YETER! Bizim mahalle kendi halinde sakin, sessiz bir yer iken yanyana açılan iki market sayesinde çöplüğe dönüşüverdi.

Önlerindeki çöp kutuları az gelince yaptığımız şikâyet sonucu, belediye ekipleri daha büyük çöp konteynırları koydular.
.
Koymasına koydular ama bu sefer de marketlerin konteynırın içine çöplerini atamama özürlü oldukları meydana çıktı.
.
Böylece bizim mahalle sokakları rüzgârlardan dağılan naylon, karton kutu, kâğıt parçaları ve sebze, meyve kalıntıları ile tam bir çöplük halinde.
Mahalleli olarak gidip konteynıra çöp atmana gerek yok.
At sokağa gitsin.
Aynı…
.
Onlarca para vererek temizlettiğimiz sitemizin bahçesindeki rüzgârdan biriken atık naylon sayısı, konteynırdaki naylondan daha çok.
Siz düşünün artık.
.
Whatsapp hattından onlarca kez belediyeye şikâyet etmemize rağmen bir girişim yok.
.
Sokağın pisliğini ise ayda bir defa öylesine uğrayan bir temizlik işçisi yarım yamalak süpürüyor.
.
Şimdi,
Belediye olarak şu marketlere ruhsat verirken on kere düşünün,
Bunların pisliği, gürültüsü artık yetti.
.
İnsana hizmet vermesi gerekirken hayatı zorlaştıran zincir marketlerin kaldırılması için, yakında mahalle olarak imza toplamayı bile düşünüyoruz.
.
Bu marketlerin attığı taş, ürküttüğü kurbağaya değmiyor bilesiniz…
.
Bu arada laf marketten açılmışken yine sosyal medyadan bulduğum bir yazı.
Umarım hoşunuza gider:
.
Mahallemizdeki yaşlı teyzenin bir bakkal dükkânı var.
Tam karşısında da dev bir market açıldı.
İkisi de dükkânlarının önündeki camekâna mallarının fiyatlarını yazıp asmaya başladılar.
.
Süpermarket “Tereyağı 70 lira” yazınca
Teyze “Tereyağı bizde 60 lira” diye ilan koydu.
Ertesi gün süpermarket hemen Tereyağı
“50 lira” diye bir ilan astı.
Teyze bu sefer “Tereyağı geldi 40 lira” diye kâğıt yapıştırdı.
“Teyzeciğim bunlarla uğraşma bunlar büyük miktarda mal satın alma gücünü kullanırken zarar etmezler ama sen yok olursun” dedim.
Teyze, arkasını dönüp dükkânına girerken
 “Ben hiç Tereyağı satmam ki… Bari millet ucuza alsın” diye mırıldandı
 
EYLEM Mİ?
Hollanda’da iklim protestosu yapan aktivistler, parlamentoya giden yolu kapattılar...
Protestocular petrol, kömür ve gaz kullanımının sonlandırılmasını isteyerek hükümetin fosil yakıt politikasını eleştirdiler.
.
Nerede oldu bu?
.
Hani, “Özgürlüğün tavan yaptığı ülke olan Hollanda’da.”
.
Sonuç ne oldu dersiniz?
.
2 bin kişi gözaltı.
.
Gösteri yapılan alanın “Gösteriye yasaklı bölge” ilan edildiğini hatırlatan polis, bu ikaza uymayan göstericilere tazyikli su sıkarak müdahale etti.
.
Su sıkılmasına alışmış olan protestocuların çoğu mayolarını giyip gelmişlerdi zaten.
.
Hani insanlık adına yapılan tek şey şuydu:
“İnsanlar ters kelepçe takılarak, başları eğilerek, kollarından tutulup savrularak, tekme-tokat atılarak, sokaklarda sürüklenerek” değil tekerlekli arabalara bindirilerek gözaltına alındılar.
Görüntü gayet medeniydi.
.
Protestocular yaptıkları açıklamada “Eylemlerinin süreceğini” söylemişler.
.
Düşündüm de;
Bizde böyle gözaltı olsa, günün her saati eylem olur be!
.
Zaten bizimkiler pişkindir de.
Polise:
“Abi üstünü versem eve kadar atar mısın?” da diyebilirler…
 
GELİYORRR!
Baylar bayanlar!
Merdivenden kayanalar…
Düşüp de bayılanlar,
Hastanelik olanlar,
Hepinize iyi akşamlar,
Kovalasın sizi tavşanlar…
Duyduk duymadık demeyin,
Peynir ekmek yemeyin…
.
Geliyor!
Geliyor!
Zam geliyor!
.
Müjde!
Mazot 40 lira!
.
Evet, evet yanlış duymadınız
Mazotun litresi tam 40 lira oluyor.
.
“Ne verirsen elinle,
O gelir selinle…”  der atalarımız.
.
28 Mayıs’ta verdiniz,
Şimdi 40 liralık mazotu aldınız…
.
Şükredin…
Şükredin kardeşim…
.
Ya gidip pompacıya gidip mazot alamasaydınız?
Ya mazot olmasaydı ne yapacaktınız?
Ha!
.
Yatıp, kalkıp iktidarımıza dua ediniz.
Sizlere mazotu sıkıntısız olarak tüm benzin istasyonlarındaki pompalardan tedarik ediyor.
.
Neden?
Çünkü sizi seviyor,
Gözlerinizden öpüyor!
.
Haydi iyisiniz:
Öpüldünüz…
 
DERT BENDE
Bizim ki de dert mi?
Millet nelerle uğraşıyor?
.
İşte size bir sosyal medya hikayesi:
“Dün akşam THY İstanbul-Elazığ seferinde bir yolcu bütün ısrarlara rağmen kemer takmıyor.
Kabin ekibinin bütün uyarıları da fayda etmiyor.
Durum kendisine bildirilen pilot uçağı tam pistin başından geri çevirerek park alanına geri dönüyor.”
.
Buraya kadar her şey iyi.
Sonra bakın ne oluyor?
.
“Uçak park pozisyonuna geri dönünce bir saattir kabin personeli ve diğer yolcularla tartışıp söylemediğini bırakmayan yolcu bu sefer kemer takmayı kabul ediyor ve ‘Tamam takacağım’ diyor.”
.
Bu durumda bir empati yapın.
.
Düşünün bakalım siz olsaydınız sinir sınırlarınızı zorlayan bu gıcık yolcuya ne yapardınız?
.
Bakalım uçak personeli nasıl davranmış?
.
“Uçağın pilotu kesinlikle yolcunun uçaktan indirilmesini istemiş.
Güvenlik ekipleri çağırılarak yolcu uçaktan indirilmiş…”
.
“Ve THY’nin İstanbul-Elazığ seferi gecikmeli de olsa seferini gerçekleşmiş…”
.
Buyurun yorum sizin?
.
İçinizden bazılarının:
“Ağzını, burnunu kırardım”,
“Ayakkabımı çıkarıp ağzına ağzına vururdum”,
“Uçağı geciktiren bu mahlûkun saçlarını yolardım” diyeninizden,
“Vahşete gerek yok, adama yaptığının gereksiz olduğunu ve bunca insanı ciktirerek mağdur ettiğini yumuşak bir tavırla anlatırdım”,
“Yapmış ve yaptığına pişman olmuş demek ki kemerini takmayı kabul etmiş. Aman dileyene kılıç kalkmaz” diyeninize kadar birçok cevap gelmiştir sanırım.
.
Düşüncelerinizin hepsi bir insan davranışı olarak kabul edilir.
.
Ne deseniz haklısınız…