Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) yaptığı araştırmayı açıkladı.

PEK HOŞ OLMAYAN

Birleşik Metal-İş Sınıf Araştırmaları Merkezi (BİSAM) yaptığı araştırmayı açıkladı.

Buna göre;

Açlık sınırı:

12 bin 612 lira

Yoksulluk sınırı:

43 bin 623 lira.

.

Asgari ücret?

.

Şu anda:

11 bin 402 lira.

.

Millet “Açız” diyor ya!

Doğru.

.

Buna, emeklilerin 7500 lirasını düşünerek bakarsak?

Açlığı bırakın, resmen sürünüyorlar demektir.

.

İşte o yüzden emekliler mecburen çalışıyor.

Ama iktidar ne yapıyor?

Çalışanı cezalandırıyor ve 5 bin lirayı çalışan emeklilere vermiyor.

.

Peki çalışan emekli ne yapıyor sizce?

Her gün yatıp kalkıp iktidarın geleceği ile ilgili Allah’tan bazı isteklerde bulunuyor.

Nasıl istek?

Pek hoş olmayan…

 

MUHALEFETİN HALİ

Pazar günü CHP İl Kongresi vardı.

Yeni yapılan Çanakkale Belediyesi’nin bünyesindeki Kültür Merkezinde.

.

Dışarıdan izlemeye çalıştım.

.

Görüntü şuydu:

Divan Başkanlığında Muharrem Erkek vardı.

Yani “Değişimcilerin” Çanakkale’deki Lideri.

.

Divanda yanında iki genç var.

.

Bu görüntüyle:

“Biz artık değişiyoruz.

Gençler olarak işin başındayız.” mesajını vermişler belli.

.

Salondaki duvarlarda gençlik kollarının afişleri var.

Destekledikleri aday ise Genel Merkezci.

.

Ben şahsen kongrede divan başkanı olarak Ülgür Gökhan’ın olmasını beklerdim.

Partinin büyüğü olarak, ona yakışırdı.

“Parti Meclis Üyesi olarak Muharrem Erkek’e yakışmadı mı?” diye sorarsanız onu demek istemedim elbet.

.

Ancak bir vefa, bir saygı neticesinde ve birleştirici tavrıyla, “Ülgür Başkan olmalıydı” diyorum.

.

Salonda sürekli bir gerginliğin hâkim olduğu söylendi.

.

Değişimcilerden İsmet Güneşhan’ın konuşmasında yaşanan karşılıklı tartışmalar kongrenin havasını bozdu.

İnsanlar dışarıdan şunu dedi:

“Neyi paylaşamıyorsunuz?”

.

Güneşhan konuşmasının bir kısmında şunu dedi:

“… Türkiye genelinde istediğimiz oyu alamadık. Bunun mutlaka bir değerlendirmesi, hesaplaşması olacaktır.”

.

Doğru.

Seçimi kaybedenlerden hesap sorulacaktır.

.

Bu her partinin yaptığı bir şeydir.

.

Ama Güneşhan bunu söylerken beraber yola çıktığı Muharrem Erkek Divan’da başkandı…

6’lı Masa’nın mimarlarındandı.

Genel Başkan yardımcısıydı.

Seçim kazanılsaydı Adalet Bakanıydı.

Genel Başkanın sağ koluydu.

.

İl Kongresini kazanan kazanıyor ama CHP bence çok kan kaybediyor.

Muhalefet partisini bu hale getirenler ve buna yol verenler oturup düşünsün.

.

Ana muhalefet böyle yaptıkça;

“İktidar, ülkenin şu halinde bile iktidar.”

Gerisini siz düşünün…

 

SONRA!

“Yaş kemale erdi” derler.

Ermesine erdi de ömür gitti.

“Keşke şimdi ki aklım gençliğimde olsaydı” diyen de çoktur aranızda.

Gençken ne cahilmişiz meğer.

.

Neyse konumuz bu değil.

Konumuz:

Bundan sonrasının ne olacağı?

.

Sosyal medyadan buldum.

Hoşuma gitti.

Size de aktarayım dedim.

.

Gün daha yeni başladı ve saat şimdiden akşamın altısı.

Pazartesi henüz gelmişti ki ve aniden cuma oldu.

...ve ay çoktan bitti!

...ve yıl neredeyse bitti!

...ve hayatımızın şimdiden 40, 50 veya 60 yılı geçti.

... ve ebeveynlerimizi, arkadaşlarımızı kaybettiğimizi anlıyoruz.

... ve geri dönmek için çok geç olduğunun farkındayız...

.

O halde:

Yine de deneyelim, kalan zamanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışalım.

.

Sevdiğimiz aktivitelerin peşinden koşmayı bırakmayalım.

.

Griliğimize biraz renk katalım.

.

