Güldür Güldür Show’u bilmeyeniniz yoktur. Show TV’de yayınlanan bir komedi programı.

.
Geçenlerde sözüm ona yaşanan Covid Virüsünden sonra yaşanan (hayali) Zombi Virüsü salgı için alınacak tedbirlerden bahseden Sağlık Bakanının başarılı taklidini izledik.
.
Korunma tedbirlerini sıralarken:
Maske
Mesafe
Spor ayakkabı ve
Sopa tavsiye etti.
.
Zombilerin ayaklarını sürüyerek yürümesi dolayısı ile en iyi korunmanın “koşmak olduğunu” söyledi.
.
65 yaş üstü vatandaşlar koşamayacağından, evlerinden bir müddet daha çıkmamalarını tavsiye etti.
.
Güzel bir skeçti.
Taklit güzeldi.
İnşallah bu “Zombi” konusu gerçek olmaz ve bizler şu virüsleri atlatıp güzel günlerimize geri döneriz.
 
***
HAYDİ METEOR AVINA
Geçtiğimiz akşam radar tepesinden Kepez’e doğru yeşil ışıklar saçarak bir cisim (büyük ihtimalle meteor) düşmüş.
.
Aman, aman başımıza düşmesin de, ne olursa olsun.
.
Bu arada “Meteor” deyip geçmeyelim.
Oldukça önemli bir durum söz konusu.
Maddi açıdan tabi.
.
Çanakkale olarak meteor düşmesi olayını pek sık yaşamasak da her yıl dünyaya 40 milyon ton civarında göktaşı düşüyormuş meğer.
.
Bunlardan bazıları oldukça küçük çapta olabilirken bazıları daha büyük boyutlarda oluyormuş.
.
Mercimek boyutlarında bir göktaşı yeryüzüne düşebilirken, birkaç metre boyutlarındaki göktaşları da düşebiliyormuş.
.
Bu göktaşlarına büyüklüklerine, taşıdığı özelliklerine göre milyarlarca Euro fiyat biçilebiliyormuş.
.
Ben de burada, en değerli göktaşlarından birkaç tanesini yayınlamak istedim.
.
Chelyabinsk Göktaşı
15 Şubat 2013 yılında Rusya’nın Chelyabinsk kenti üzerinde bir meteor patlamasıyla ortaya çıkmış. O dönemde pek çok insanı 1500’e yakın kişiyi yaralayan 654 kilo ağırlığındaki bu taş, maddi açıdan oldukça da değerliymiş. Büyük parçalardan oluşan bu göktaşı 336 bin Euroluk fiyatıyla değerli taşlar sınıfına girmiş…
.
Zagami Marslı Göktaşı
Bu gök taşının hikâyesi ise 1962 yılında Nijerya topraklarına bir çiftçinin birkaç metre yakınına düşmesiyle başlamış. Dünyaya düşen bu büyük göktaşının bir parçası 450 bin dolara satılmış.
.
Kaynak Suyu Göktaşı
Görüntüsüyle dev bir süngeri anımsatan bu göktaşı tam tamına 117 kiloluk bir pallasit taşıymış. 1931 yılında Kanada’da bir çiftlikte keşfedilen taş, 4.5 milyar yaşında ve büyük oranda mineralleri bünyesinde barındırıyormuş. Toronto’daki Royal Ontario Müzesi tarafından 511 bin Euroya satın alınan bu gök taşı ziyaretçilere açıkmış.
.
Willamette Göktaşı
Bu göktaşı 2007 yılında yaklaşık 1 milyon Euroya New York’ta satışa sunulmuş. Bu gök taşının yeryüzünde bulunan en büyük göktaşlarından biri olduğuna inanılıyormuş. 1902’de Oregon’da bulunmuş ve bulunduğunda bir araba büyüklüğünde olup ağırlığı 16 tondan fazlaymış.
.
