Bizim kahve hep aynı. Sabah emeklilerle ihtiyarlar gelir,

Daha sonra öğlen tatiline çıkan memurlar, işçiler gelir,

Akşama da gençler gelir, esnaflar gelir.

.

Döngü bu şekilde devam ediyor.

.

Hepsinin ayrı muhabbeti var elbet.

Emekliler maaşlarının ne kadar olacağı hususunu hiç aksatmadan her gün konuşurlar.

İhtiyarlar ise hangi doktorun iyi olduğunu, hangi ilacın hangi hastalığa iyi geldiğini tartışır dururlar.

Gündemi konuşan sabahçılardır.

Diğer grupların umurunda değil.

.

Öğlen gelenler, kısa sürede kağıt oynama peşindeler.

Çayına, kahvesine hırslı bir şekilde girişirler.

Onlarda muhabbet olmaz.

.

Akşam gelenler ise esnaf kısmı.

Mahalleden haberler konuşulur genelde.

Kim evlenmiş, kim ölmüş.

.

Gençler ise muhabbeti unutmuş, okeye dalarlar kahve kapanana kadar.

.

Bir de gelip geçiciler var.

Mahalleden olmayıp iş için uğramışlar, bir çay içmek için duranlar.

Anlayacağınız hiç boş kalmayız.

.

 

Akşamları daha kalabalık olduğundan ocakçımız saat 16.00’da geliyor.

O saate kadar ben tek başımayım.

Patron da saat 19.00 gibi gelir.

.

Hç müşterisiz kalmıyoruz, Allah’a şükür para geliyor.

Ama kıymeti yok.

“Geliyor elle, gidiyor selle.”

.

Kahvenin kirası, ocakçının maaşı, benim asgari ücretim kolay kolay toplanmıyor.

.

Her sene olduğu gibi hükümet asgari ücreti belirleyecek.

Yine dert bizim için.

.

İktidar masaya oturup, bizim patronun cebinden bana vereceği parayı belirliyor.

.

İlk başlarda patron zorlanıyor.

Zira asgari ücrete zam geldi die çaya, çorbaya hemen zam yapamıyor ki adam.

.

Ocakçı asgari ücrete gelen zam kadar zam alıyor maaşına.

Onunki benim maaşın üstünde.

.

Asgari ücretin arttığını gören kahve sahibi kiraya yükleniyor.

.

Patron deliriyor tabi.

.

Her zaman olduğu gibi çekiyor kenara beni;

“Rüstem oğlum asgari ücrete zam geldi ama durum ortada. Biz çaya zam yapana kadar sana zam yok. Ha! Dersin ki; ‘Usta ben çalışmayacağım’ eyvallah. Hiç de darılmam…”

.

Yahu ben nereye giderim?

Başka işte çalışamam zaten.

.

“Patroncuğum sen ne dersen ben kabul ederim. Sen hak yemez adamsın, adaletlisin.” Derim sorun çözülür.

Ama biz de çaya, kahveye zam yapınca hemen maaşım asgari ücrete yükselir.

.

Aslında dert bir durum.

Her işin başı iktidar.

Uyguladığı politikalarla enflasyonun, yükselmesine sebep olan iktidar, işverenin haline bakmadan ücret belirliyor.

.

Diğer yandan maaşı eriyen çalışanların maaşını patronun cebinden belirliyor.

.

İki tarafı pis değnek.

.

Halbuki devlet iyi yönetilse bu işler hiç olmasa ne güzel olur.

Yılların politikacılarının hala yanlışlar yapması ne kadar kötü.

.

Çilesini halkın çektiği ama hiçbir şey yapamadığı bir durum söz konusu.

.

Bakalım asgari ücret ne kadar olacak?

Bizim emeklilerin beklediği zam ne kadar olacak?

Memurlar ne yapacak?

.

En önemlisi vekiller ne kadar zam alacak?

 

CHP’DEKİ CHP

Çok beklenen belediye başkan adayı açıklandı.

Nasıl?

Tepeden inme…

.

Hani;

Özgür Özel, “Ön seçimlerin garantisi benim” demişti.

.

“Yerel seçimlere az kaldığından ön seçim yapmayacağız. Onun yerine genişletilmiş temayül yoklaması ve anket çalışması yapacağız” dendi.

.

Artık ne kadar genişletildiyse?

.

Neyse olan oldu.

Genel Merkez kararını nihayet açıkladı.

.

Sonra?

.

Çanakkale’de CHP ikiye bölündü.

Belki de 3’e.

.

Nasıl toparlanacak?

Girişimciler,

Gelişimciler,

Klasikler…

.

Çok zor.

