Size bir hikâye yazayım da okuyun. Ama ne hikâye? Kökü hikâye.

Kahramanları da hikâye.
.
Bazen öyle olaylar olur ki, karakterleri hikâyeden olur, bazen ise kahraman.
.
Bizimkiler hikâye.
.
İktidara gelirken “3 Y” ile geldiler.
.
Yolsuzluk,
Yoksulluk,
Yasaklar.
.
Bu millet kurtarıcı gibi algıladı ve peşine takıldı bu iktidarın.
Vitrini daha önce sevilen, takdir edilen politikacılarla süslüydü.
.
Kimler yoktu ki:
Ertuğrul Yalçınbayır, Kürşat Tüzmen, Vecdi Gönül, Abdülkadir Aksu, Yaşar Yakış, Mehmet Aydın, Erkan Mumcu, Hilmi Güler, Murat Başeskioğlu, Ali Coşkun, Osman Pepe v.s.
.
İlk zamanlar iyi giden işler daha sonra bazı inatlaşmalar ve kendilerine bırakılan mirasın bitmesi yüzünden yokuşa sarmaya başladı.
.
Hele hazinede para kalmayınca Kemal Unakıtan’ın özelleştirme adı altında “Babalar gibi satarım” şeklindeki bakanlık anlayışı sonrası, devletin Cumhuriyet kazanımı olan tüm kurumları satılığa çıkarılması ve “haraç, mezat” satılması tam bir faciaydı.
.
“Onca para nereye gitti?”
Açıklayan yok.
.
Şimdi gelelim hikâyeye.
.
Biz o zaman bu özelleştirilen kurumların birinde çalışıyorduk.
Emeklilik hakkımız dolduğunda, bu hükümet bizi zorla emekli etti.
Kapıya koydu.
.
O vakitler henüz 46 yaşındaydım...
Düşünün, o genç yaşta emekli olmuştum.
Çalışmayıp ne yapacaktım?
Eve gidip oturacak mıydım?
.
Benim hiç kabul etmeyeceğim işti doğrusu.
.
Sonra çalışmaya başladım kendi iş yerimi açarak.
.
Daha sonra ise gazetede çalışmaya başladım ve hala çalışıyorum bir emekli olarak.
.
İlk emekli olduğumda neredeyse asgari ücretin 2 katına yakın emekli maaşı alırken, şimdilerde asgari ücrete yetişemiyoruz.
.
Koskocaman bu memleketi ekonomi çukuruna düşürdüler.
Ekonomist ayaklarında faizleri, dövizi kurcalamaktan piyasları altüst etmişler,
Bu milleti gittikçe yoksullaştırmışlar,
Ortalık toz duman olmuş,
Şimdi de çıkıp tüm bunları “Dış güçlere bağlayıp” savunarak hiç günahı yokmuş gibi; “Emekli olup çalışanlara para yok” diyorlar.
.
Vay, vay, vay…!
.
Bak kardeşim!
Çalıştık da kötülük mü ettik?
.
Bu ülkeye “Gelir sağladık” vergilerimizle.
Batırdığınız SGK’ya ek “Prim geliri sağladık” siz kenarda otururken,
Ülkeye “Üretim katkısı” verdik,
Çalıştığımız için pek hasta olmadık, işleyen demir pas tutmaz sözüne uyarak zırt pırt gidip “İlaç yazdırmadık”,
Bu yaşta çalışarak “Gençlere örnek” olduk…
.
Siz ne yaptınız?
Parayı pula çevirdiniz, bizim maaşları sadakaya döndürdünüz.
Şimdi de çalışanlara para yok diyorsunuz?
.
Kendiniz emekli olup üzerine maaşları götürürken, biz emeklilere “Para yok” diyorsunuz.
.
Yahu Allah’tan korkun!
Hangi adalet bu?
Hangi dinde var bu?
Çalışan, çalışmayan ayrımı yapmak!
.
Adam emekli mi?
Emekli.
Size ne çalışıp çalışmadığından?
.
Bugün emekli olup benim maaşımın yüz katı fazla geliri olan var.
Adamın apartmanları var,
Hanları var,
Hamamları var.
Ama adam çalışmıyor.
O “5 bin lira” alacak,
Biz asgari ücret bile alamayanlar bu parayı alamayacağız öyle mi?
.
Hangi “Adalet” anlayışınıza sığıyor bu?
.
İsminde “Adalet” geçen partinin yaptığına bakın…
.
Her şeyi bıraktım,
Verdiğiniz veya vermediğiniz para da bizim.
Sizin ufacık katkınız yok.
Yazılar olsun…!
 
