Bizim emekli maaşları açıklandı. Açıklanmasına açıklandı ama ek zam yok. “Neden yok” diyerek soru sorma yetkimiz var mı? O da yok.

Bizim emekli maaşları açıklandı.
Açıklanmasına açıklandı ama ek zam yok.
“Neden yok” diyerek soru sorma yetkimiz var mı?
O da yok.
İtiraz etme,
Direnme,
Slogan atma hakkımız var mı?
Yok.
Olamaz,
Olmaz.
Neden?
Sıkar da ondan…
“Reis böyle uygun görmüş” diyerek dönüp arkamızı gitmek var.
.
Dün köşe yazımda hatırlatmıştım ya;
AK Parti Grup Başkan Vekili Cahit Özkan söz vermişti: “Hani emeklileri ezdirmeyeceklerdi?”
.
Öyle uzak bir tarih değil, daha geçen hafta verdi bu sözleri…
.
27 Aralık 2021 Pazartesi tarihli haber aynen şöyleydi:
AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, partisine yakın TGRT Haber’de konuk olduğu canlı yayında sunucu Cem Küçük’ün ‘Emekliye nasıl bir zam yapmayı düşünüyorsunuz yüzde 50 olur mu?’ sorusuna cevap verdi.
Özkan, ‘Asgari ücretteki fedakârlığın emekli zammında da yapılacağını’ söyleyerek konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı;
‘Vatandaşlarımıza bugüne kadar ne faize, ne enflasyona ne de kur kumpaslarına yenik düşürmedik. Her daim aldığımız kararlarla satın alma güçlerini artıra artıra bugüne geldik. Demek oluyor ki geçen seneki emekli maaşlarıyla küresel enflasyon salgınına karşı vatandaşımızın ekonomik durumunu güçlendirecek bir rakam olacak. Oran olarak asgari ücret artışına yakın bir düzenleme olacak. Cumhurbaşkanımızın ekonomi ile ilgili müjdeleri de bu istikamettedir. Emekliye yapılacak zam da asgari ücrete zammına yakın olacak.’
.
Bu söylem karşısında emeklilere yapılacak olan zammı bekleyen bir emekli arkadaşımla neredeyse iddiaya girdim.
Dedim ki:
“Hükümet bizi ezdirmeyecek ve en az yüze elli zam yapacak…”
.
Ama ben hakikaten safım.
Söylenenlere inandım.
Kandırıldım.
Kusura bakmayın…
.
Koskoca grup başkan vekilinin beni kandıracağını nereden bilirdim ki?
(Ne demişler?
Büyük lokma yut, büyük konuşma…)
.
Sonra bu haberin çıktığı haber sitesinin alt başlıklarına baktım.
Gözüme şöyle bir haber çarptı:
“Emekli maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkartılması teklifi AKP oylarıyla reddedildi…”
.
“Ne zaman oldu bu?” diye telaşla tarihine baktım şuydu:
“22 Aralık 2021 Çarşamba…”
.
Haber:
“CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in ‘en düşük emekli maaşının net asgari ücret tutarında olması’ istemiyle hazırladığı kanun teklifi, AKP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi.”
.
Meğer ben iddiaya girerken zaten “Atı alan Üsküdar’ı geçmiş.”
Bizlere yüzde elli zam olmayacağı belliymiş.
.
Yani kısaca:
“Benim emekli maaşının asgari ücrete yetişmesi başka bahara kaldı…”
 
***
ALLAH İKTİDARIMIZDAN RAZI OLSUN
Yandaş yazarın zam yorumu:
Hükümette haklı tabi…
Elektriğe yüzde yüz otuz zam,
Doğalgaza yüzde elli zam,
Sigaraya, alkole yüzde 40 zam,
Benzine, mazota yetişemiyoruz bile…
.
Dolar aldı başını gidiyor,
Ulaşım yerinde durmuyor,
Köprüler, otoyollar bastırdı gidiyor,
Gıda maddeleri uçuyorken,
Emekliye zam vermek neyin nesi?
.
Zira maaşlara zam yapmak demek enflasyonun artması demek.
Enflasyon demek hayat pahalılığı demek…
.
İşte çok sevgili iktidarımız bu sebeple yani, “Hayat pahalanmasın” diye emekli, dul ve yetime zam yapmıyor ve onları enflasyon canavarından koruyor.
Para olmadığından talep düşecek ve arz olmayacağından da fiyatlar dibe vuracaktır.
.
Ayrıca piyasalarda alım gücü azalacağından ithal mallara olan talep düşecektir.
Böylece dövizimiz çarçur edilmeyip, bankalarımızda duracaktır.
Uluslararası itibarımız yükselecek ve dövizimizle hava atar hale geleceğiz.
.
Hayat pahalılığı karşısında dayanamayan göçmenler de yavaş yavaş memleketlerine dönecek, bu sorunu da kökünden halletmiş olacağız.
Özetle bir taşla iki kuş vuracağız.
.
Bu hallere yine şükür.
Ya,
1980’deki gibi 24 Ocak kararları filan alınsaydı?
Ya ücretler düşürülseydi?
Ha!
.
Sırf bunun için bugünlerimize dua etmeliyiz,
“Şükür” demeliyiz.
.
Ne diyelim…
Allah iktidarımızdan razı olsun.
Gece gündüz çalışıp, bizim için en ince ayrıntısına kadar düşünüyorlar.
Halkın refahını, geleceğimizi, ulaşılabilecek dünya zirvesini hedefleyip, bize yapılacak en büyük iyiliği yapıyorlar.
Allah onları başımızda eksik etmesin.
.
Nedense aklıma hemen bir fıkra geliveriyor:
Dilencinin biri, Bektaşi’ye;
-“Bir sadaka ver sana dua edeyim”
Bektaşi on para verdikten sonra dilenciye dönerek;
-“Duanı istemem.”
Dilenci sorar;
-“Nedenmiş o?”
Bektaşi;
-“Eğer duan kabul olsaydı, dilenci olmazdın!”
 