Brenham Göktaşının Ana Kütlesi
Bu göktaşı yarım ton ağırlığında ve 896 bin Euro değerindeymiş meğer. 2005 yılında Kansas'ta bulunmuş. Bulunduğu dönemde dikkat çeken göktaşı daha sonra müzede sergilenmek üzere satın alınmış.
.
Fukang Göktaşı
Bu göktaşı, içinde olivin kristalleri bulunan nikel-demirden oluşmuş bir pallazitmiş. Bilim insanları, yeryüzüne düşen meteorların yalnızca yüzde 1’inin pallazit olduğuna inandıkları için gerçekten nadir bir göktaşı olan Fukang göktaşının, 2000 yılında bulunmasının ardından farklı doku ve görüntüsüyle bir dönemin en çok konuşulan konularından birisiymiş. Öyle ki bu 4.5 milyar yaşında (neredeyse dünyamızla aynı yaşta) olan göktaşının değeri 1.7 milyon Euro. Diğer gök taşları gibi bu göktaşı da düştüğü bölgenin adını alıyormuş.
.
Bu kadar bilgiden sonra haydi bakalım meteor avına.
Bakalım bizim yeşil ışıklı taş ne kadar ediyor?
Bu yoklukta iyi gelir yani…
 
***
IŞIĞI GÖRECEĞİZ
Bugün için (dün) bir aksilik olmazsa “Işığı göreceğiz” inşallah.
Hangi ışığı?
Benim de yapımını yürekten desteklediğim Ayvacık Tünelleri’nin ışığını bekleyeceğiz...
.
Ancak 2016’da yapımına başlanan tüneller için “Haber Türk” web sitesinde şöyle bir haber yapılmış.
.
Tarihi: 27.05.2018
Haberin başlığı şöyle:
“Ayvacık- Küçükkuyu tünelleri 2019’da hizmette…”
.
Haberin devamında:
“Yapımına 2016 sonunda başlanan T1 tüneli, gidiş ve geliş olmak üzere çift yönlü inşa edilecek. Toplam uzunluğu bin 700 metre olan mesafenin bin 200’ncü metresi bitmiş durumda” deniyor.
.
Eee?
2019 nire?
2023 nire?
.
Arada 4 sene var…
.
Haber yanlışsa bilemem ancak hala orada duruyor.
İsteyen bakabilir.
Tekzip edilmemiş…
.
Aslında ışığı 2019’da görecekmişiz de,
“Ne olduysa artık?”
.
Elbette yapılan yatırımlar bizi sevindiriyor.
Aynı 1915 Boğaz Köprüsü gibi.
Yeter ki devlet zarar etmesin, cepten fazlaca para çıkmasın.
.
Daha yeni bir haber okudum:
“2021 yılının ikinci yarısında, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden (otoyolun 146 kilometrelik bölümünden) öngörülen sayıda araç geçmediği için işletmeciye, cuma günü 2.3 milyar lirayı aşkın ödeme yapıldı. 2021 yılının ilk yarısı için de aynı yılın temmuz ayında 2 milyar lira dolayında bir ödeme gerçekleştirilmişti…”
.
Bizim köprü için geçiş ücreti 15 Euro+KDV belirlenmişti.
Şimdiki kurdan hesaplarsak:
Köprü geçiş ücreti:
265 lira ediyor.
.
Şehiriçinde tanıdıklarla konuşuyorum.
Çoğu, “Acil işim olmazsa bu parayı verip geçmem, bir de dönüşü var” diyor.
Bayramda, seyranda feribotta kuyruk beklemek istemeyenler elbette parayı verip geçecektir.
Adam zaten tatile çıkmış.
Para harcayacak.
.
AK Parti, Van’daki vatandaşın dahi kahvede otururken cebinden ödeme yapacağı bir sistemle köprüyü yapıyor.
Sonra da YSS Köprüsündeki gibi her 6’ayda bir geçmeyenler kadar ödemesini yapacak.