Hayattaki kalplerimize merhem veren küçük şeylere gülümseyelim.

.

...ve her şeye rağmen, bize kalan bu zamanın sükûnetiyle yararlanmaya devam etmeliyiz.

.

“Sonra”sını ortadan kaldırmaya çalışalım:

.

Sonra yaparım...

Sonra söylerim...

Sonra düşünürüm...

.

“Sonra” bizimmiş gibi her şeyi sonraya bırakıyoruz; çünkü anlamadığımız şey şu: 

Sonra kahve soğur...

Sonra öncelikler değişir...

Sonra büyü bozulur...

Sonra sağlık geçer...

Sonra çocuklar büyür...

Sonra anne baba yaşlanır...

Sonra sözler unutulur...

Sonra gündüz gece olur...

Sonra hayat biter!

.

...ve sonra genellikle çok geç olur.

.

O halde hiçbir şeyi sonraya bırakmayalım; çünkü hep daha sonraya kadar bekleyerek ben güzel anları kaybedebiliriz.

.

En iyi deneyimler,

En iyi arkadaşlar,

En iyi aile,

Gün bugün!

.

Şimdi o an!

.

Artık hemen yapılması gerekenleri yarına ertelemeyi göze alabilecek yaşta değiliz.

.

Bakalım bu yazıyı okuyacak ve sonra paylaşacak vaktiniz olacak mı?

 

 

MİZAHIN İZAHI

Çoğu anlatamadığını şeyleri mizahla anlatabilirsiniz.

Rahmetli Levent Kırca günlük siyaseti skeçleriyle anlatır “Olacak o kadar” derdi.

.

Günümüz Türkiye’sinde festivallere bile dayanamayan sansürcü bir iktidar bizi yönetirken, ekranlara çıkıp, sahnelere çıkıp siyasetle ilgili şakalar, espriler yapmak kolay değil.

.

Ama sanatçılar da işin kolayını bulmuşlar.

İktidara bulaşmadan muhalefet çakıyorsun, oluyor.

Kimse kızmıyor, ekran kararmıyor.

Sen yeter ki İktidara laf atma, eleştirme...

.

Geçtiğimiz cumartesi günü “Güldür Güldür” adlı programda CHP ile ilgili göndermeli bir bölüm yayınlandı.

İnce ince eleştirilerin olduğu program çok beğenildi.

İçimden “Keşke iktidar ile ilgili de yapılabilseydi” dedim.

.

Programda parti binasını yenilemek için gelen mimar ile geçen diyaloglar oldukça çarpıcı.

.

Mimar:

“Biz gittiğimiz yerleri sürekli yeniliyoruz”,

Partili cevap veriyor:

“Biz de sürekli yeniliyoruz…”

.

Mimar:

“Bu taban eskimiş, tabanı yenilemek lazım”

Partili:

“Tabanı bu işe karıştırmayalım.”

.

Mimar:

“Bu balkonu salona katmak lazım”

Partili:

“Neden?”

Mimar:

“Siz nasılsa kullanmıyorsunuz”,

.

Mimar:

“Önce tabeladan başlamak lazım”

Partili:

“Nesi varmış tabelanın?”

Mimar:

“Tabela biraz sağa kaymış.”

.

Sonuçta güzel bir bölümdü.

Program yayınlandıktan sonra Kemal Kılıçdaroğlu telefonla aramış.

“Eskiden çok yapılıyordu bu şekilde mizah, siyasiler memnuniyetle ve hoşgörü ile karşılıyordu çok değer veriyordu. Şimdi de sizin bu tip hicivlere yer vermeniz çok değerli. Bu mizaha siyasetin, siyasilerin ve en önemlisi halkın ihtiyacı var. Beğenerek izledim ve emeği geçen herkesi kutluyorum ve eğer kabul ederseniz uygun bir zamanda seyretmeye gelmek istiyorum” demiş.

.

Ne güzel.

Sanata ve sanatçıya değer vermek.

.

Sonra bir düşündüm.

“Özgürlükçü yeni bir Anayasa” yapmak için harekete geçen iktidarın verdiği cevapları:

.

Mimar:

“Biz gittiğimiz yerleri sürekli yeniliyoruz”,

Partili cevap veriyor:

“Biz de sürekli eskiyoruz…”

.

Mimar:

“Bu taban eskimiş, tabanı yenilemek lazım”

Partili:

“Ne tabanı? O ne demek?”

.

Mimar:

“Bu balkonu değiştirelim”

Partili:

“Neden?”

Mimar:

“Çok kullanılmış”

.

Mimar:

“Önce tabeladan başlamak lazım”

Partili:

“Nesi varmış tabelanın?”

Mimar:

“Tabeladaki ampul eskimiş ve iyice kararmış, led ampul ile değiştirelim de biraz aydınlansın.”