***
ADAY KİM?
Seçim kısmına değinmeden edemeyeceğiz tabi.
Öyle ya,
Zamdan şikâyetçisin,
Maaştan şikâyetçisin,
Ekonomiden,
Gidişattan şikâyetçisin.
Tuttuğun da elinde kalıyor zaten…
.
Peki çözüm?
Tek madde var:
“Seçim…”
Nasıl seçim?
“Hemen seçim…”
.
Demokrasilerde halkın elindeki tek silah seçim…
.
Gidersin sandık başına, verirsin oyunu.
Sonucuna da katlanırsın.
.
Herkes senin gibi düşünüyorsa dediğin olur.
Yok,
Sadece sen öyle düşünüyorsan ve diğerleri memnunsa yola devam.
.
Aslında bu işte bir sorun var.
.
Baraj sisteminde, yüzde 30 oy alan çoğunluğu yönetebiliyor.
Bir dolu oy çöpe gidiyor.
.
Temsilde adalet yok oluyor.
.
Hele şu sistem?
Kabul edilebilir bir tarafı yok.
Denendi en azından.
Yaşanıldı, görüldü.
“Barajsız Parlamenter Sistem” bana göre en iyisi.
.
Seçim yaklaştıkça adaylar merak edilmeye başlanıyor.
Aslında muhalefet çok ta acele etmiyor.
Onlara göre ortalık yangın yeri olduğundan gösterecekleri her hangi biri bu seçimi alır.
.
İktidar tarafı ise oldukça heyecanlı:
“Muhalefetin adayı kim olacak?”
.
Çoğu TV kanalında bu konuşuluyor.
Konuyla ilgili bir de haber var.
Şöyle:
Faruk Bildirici, iktidar yanlısı olduklarını öne sürdüğü gazetelerdeki kulis yazarlarının, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayına yoğunlaşmalarını incelemiş.
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı hakkındaki yazıların son aylarda iyiden iyiye arttığını kaydederek şöyle açıklama yapmış:
“Bu konuda en çok yazan isim Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi.  Bir yıl içerisinde köşesinde kaleme aldığı 261 yazıdan 53’ü Millet İttifakı’nın adayı hakkında.
Selvi’yi, 23 yazıyla Yeni Şafak’tan Mehmet Acet izliyor. Ondan sonra da 15 yazıyla Sabah’tan Mahmut Övür, 12 yazıyla Akşam’dan Emin Pazarcı, 7 yazıyla da Türkiye’den Fuat Uğur geliyor.”
.
Kendi yazılarıma baktım, ben hiç merak etmemişim nedense…
Acaba henüz gündeme oturmadığından mı?
.
İktidar yanlısı oldukları iddia edilen bu yazarların sürekli olarak aday konusunu gündeme getirerek bir gündem oluşturma istekleri mi var acaba?
.
Yeni bir tartışma,
Yeni bir yöneltme…
.
Erdoğan’ın sürekli olarak, “Seçim yok” demesine rağmen bu yazarların, “Muhalefet adayına kilitlenmesi ve gündeme getirmesi” neden acaba?
.
Bu işi anlayan beri gelsin.
Gelemiyorsa da otursun yerine…
 
***
KISKANDILAR
Meşhur laf vardır:
“Dere geçilirken at değiştirilmez” diye.
Aranızda anlamını bilmeyen de yoktur.
.
Uzun yıllar Çanakkale siyasetinde görülmemiş bir şey oldu ve:
Hem muhalefet partisinde, hem de iktidar partisinde “İlçe Başkanları” sırayla istifa etti.
.
Sanki anlaşmışlar gibi:
“Biz yokuz” dediler…
.
Muhalefet partisi hiç vakit geçirmeden derhal bu boşluğu doldurdu ve yerine yönetim içinden deneyimli siyasetçi Süleyman Erte’yi atadı.
Böylece seçim ihtimaline karşılık önlemini aldı.
.
Ama nedense iktidar partisinde hala “tık” yok.
“Temayül yoklaması” yapıldığı söyleniyor.
Kulisler hareketli.
.
İstifaların arkasında neler var?
Epeyce dedikodu dolaşıyor.
İstifa edenler sağlık ve yorgunluk sebeplerini ortaya koyuyor.
İnsanlara pek inandırıcı gelmemiş olacak ki, neler konuşuluyor neler?
.
İşin o tarafı neyse de, seçim (varsa tabi) öncesinde merkez ilçe başkanı değiştirmek kolay kabul edilir bir şey değildir.
.
Önce muhalefetten böylesi bir hata gelince “Seçim gitti” demiştim.
Ancak aynı istifa iktidardan da gelince “Durum eşitlendi” dedim.
.
İstifalar karşısında en güzel yorum bir tanıdığımdan gelmişti:
“Birbirlerini kıskandılar…”