Bakan Nebati, “Yastık altında 5 bin ton civarı altın var. Bunun karşılığı 250-350 milyar dolar. Bunun belli bir miktarı, Merkez Bankası’na destek olacak ve döviz ihtiyacını giderecek” dedi. .

Bakan Nebati, “Yastık altında 5 bin ton civarı altın var. Bunun karşılığı 250-350 milyar dolar. Bunun belli bir miktarı, Merkez Bankası’na destek olacak ve döviz ihtiyacını giderecek” dedi.
.
Yahu bu ülkede kadınlar kocalarına bile altınını vermiyor,
Haberiniz yok mu?
.
20 sene önce iktidara gelirken veya yapılan seçimler öncesinde keşke şöyle deseydiniz:
“Sizin altınlara talibiz” diye.
.
O vakitler ihtiyaç yoktu da,
Şimdi niye var?
.
Dış minnaklar mı bunun sebebi yoksa?
.
Anketler ortada.
Alacağınız oy oranı, size olan güvenin oranını gösteriyor.
Kusura bakmayın ama o, yaş iş.
Boşuna hayal filan kurmayın.
.
20 senede bu ülkeyi kuyruklara, pahalılığa, çöküntüye uğratanlara kimse altın, maltın vermez.
Siz hangi dünyada, yaşıyorsunuz acaba?
.
Sayın bakan!
Şu haberi iyi biliyoruz:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 20 Aralık 2021 tarihinde yapılan ‘İlim Yayma Ödülleri Töreni’nde TÜSİAD’a yönelik sözlerinin yanısıra Merkez Bankası rezervlerine ilişkin de dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Merkez Bankası’nın kendisinin başbakanlığı sonrasındaki dönemde düştüğünü belirten Erdoğan, “Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum. Cumhurbaşkanıydım. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum, Cumhurbaşkanıydım. Şimdi yeniden 100 milyar doların üzerine döviz rezervimiz çıkmış vaziyette. Toparlayacağız, daha yukarılara bu rakam çıkacak. Nasıl 27,5 milyar dolardan döviz rezervini alıp buralara getirdiysek şimdi yine aynı şekilde daha yukarılara bunu çıkaracağız ve çıkarıyoruz, endişeniz olmasın” dedi.
.
Çözüm şu:
“27.5 milyardan 135 milyara getirilirken uygulanan politika neyse, aynısı yine bizi kurtaracaktır.”
.
Soru şu:
“Şimdilerde 100 milyarımız varsa, yastık altındaki altınlara neden ihtiyaç duyuluyor?”
.
Başka soru şu:
“Aradaki 35 milyara ne oldu?”
 
***
CALİGULA
Gaius Julius Caesar Germanicus’u bilir misiniz?
Küçükken annesinin asker kıyafetleri giydirmesi sebebi ile “Caligula” lakabı takılmış kendisine.
“Küçük asker sandaleti” demekmiş.
.
Tarih bilgisi olanlar hemen hatırlamışlardır sanırım.
Kendisi bizzat 3. Roma İmparatorudur.
Görev yılları ise M.Ö. 37-41 yılları arasıdır.
.
Tarihçilerin anlattıklarına göre bu adamın özelliği şuymuş:
“Aşırı savurganmış,
Tuhafmış,
Acımasızmış,
Ahlaksızmış,
Birazcık ta deliymiş…”
.
M.Ö. 41 yılında onun yaşam biçimine tahammül edemeyen (artık neler yaptıysa?) muhafızları tarafından öldürülmüş.
(Allah rahmet eylesin)
.
Gaius Julius için şöyle derlermiş:
“Şöhretin ve gücün insanı, siyasal yaşamında nasıl bozduğunun tipik bir örneğidir.”
.
“Caligula” gün gelmiş kendisini yaşayan tanrı olarak ilan etmiş. (Tövbe estağfurullah)
.
Gün gelmiş, atı “İncitatus”a tapmaya başlamış.
.
Atı için, içinde mermer bir ahır, altından bir yemlik olan özel bir ev bile yaptırmış.
.
Atının boynuna mücevherlerle süslü bir gerdanlık takmış.
Hatta atını “Senatoya konsül yapma” sözü vermiş ve bunu tüm ülkeye duyurarak gerçekleştirmiş.
(Düşünsenize senatoda bir at oturuyor koltukta)
Ayrıca “Kendisine yukarıdan bakılmasını” suç saymış…
.
İhtirasını frenlemesini bilmeyen, “Muktedirim, her istediğimi yaparım” sanısına kapılan ve yaptıklarından asla nedamet duymayan “Caligula”, bu tutkusunun bedelini suikasta kurban giderek oldukça ağır ödemiş.
.
Son kaynaklar, Caligula’nın davranışlarının kaynağını “Beyin iltihabı, sara ya da menenjit” gibi olası bir tıbbi nedenlerle açıklamaya çalışma konusunda bölünmüşlerdir.
Cassius Dio;
Caligula’nın “Beyin humması” geçirdiğini söylemiş.
Suetonius ise;
Caligula’nın “Sara” hastası ve “Zekâ engelli” olduğunu aktarmış.
İskenderiyeli Philon ise;
Caligula’nın hayatının büyük bölümünde gözden ırak olan birisi için devamlı göz önünde olmanın baskısına alışamamaktan kaynaklanan basit bir sinir bozulması dışında hiçbir şeyi olmadığını söylemiş.
.
Nihayetinde adam 4 yıllık iktidarında ortalığı kasıp-kavurmuş…
.
Şu sıralar sosyal medyada bu Roma imparatorundan oldukça sık bahsedenler var.
Özellikle “Atını senato üyesi yapmasıyla” ilgili çok konuşuluyor…
Bilesiniz istedim.
 