BİZ ÇIKALIM KEREVETİNE
“Bir partinin dayanılmaz kayboluşu” adlı roman yazsak, sanırım “İYİ Parti” nin adı konulur.
.
Haber aynen şöyle:
“Seçim işbirliğinden yana olan il başkanlarına ‘Ya istifa edin, ya genel merkez alacak’ kararını ilettiğini söyleyen Buğra Kavuncu, ‘Kararımız net, yerel seçime tek başımıza gireceğiz’ dedi.”
.
Bizim orada: “Yürek mi yedin?” derler adama.
.
28 Mayıs’ta yapılan seçimde masadan kalkarak oyunu yüzde 18’den yüzde 8’e düşüren bir partiye, kazanamayacakları belli olan bir başka seçimde bu millet oy verir mi?
Vermez.
.
Hiçbir vatandaş (istisnalar hariç) oyunu boşa kullanmaz.
Kazanacağına inandığı adaya verir.
.
İYİ Parti içinde bile kazanamayacaklarına inanan onca il, ilçe ve belde başkanları bile varken bu vatandaş neden inansın?
.
Partinin neyine güvensin?
.
Bakın!
Adam kafasına koymuş: “AKP’ye vermeyecek. Ancak AKP’ye vermediği gibi onun adaylarının kazanmasını da istemiyor. O halde AKP’nin kaybetmesi için önüne gelecek seçeneklerden hangisine verir? Elbette kuvvetli olana.”
.
“Efendim, içimizde ‘Ben CHP’ye oy vermem’ diyenler var, biz onlara alternatif yaratıyoruz” diyorsanız, adama sorarlar:
“Etiniz ne, budunuz ne?”
.
Bu yaptığınız oyları bölmek ve AKP’ye yaranmak olarak gözükecek.
Daha önce aldığınız yüzde 8’den de eser kalmayacak.
Haberiniz olsun.
.
Romanın sonu şöyle bitiyor:
“Bir zamanlar insanların umut olarak gördükleri, memleketin kurtarıcısı olarak sahiplendikleri ‘İYİ Parti’ adında bir parti varmış. Bu parti, başkanlarının inadı uğruna kendisini yemiş, bitirmiş…
Masal sonunda şöyle denmiş:
Bir inat uğruna ya Rab!
Ne güneşler batıyor!”
.
Biz de diyelim ki:
“Onlar ersin muradına,
Biz çıkalım kerevetine…”
 
 
HAYAT KISA YAŞAMAYA BAK!
1. Hayat adil değil ama yine de güzel!
2. Hayat o kadar kısa ki, birisinden nefret ederek vakit harcama.
3. Kimse ama kimse, hayatı çok ciddiye almamalı!
4. Her gün mutlaka dışarı çık, mucizeler her yerde!
5. Her tartışmayı kazanmak zorunda değilsin.
6. Hayatı çok fazla sorgulama, harekete geç ve gerekeni şimdi yap.
7. İlk maaşından itibaren, emeklilik için para biriktirmeye başla.
8. Konu çikolata olunca, direnmek gereksizdir.
9. Geçmişinle barış ki, geleceğini zehir etmesin.
10. Çocuklarının seni ağlarken görmesinde sorun yok.
11. Hayatını, başkalarının hayatı ile kıyaslama. Hangi koşullardan geçerek buraya geldiklerini bilemezsin.
12. Eğer ilişkinin bilinmemesini istiyorsan, o ilişki içinde olmamalısın.
13. Mutlu bir çocukluk yaşamak için hiç bir zaman geç değil. Yeniden çocukluğunu yaşamak tamamen sana bağlı ve kimse de karışamaz!
14. Hayatta neye tutku duyuyorsan peşinden gitmeli ve bu yolda ‘hayır’ı bir cevap olarak kabul etmemelisin.
15. Güzel mumlarını yak, güzel çarşaflarını ser, çeyizindeki yemek takımını kullan. Özel günleri bekleme, bugün gayet de özel!
16. Mor giymek için daha da yaşlanmayı bekleme, eksantrik olmanın tam sırası!
17. Çok kötü olaylardan sonra şöyle düşün: “5 yıl sonra bu olayın bir önemi olacak mı?”
18. Herkesi ve her yapılanı bağışla.
19. Başkalarının senin hakkında ne düşündüğünden sana ne!
20. Ne demişler, zaman her şeyin ilacı! Zaman ver.
21. Durum ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun, değişecek.
22. Hasta olduğunda, İŞİN sana bakmayacak, arkadaşların bakacak, dostlarına zaman ayır.
23. Mucizelere inan.
24. Unutma, seni öldürmeyen şey, seni güçlü kılar.
25. En iyi şeyler henüz gerçekleşmeyenler, umudunu kaybetme.
26.Ne yapacağını bilemediğinde, birkaç derin nefes al, iyi gelecektir.
27.Güzel bir pakette ve kurdeleyle bağlı değil ama hayat yine de bir hediye...