Ne kadar olacağını bilmem ama günde 40 bin araç geçiş garantisi verildiğine göre, varın siz hesaplayın gerisini.
.
Ayvacık Tünellerinden bahsetmiştik ya…
Bu tünellerin yapım amacı için yapılan açıklama şöyleydi:
Tarih: 13.12.2020
Anadolu Ajansı web sitesi.
“Şu anda 45 dakikada kat edilebilen 24 kilometrelik Kazdağları rampalarında ulaşım, tünellerin hizmete açılmasının ardından sadece 5 dakika sürecek.”
.
Evet doğru…
.
Peki kaç araba bu tünellerden faydalanacak?
Haber şöyle:
“Çanakkale’nin İzmir ve Balıkesir ile bağlantısının sağlandığı yolu, 1200’ü ağır tonajlı olmak üzere günlük yaklaşık 7 bin araç kullanıyor.”
.
Yani:
İzmir istikametine giden günlük 7 bin araç…
.
Bunların hepsinin 1915 Boğaz Köprüsünden geçtiğini varsayalım.
Bir bu kadar da Biga-Bursa tarafına gidecekler geçsin.
.
Yarısı da Çanakkale’de kalsın.
.
Toplam 17.500 araç…
.
Eee?
1915 Çanakkale Körüsü’nden geçme garantisi verilen “40 bin araç” nerede?
.
Bu garanti verilirken hangi hesaba göre verildi acaba?
.
Bakın şu olabilir.
Boğaziçi Köprüsü yapılırken benim hocamın da içinde olduğu bir şirket, anket yapmış.
Sebebi:
“Yapılacak olan köprünün kaç şeritli olması gerektiğini hesaplamak için.”
.
Artacak araba miktarı,
Gelecek zamlar,
Ülkenin ulaşım politikaları,
Yerli ve ithal araba fiyatları,
Araba üretim raporları,
Dünyadaki araba artış oranı,
Vatandaşın alım gücü filan…
.
Demişler ki “Sonuçlar bunlar.”
.
Yetkililer bu anketlere de bakarak hesap yapmış ve İstanbul’un 10 sene trafik geçiş ihtiyacını karşılamak üzere (çift yönlü olmak üzere) köprünün toplam sekiz şeritli olmasına karar vermişler.
.
Sonra ne olmuş?
3 sene sonra yapılan köprü, ihtiyaca cevap vermemeye başlamış.
Trafik tıkanmış ve
Yeni bir köprü ihtiyacı doğmuş.
.
Hocamız anlatırdı:
“Bir tek şeyi hesap edememiştik. O da Türk insanının lükse olan düşkünlüğü… Karnı aç iken ağzında Marlboro (o zamanların en lüks sigarasıydı ve karaborsadan alınıp, kaçak içilirdi) ile dolaşan bir millettik çünkü…”
.
1915 Çanakkale Köprüsü için böyle bir öngörü ile 40 bin araç garantisi verildiyse anlarım.
Ancak şu gelen otomobil ve akaryakıt zamlarından sonra vatandaşın bırakın araba almaya, arabaya binmeye bile mecali kalmadı bilesiniz.
.
Ayrıca aklıma takılan başka konu şu:
İnsanlara döviz bozdurtmak için çeşitli mevduat hesapları icat eden iktidar, acaba bu geçiş ücretini Türk Lirası’na çevirmeyi düşünmüyor mu?
.
Geçen akşam haberlerde “Devlet bankasına dolar ile kredi çekmiş olan bir şirketin, bunu dolar kurunu 5 liradan hesaplatarak borcunu Türk Lira’sına çevirttiğini” hayretle seyrettik.
.
Öyleyse?
İktidar;
Euro’yu 5 liradan hesaplayıp, geçiş ücretini KDV dahil 88.5 lira yapabilir…
.
Araç geçiş garantisini de 17.500 yapar.
Elinizden tutan mı var?