20 senedir bu ülkeyi yönetenler “Ekonomi” dendiğinde kendilerini profesör ilan eder noktaya gelmişlerdi.

“Ben ekonomistim” sözleri ile piyasaları gıdıklama operasyonu başlatılmıştı.
.
Faizler düşürülmüş, tüm yatırımların dolara, altına kaymasına yol açılmıştı.
Böylece enflasyon fırlamış, vatandaş pürüperişan olmuştu.
.
Bu işler olurken onlarca ilim insanı, bilim insanı, uzman kişi ve başka kim varsa “Faiz sebep, enflasyon sonuç şeklinde olmaz” demesine rağmen inatla “Siz anlamazsınız bu işlerden” denilerek girişilen ekonomiyi düzeltme operasyonu sarpa sardı.
.
Sonuçta;
Ekonomi alt-üst oldu.
.
Ancak iktidarımız kış uykusunda derin derin uyuklarken, hala tüm bunları bizi kıskanan “Dış güçlerin” yaptığına inanıyordu.
.
Kasada para kalmayınca, yatırımcı kaçmaya başlayınca, borçlar ödenmez noktasına gelince, alacaklılar kapıya dayanınca ithal ekonomist “Şimşek” gibi getirildi.
.
Kapının anahtarı kendisine teslim edildi.
O da ilk işi olarak kapıyı dayakladı.
.
Aslında ekonomiyi düzeltmesi kolaydı;
“Şimdiye kadar yapılanların tam tersini yapmak…”
.
İngiliz Financial Times Gazetesinin Ankara muhabiri Adam Samson haberinde şunları demiş:
“Türkiye’nin hazine bakanı, yeni teknokrat kadrosu ekonomide yıllardır uygulanan yanlış politikaları terse çevirmeye ve ülkenin hırpalanmış ekonomisine dönük yatırımcı güvenini yeniden inşa etmeye çalışırken sabır çağrısında bulundu…”
.
Tüm bu yazdıklarımı doğrularcasına bir demeç veren Şimşek, verdiği röportajda şunları demiş:
“Enflasyonu düşürmeye,
Tükenen rezervleri yeniden inşa etmeye,
Ve cari açığı azaltmaya odaklandık.”
.
Aynen demiş bunları.
.
“Ne enflasyonu? Piyasalar kendisini dengeliyor” diyenler!
Bu memlekette enflasyon var mıymış?
Varmış.
.
“Merkez Bankası rezervlerinin fazla verdiğini” söyleyenler!
Rezervler tükenmiş mi?
Tükenmiş.
.
“Ne cari açığı? Uydurmayın!” diyenler!
Cari açık var mıymış?
Varmış.
.
20 senede bu ekonomiyi anlamadınız.
Bundan sonrası için zaten hiç umudum yok…
.
Tüm bunlar beni neden ilgilendiriyor?
Çünkü ben bir emekliyim.
Soracağım soru şu:
“Bizim emekli maaşları ne oldu?”
.
Tam bu satırı bitirdim aklıma “Neşe Karaböcek”in “Sürünüyorum” adlı şarkısı geldi.
.
Emeklilerin marşı haline gelebilecek nitelikteki bu şarkıyı buraya yazmadan edemeyeceğim:
.
Azıcık günümüze uyarladım:
“Kredi kartı vardı, uçtu elimden,
Banka kapısında, SÜRÜNÜYORUZ.
Ev sahibi kapıda, zam yapın diyor,
Gel gör halimizi SÜRÜNÜYORUZ…”
.
“Ne seven esnaf var, ne seven market,
Ellerim cebimde, perişan kaldım,
Bir gün değil sana, her gün yalvardım,
Anlamadın bizi SÜRÜNÜYORUZ…”
.
“Uyutma bizi, bin ümit verip,
Ağlatma bizi, minik zam verip,
Oy isteme sakın, evlere gelip,
Sen olmasan da SÜRÜNÜYORUZ…”
.
Daha da anlamazsanız ne diyeyim size…
.
Ha! Bu arada sürekli emeklileri ön plana çıkarıyorum ama kusura bakmayın, bir de milletvekillerimiz var.
.
Bakın AKP Sakarya Milletvekili Lütfi Bayraktar ne diyor?
“Bu maaşlarla vekillerin bu çalışmayı yapabilme imkânı yok. Az demiyorum, çok iyi para ama yapılan işe göre bunu yapabilme imkânı yok.”
.
Biz emeklilerin derdi de dert mi?
Ne dertler var göremediğimiz.
.
Yazık valla vekillerimize.
.
Ey! İktidar!
Vekillere de bir el atıverin gari.
73 bin 379 lira maaşla geçinemiyorlarmış.
.
Hem milletvekili olup, hem de emekli milletvekili olanların ödeneklerle birlikte aylık geliri ise 147 bin liraymış.
Vah vah vah!
Bununla da geçinemiyorlarmış…
.
Üzmeyin onları.
Biz emeklileri üzdünüz bari onları üzmeyin.
Yazıktır, günahtır…
Vebali büyüktür…
 
