süreçleri hatırlar...

.

Partilerin içinde uygulanacak demokrasiyi ve iktidara geldiğinde uygulanacak politikaların tutarlılığını bekler.

.

Mevcut iktidarın böyle bir uygulaması olmadığından seçmen haliyle yüzünü diğer partilere çevirir.

Bunların içinde en önde geleni de ana muhalefet partisidir.

.

Muhalefet partisi başkanı (sayısı bile bilinmeyen yerel ve genel seçimleri kaybetmesinin ardından) “Değişim” sloganları ile değiştirildi ve; “Koltuk ile özdeşleşen bir yapı çökmüş oldu.”

.

İnsanlar önlerine gelen bu değiştirilmiş yönetimin daha demokratik, daha inandırıcı ve daha mücadeleci olacağına inandı, bin bir umutlarla peşinden koştu.

“Artık iktidar korksun!” şeklinde bir algı oluşturuldu, partiye can geldi, kan geldi…

.

Çiçeği burnunda muhalefet partisi yöneticileri “Önseçim” sloganları ile oturdukları koltuklarını inkâr edercesine, atama adaylar ile önlerine gelen ilk sınavda sınıfta kaldılar.

.

“Daha dün bir, bugün iki” demeden bu işlerin kolay olacağını varsayarak, “Ben yaptım oldu” havasında parti yönetmeye kalktılar.

.

Bu davranışları ile aynı iktidar partisine benzeyerek, “Ben nereye oy ver dersem, seçmenim sorgusuz sualsiz oraya oy verir” havalarında işe başladılar.

.

Parti yöneticilerini hep kendi yakın çevrelerinden oluşturmaya kalktılar.

Bir çok ilde kendilerine yakın olan eski milletvekillerini belediye başkanı göstererek “Değişim” taleplerine aykırı işler yaptılar.

Ama “Bu sol cenahta” durum öyle kabul edilebilir gibi değildi.

.

Kişilerden bağımsız olarak şöyle bir örnek vermek lazım;

Partide dört kişi vardı, dönüp dolaşıp görev değiştiriyorlardı ve partililer de bunların peşinden gidip duruyorlardı.

Ne değişti?

Koskocaman hiçbir şey…

.

Sadece başkan adayı değil, belediye meclis üyelerini de göreceğiz bakalım kimler var listede?

Kimin dayısı, kimin çocuğu, kimin ablası?

.

İktidar partisinin, “Akraba partisi oldu” diyerek eleştirdiği muhalefet, bakalım nasıl bir meclis aday listesi koyacak önümüze.

.

Sonuç olarak, “Atama adaylığı” kabul etmeyen muhalefet partisi iyice karıştı.

Kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını gören partililer “Aldatıldığını” kabul ederek isyana başladılar.

.

Sular kolay kolay durulmayacak gibi görünüyor.

Ülke genelinde genel başkana yakın kişilerin oluşturduğu kişilerin, “Ben ne dersem o olur” mantığı ile hareket etmesi, yerel seçimlere ne derece etki edecek acaba?

.

Bizim Bülent’in dediği gibi;

“Doğan görünümlü Şahin Demokrasisi” acaba iş yapacak mı?

 

DEĞİŞİMCİLER

Genel seçim sonrası dillendirilen, “CHP aynı genel seçimler gibi, yerel seçimleri de kendi elleriyle AKP’ye teslim edecek” şeklindeki iddia doğru mu olacak?

 

Sabah Gazetesinde çıkan bir haberde Muharrem Erkek’in adaylığına karşı çıkanlardan biri de CHP Çanakkale Milletvekili ve aynı zamanda Parti Meclisi üyesi Özgür Ceylan olmuş.

.

Ceylan yaptığı değerlendirmede; “Yapılan anket çalışmalarında Muharrem Erkek isminin çıkmadığına” dikkat çekmiş…

.

Verilen haberde Özgür Ceylan, “Ön seçim yapılarak adayın belirlenmesi gerektiğini” vurgulayarak, “Bu durumun Çanakkale’de Belediye Başkan adaylığı başvurusu yapan isimlere haksızlık olacağını” vurgulamış...

.

Adayların Parti Meclisinde belirlendiği ve Özgür Ceylan’ın da PM üyesi olduğunu göz önüne alınırsa “Anketlerde Muharrem Erkek ismi çıkmadı” şeklindeki açıklamasını doğru kabul etmemiz gerekiyor.

.

Böylece CHP Genel Başkanının “Ön seçim yapacağız, teminatı benim” şeklindeki sözlerinden dönmesi sonucu söylediği, “Anketlere bakacağız” açıklaması da pert olmuş vaziyette.

.

Göreve gelir gelmez verdiği sözleri tutmayan bir Genel Başkan, önce kendi partilileri sonra da sandığa giden seçmen tarafından nasıl karşılanacak?

.

Çanakkale’de CHP bu aday açıklaması karşısında karışmıştır.

Bunu kimse inkâr edemez.

Dün saat 11.00’de başlayan Ankara yürüyüşü bunun bir kanıtıdır.