***
DP BAŞKANLIĞI
Kaç gündür yazıyorum.
Merkez sağda kurulacak partinin başına Tansu Çiller’in getirileceği haberlerini.
.
İşte buna, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’dan “Tansu Çiller” iddialarına sert yanıt geldi ve:
.
“Demokrat Parti, marabasıyla satılık köy değildir” dedi.
.
Katıldığı bir televizyon programında eski Başbakan Çiller’in “Demokrat Parti’yi istedi” iddialarına, “Bu bilgiyi yalanlayamam ama şu aşamada detay da veremem” sözleriyle yanıt verdi.
.
Tansu Çiller’in bu iddiaları yalanlamasına rağmen siyaset kulislerinde hareketlenme yaşandığı biliniyor.
.
Haber şöyle:
Çiller kanadından partisine yönelik bir temas olduğuna ilişkin iddiaları yalanlamayan Uysal, bu sürece nasıl baktıklarına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
“Bizim o kapılarımız sonuna kadar kapalı. Geçmişte partimizde halef selef olarak görev yaptığımız insanlarla ilgili hak edip etmemesinden bağımsız bir şekilde karşılıklı polemiğe girmek istemiyorum. Durduğumuz yer, mesuliyetlerimiz belli. Biz de o istikamette hareket ediyoruz. Siyasi partilerin tüzükleri, kuralları, delegeleri var. Kendi kararlarını kendi verir. Dolayısıyla da Demokrat Parti, marabasıyla satılık köy falan değil. Bu tür ahbap-çavuş ilişkisiyle biz görev almadık, seçilmedik. Partilerin yönetim değişikliğinin usulü kongrelerdir. 20 yıldır bıktık bu teranelerden. Bu partinin kendilerine sıfat bahşettiği, emanet olan o sıfatların gereğini yapmalarını lider, lider kadrolarından bekliyoruz. Biz kurucu irademizin ortaya koyduğu ruh, anlayış ve prensiplerle bugün de durduğumuz noktada konjonktüre aldanmadan milletin, kamunun menfaatlerine bakarak siyasi tercihlerimizi belirliyoruz. O açıdan durduğumuz yer çok net” dedi.
.
“AK Parti’nin sıkışmışlığı ortada ve bu zamana kadar sopa politikasıyla siyasi alanda bir takım aktörleri, siyasetçileri kendi saflarına çekmek için usuller geliştirdiler. Bugün gelinen noktada Demokrat Parti olarak bizim durduğumuz yer belli ve bu yer de Millet İttifakı’dır. Nafile çabalar bunlar. PKK terör örgütü ve Öcalan da dahil kendi siyasetlerine araç yapabilmek için bütün bunları devlet gücüyle kullanmaya yeltenenler, siyasi alanda da bu tür ucuz teşebbüsler içinde olabilirler. Vatandaşımızın, kitlelerin gerçek meseleleri dururken bir takım manipülatif hamlelerle bu gerçekleri örtemezler. Türkiye, demokrasiden, hak ve paylaşımdan yana mı olacak, yoksa keyfi bir yönetimin lütfettiği kadar hakka, hukuka rıza mı gösterecek? Muhalefete muhalefet etsin diye operasyonel kiralama yöntemiyle kurdurulmuş siyasi aktörler var. Önümüzdeki süreçte popstar figürlerin bir takım operasyonel hamlelerle kurdurulmuş adı parti olan siyasi organizasyonların kitleler üzerinde bir etki göstereceği kanaatinde değilim.”
.
Bu konu daha çok su kaldıracak.
Şimdi söz tekrar Çiller’de.
Araya başkaları girmezse kendisi ne diyecek merakla bekliyoruz…
 
***