Partililer inandığı kişinin peşinden gider.

Delege seçimlerinden başlayarak, ilçe ve il seçimlerine sıçrayan grupçuluk, başkan adayı açıklanması öncesinde had safhaya ulaşmıştı.

Aralarında uzun süredir devam eden ve “Düşman kardeşler” denilecek kadar büyüyen bir husumet doğmuştu.

.

“Ön seçim” diye sabah akşam genel merkeze dilekçe yollayarak, sosyal medyadan mesaj atarak veya telefon trafiği ile rahatsız eden grupların istediği olmayınca sizce ne yaparlar?

.

“Olan oldu, yapacak bir şey yok” diyerek başlangıç ayarlarına dönerler mi?

.

Yoksa;

Bu ikilemi sürdürüp “CHP kazanmasın” şeklinde bir intikam yarışına mı girerler?

.

Burada Ülgür Başkan’ın tavrı çok önemli.

Husumeti sürdürecek veya durduracak tek kişi kendisi.

.

Ağabeylik yaparak partinin önüne düşüp, belirlenen aday için gezmediği kapı, mahalle, sokak bırakmazsa ne ala, yoksa işin sonu CHP için hüsran olabilir.

.

Küskün CHP’linin tavrı ne şu dört seçenekten hangisi olur?

.

Birincisi;

“Sandığa gider sadece meclis için oy kullanır…”

.

İkincisi;

“Sandığa filan gitmez.”

.

Üçüncüsü;

“Genel Merkeze ders vermek adına diğer parti adayına verir, belediye meclisinde partisine verir.”

.

Dördüncüsü;

“Her şeyi göz ardı eder ve sırf ‘AKP kazanmasın’ diyerek kendi adayına ve meclisine bağrına taş basarak gidip oy verir.”

.

CHP’de adayın “Temayül yoklaması ve anketlerle belirlenmesi için” İYİ Parti ve AKP’nin etmiş olduğu dualar kabul olmuş görünüyor.

.

Zira ön seçim ile belirlenecek olan bir aday karşısında hiç şansları yoktu.

.

Durum atama ile olunca, bölünebilecek olan oyları almak için mücadele verecek diğer partilerin adaylarının seçilme şansları doğdu.

.

Hayatlarında belki de bir daha hiç karşılaşamayacakları bu durum karşısında Çanakkale’de seçimi almak için hızlı ve etkin bir çalışmayla başkanlığa ortak olabilirler.

.

Geçtiğimiz dönem AKP’den aday olan Ayhan Gider, şu duruma bakıp “Keşke şimdi ben olsaydım” diye iç geçiriyordur...

.

İYİ Parti adayını zaten belirlemişti.

“Parti içi sıkıntılar vatandaşa yansıtılmazsa şansları olabilir” diye bakmak lazım.

.

AK Parti ise daha yapıcı, daha akılcı davranıp, “Partiler üstü bir aday” konusunda politika üretirse, kurulduğundan bu yana belki de ilk defa yerel seçimde şansı artabilir.

.

Sonuç ne olursa olsun diğer parti adaylarının kazanması halinde CHP tarihinde ilk defa kendi kendine kaybetmiş olacak.

Bunun da tek sorumlusu;

“Özgür Özel” den başkası olmayacak…

 

BULUŞ DEDİĞİN

Sosyal medyada yayınlandı.

Bir Türk genci piramitlerle ilgili müthiş bir buluşa imza atmış.

.

Haberi okumadan başlığı okuyunca bu tip haberler neden daha sık yer almıyor dedim içimden.

Elin Amerikalısı, İngiliz’i, Alman’ı ufacık bir buluşa imza atsa gazetelerimiz sayfa sayfa yayınlarlar, “Asrın Buluşu” diye.

Ondan sonra da “Bizden neden dahi çıkmıyor” diye üzülür dururuz.

.

Heyecanla haberin devamını okudum hemen.

Kolay değil, şimdiye kadar yapılan araştırmalarda gün yüzüne çıkmamış bir buluştu bu.

Milattan önce 2500 yıllarına dayana piramit tarihi belki de bir Türk genci tarafından yeniden yazılacaktı.

.

Okudum…

Tekrar okudum…

Bir daha…

Ben mi anlayamadım, yoksa birileri dalga mı geçiyordu?

.

Haber şuydu.

Genç diyor ki;

“Bence piramitler alttan yapılmaya başlandı. Çünkü üstten yapılmaya başlansaydı taşlar yerçekiminden dolayı havada durmazdı, yere düşerdi…”

.

Böyle gidersek askere, ancak alırız tezkere…

Ağzımı bozmadan başka ne diyebilirimki?