GÜNDEM NE?
Ülkenin bunca sorunu varken yeni çalışma dönemine girecek olan meclisin gündemi “Anayasa” olacakmış.
.
Çıkın sorun sokağa:
“Ülkenin ilk beş sorununu sıralayın?” diye.
Eğer bir kişi ilk beşte “Anayasa” derse, bu mesleği bırakırım.
.
Memlekette ekonomi batmış,
İstihdam bitmiş,
Mülteci ce sığınmacı sorunları en üst düzeyde,
Borçlar için para aranıyor,
Sanayici perişan,
Döviz tavan yapmış,
Emekli, dul, yetim ağlıyor,
Liyakat dipte,
Öğrenciler halsiz,
Üretim bitmiş,
Asayiş, uyuşturucu başka alem,
Tüm bunlar yaşanırken bizim meselemiz Anayasa mı olacak yani?
.
“Türkiye darbe Anayasasından kurtulmalı.” deniyor.
.
Zaten bilmem kaç kere değiştirilmiş.
Kurcalanmış.
Nesini değiştireceksiniz?
.
Geriye ilk 4 madde kalmıştı.
Gözünüz onlarda mı yoksa?
.
Referandum mu yapacaksınız?
Yoksa MHP’yi yanınıza alıp diğer partilerden ithal ettiğiniz vekillerle mi değiştireceksiniz?
.
Mesela;
Anayasa’yı kendinize göre mi değiştireceksiniz?
.
Yoksa tüm partileri bir araya toplayıp, geniş katılımlı (Anayasa profesörleri, hukukçular v.s.) bir komisyon kurarak halkın tamamının içine sinecek bir Anayasa mı yapacaksınız?
.
Siz önce şu işleri halledin, Ülke refaha kavuşsun.
Sonra ona da bakılır.
Ülkenin gündemi şimdilik bu değil.
 
 
KIRKLARELİ MÜFTÜSÜ’NÜN KANDİL MESAJI:
Sorular geliyor zaman zaman, “Hocam bu kandil gecesinde kaç rekât namaz kılalım, kaç bin tevhid, zikir çekelim”. 
Ben de samimi Müslüman kardeşlerime diyorum ki:
-“Size daha kazançlı ama nefse ağır gelen sevap kazanma yolları göstereyim mi?”
-“Evet Hocam göster.”
-“Öyleyse şu söylediklerimi yapın!
1-Variyetiniz varsa alın birkaç yetimi tepeden tırnağa kadar giydirin, yedirin içirin, uzun vadede ise o yetimlerin temel ihtiyaç ve eğitim masraflarını karşılayın. Okuyup büyük adam olsunlar, dine, vatana millete topluma faydalı gençler olsunlar. Zaten sevgiden şefkatten ve baba himayesinden mahrum kalmışlar. Bunların sizin yüzünüze sevgi ile bir bakışı Allah'ın size rahmet nazarı ile bakması demektir. Malumunuz Aziz Peygamberimiz, duası reddolunmayan güruhun içinde yetimi en başta saymıştır. ‘Mazlumun bedduasından, ahından ve yetimin gözyaşlarından sakının. Çünkü insanlar rahat uykuda iken onlar dert, sıkıntı, üzüntü içindedirler…’ (Buhari)
.
2-Beşinci, onuncu veya bilmem kaçıncı umrenizi yapmayı bırakın, burada harcayacağınız paranızı, evine kurbandan kurbana et giren komşularınıza bağışlayabilirsiniz. Bu gerçekten beratınıza vesile olabilecektir.
.
3-Zenginseniz eğer, gece bin rekât namaz kılmaktan daha içerikli bir sevap önerebilirim size, okuluna giden yavrusuna harçlık verebilmek için kendisi 5 km yolu yaya giden gariban babalara yardım yapabilirsiniz… Çok uzakta değil, çevremizde bu insanlardan çok var…
.
4-Bu gece, hastane köşelerinde yatan nice kimsesiz hastaları ziyaret edip sevindirebilirsiniz, bunlar beratın ruhuna çok uygun davranışlardır…
.
5-Zenginseniz eğer çevrenizdeki tüm gariplere, mağdurlara, mazlumlara ve yoksullara bu akşam güzel bir lokantada güzel bir yemek yedirebilirsiniz…
.
6-Zengin fakir fark etmez, bugün hastanelerde can bekleyen, kan bekleyen on binlerce hastadan birine şifa olabilecek bir veya bir kaç ünite kan bağışlayabilirsiniz… Bu da 1000 rekât nafile namaza eş değerdir…
.
7-Bu Berat Gecesini vesile ederek sizi büyütünceye kadar sayısız eziyetler çeken, huzurevine attığınız anne veya babanızı oradan çıkarıp duasını alabilir ya da ziyaret edebilirsiniz. Bu bir milyon rekât namazdan, onbin tane oruçtan daha hatırlı olur Allah’ın katında… Hem bunu yaparsanız, facebook’da veya telefon marifetiyle sanal âlemde binlerce insanın kandilini kutlamak için yazdığınız kandil mesajlarınızdan bir adım öteye gidip, daha büyük ve saygın bir davranışta bulunmuş olursunuz.
.
8-Durumunuz müsaitse eğer, fakr-û zaruretinden evlenemeyen, yuva kuramayan gariban gençlere sahip çıkıp, onların masraflarını karşılayıp, harika bir berat fermanı alabilirsiniz.
.
9-Kocası ölmüş küçük çocuklarını okutabilmek için temizliğe giden, namusunu pay-i mâl etmeyen yiğit ama fakir dul komşularınıza yardım eli uzatabilirsiniz… Bu da Berat Gecesinin sizden istediği güzelliklerdendir...”