Bakalım “Değişimci” genel merkez buna “Değişmeden” kayıtsız kalabilecek mi?

.

Genel Merkez, itiraz eden bu insanların isteklerini dinlemez “Ben sizin Babanızım” tavırlarını sergilemeye devam ederse, olacaklardan bir numaralı sorumludur.

Yıllardır kaybedilmeyen Çanakkale, belki de el değiştirecektir.

.

Çanakkale belediye başkanlığı “Değişeceğiz” sloganları ile koltuğa oturanlar sayesinde belki de ilk defa bir “Değişim” yaşayacak, böylece “Değişimciler”, başkanlığı “Değiştirerek” muratlarına erecek.

 

GÜVEN MESELESİ

Haberi okuyunca üzüldüm

“Nasıl olur?” dedim.

Öyle ya, “Ahilik ruhuyla harekete eden her sene Ahi Bayramını kutlayan bizler bu duruma mı düşecektik?”

.

Haberin başlığı şöyle;

“Halkının yarısı esnafa güvenmiyor…”

.

Peki neden?

.

Geçenlerde eşim pazardan kestane almış.

Yiyemedik, hepsi çöpe gitti.

Meğer meşhur “Çin Kestanesi” imiş.

Atlara verilen ve insanların tüketmediği cinsi yani.

.

Bunun gibi binlercesi var örnek verilecek.

.

Bizim yerel esnaf böyle bir şey yapmaz.

Nihayetinde bir gün yapar, iki gün yapar.

Burası küçük yer, çabuk duyulur.

Cesaret edemezler en azından.

.

Haberde, araştırmaya göre, “Türk halkının yüzde 51,8’inin esnafa güvenmediği” ortaya çıkmış ve “halkın yüzde 28’i ise hiç güvenmem” demiş.

.

Naylon pirinç,

Kiremit tozlu kırmızıbiber,

Soba kurumundan yapılmış karabiber, vakalarını zamanında çok yazdı gazeteler.

.

Kolyozu uskumru diye satan,

14 ayar altını 22 diye satan,

Balın içine şeker katan,

At etinden sucuk yapan,

Jelatinden kaymak yapan,

Rakı yerine butilalkol veren,

Sakarinli baklava imal eden,

Baharatlara gıda boyası katan,

Çayları boyayan,

Zeytinyağına trans yağ asitleri katan,

Margarine patates doğrayan,

Nallı kuzu satan köfteci,

Mazota gaz katan hep bizden değil mi?

.

En son Tarım ve Orman Bakanlığının yayınladığı “Tahşişler Listesine” bir baksanız bırakın satın almayı, markete girmezsiniz.

.

Halkın yüzde 13,5’i,

“Her konuda esnafa güvenirim” demiş.

.

Yüzde 14,4’ü ise,

“Ne güvenirim ne güvenmem” cevabını vermiş.

.

Güvenenlerin oranı oldukça az gibi geldi bana.

O sebeple;

Sanki biraz harekete geçmenin zamanı gelmiş de geçiyor…

 

VERİN OYUNUZU

Pazardan ne zaman geçsem eşimi ararım ve sorarım;

“Bir şey lazım mı?” diye.

.

Bu Pazar balık aldım balıkhaneden ve pazardan geçerken arayıp sordum telefondan;

-“Bir şey lazım mı?”

-“Marul yok evde, bir de yanına yeşil soğan alırsan salata yaparız” dedi.

.

Hemen arkamda bir esnaf marul satıyormuş tesadüf.

“Fiyatını bile sormadan marul aldım, bir de yeşil soğan…”

“Kaç para” diye sordum

“40 lira” dedi.

.

Parayı verdim yürüdüm pazarın içinden

Birden “Dank” etti.

“40 lira mı?”

“Bir yanlışlık var!” diye düşündüm.

Etrafıma baktım,

Marullar 20, 25 lira.

15’te yeşil soğan o halde…

.

Vay, vay, vay…

.

İnsanın cebinden para çıkmayınca pek anlamıyor sanırım.

Hani laf vardır;

“Göz görmeyince gönül katlanır” diye.

Benim durum aynı.

.

Şimdi sıkı durun;

Yıl 2022…

Çeyrek altın fiyatı 26 lira…

Yıl 2024…

Marul fiyatı 25 lira…

.

Yıl 2002 iktidarda AKP vardı,

Yıl 2024 iktidarda hala AKP var.

.

Hem de tek başına, koalisyon yok, karışan yok, görüşen yok…

.

Tek adamlık var.

“Ver yetkiyi, gör etkiyi” sloganıyla gelen.

.

Bugün durum şu;

Altın fiyatına Marul.

Altın mı pahalandı, yoksa Marul mu?

Varın siz cevaplayın.

Ancak şunu sakın unutmayın.

Vereceğiniz her cevabın sorumlusu;

AKP olacaktır…

Yerel seçimlerde ise sloganı şu olacak sanırım;

“Verin oyunuzu, görün boyunuzu…”