Dini kendi saflarına geçirip, geri kalanlara “Dinsiz” muamelesi yapanlara...

Dini kendi saflarına geçirip, geri kalanlara “Dinsiz” muamelesi yapanlara,
.
Dini siyasete alet ederek kendi çıkarı için kullananlara,
.
“Dindarmış gibi konuşup” simsarlık yapanlara,
.
Dinini yüreğinde hissedip, içinde yaşayıp, reklamını yapmayanlara,
.
Dini kendisi ile Allah arasında kabul edip, “başkasını ilgilendirmez” diyenlere,
.
Hepinize hayırlı cumalar…
.
İnancı olmayıp, dinlere saygı duyanlara,
.
“Ateist” olanlara,
“Deist” olanlara,
“Putperestlere”,
“Kafirlere”,
“Mecusilere”…
Sizlere de hayırlı cumalar.
.
Dinimize göre başkasının hakkını yemek, çalmak, haksız yere kullanmak haramdır.
Bu konuda kesinlikle taviz verilmez.
.
Zira Allah: “Kul hakkıyla gelmeyin.” diyerek bizlere “Kul hakkını affedemeyeceğini” açıkça belirtiyor.
.
Günümüz kanunlarında:
Kamuda çalışanların yaptığı görevler de “Kul hakkı” sınıfına girer...
.
Bu hakkı ihlal edenler için medeni kanunumuzda şu tip açıklamalar yapılmış:
.
İrtikap suçu: Kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak belli yoğunlukta baskı veya hileli davranışlar sergilemesidir.
.
Rüşvet suçu: bir tarafta “rüşvet alan” kamu görevlisinin diğer tarafta “rüşvet veren” kişinin olmasıdır.
.
Zimmet suçu: Kamu görevlisi olan şahsın görevi nedeniyle zilyetliği kendisine verilmiş olan veya gözetimiyle sorumlu olduğu mallar üzerinde görev çerçevesine aykırı bir şekilde tasarrufta bulunmasıdır.
.
Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde kamuda çalışanlara şöyle seslenmişti:
“İktidarın değişmesine az kaldı.
İktidar değiştiğinde soruşturmalar başlayacak ve eminimim ki bu bürokratların bir kısmı, ‘Efenim emir aldık, uygulamak zorunda kaldık' diyeceklerdir.
İşte, ‘Bunu diyerek sıyrılırım’ diye düşünen, Saray'ın baskısına boyun eğerek kanun dışına çıkmış o devlet memurlarına buradan seslenmek istiyorum.”
.
“Cenap Şahabettin’in bir sözü var, der ki; ‘En ağır angarya, faydasızlığından emin olduğunuz işi vazife namına ifa etmektir.' Açıkça söylüyorum, vazife namına mafyatik düzene hizmet edemezsiniz. Kanun dışı işleri emir olarak telakki edemezsiniz.”
.
“Siz Erdoğan ailesinin değil, bu devletin şerefli memurlarısınız. Kamil akla gelmeniz için Kılıçdaroğlu abinizin, amcanızın bu size son çağrısıdır. 18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır.”
 
“‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa, Pazartesi itibariyle durun. Bu illegal, paralel sistemlerden elinizi, eteğinizi çekin. Size bunları yaptıranlara farklı bir muamele olacak elbet.”
 
“Çünkü Sadi’nin dediği gibi, ‘Zalimleri bağışlamak, yoksullara cefadır.' Söylediklerimi özetlemem gerekirse; Türkiye devleti, yeniden halkın devleti olmam yoluna girmiştir. Kurumları bir şahsın ve ailesinin ahırına dönüştürenler elbette ki hesap verecektir.”
.
“TÜGVA benzeri vakıfların üzerine çöktükleri devletin malları hazineye iade edilecektir. Sizler hala kendinizi bu pislikten sıyırma şansına sahipsiniz. Bu şansı kullanın. Siz de şahit olun halkım…”
.
Eğer ben yanlış anlamıyorsam özetle diyor ki:
“Amirlerinizden emir de alsanız, hak ve hukuktan ayrılmayın yoksa hesap verirsiniz…”
.
Peki ne var bunda?
Bir muhalefet lideri olarak bu sözleri söylemesinde hangi sakınca var?
.
Bunları:
Medeni Kanun da söylüyor,
Kuran-ı Kerim de…
.
Ancak kullandığı paragraf içinde geçen “Erdoğan ailesinin değil…” kelimesi olmasaydı evrensel bir istek olabilirdi.
Konuyu şahsileştirerek, konuşmasının vereceği etki azalmış…
.
Bu konuşma sonrası içinde adı geçtiği için haliyle bir söz hakkı doğmuş olan Erdoğan, kendisine şöyle bir yanıt verdi:
“Öncelikle bu açıklama, CHP zihniyetinin vesayet zihniyeti olduğunun açık bir itirafıdır. CHP zihniyetinin ilk böyle bir çılgınlığı değildir. Hukuk dışı çağrı, kamu düzenine ciddi bir tehdittir. Ne devlet yönetiminin, ne de milli iradenin ne olduğunu biliyorlar. Bunlardan uzak bir yapının tezahürü.”
.
“Milletimiz de bunlardan bıktığı içindir ki başkanlık sistemini tercih etti. Yeni sistem, bürokrasinin siyaset yapmasının önüne geçti. Yeni sistem bürokrasiyi gerçek anlamda idari bürokrasi haline getirdi. CHP’nin özlemini çektiği vesayet zihniyetinin defterini çoktan dürdük. Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu Bay Kemal’e hatırlatıyorum, kabile devleti değildir. Bay Kemal’in oyun oynadığı alan da değildir.”
.
“Heves ettiğiniz günler geride kaldı. Cumhurbaşkanından en alt düzeydeki memura kadar herkes görevini hukuka göre yapmak zorundadır. Sen nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin?”
.
“Şimdi bir de tarih veriyor; ‘Pazartesiden itibaren bu ülkede memurların vay haline.’ Hadi bakalım, göreceğiz? Ne yapacağını göreceğiz? Kılıçdaroğlu’nun kamu görevlilerine yönelik bu tehdidi, siyasi garabetini bir kenara bıraktım, aynı zamanda açıkça bir suçtur.”
.
Aslında iki taraf da aynı şeyleri söylüyor.
Erdoğan da: “Cumhurbaşkanından en alt düzeydeki memura kadar herkes görevini hukuka göre yapmak zorundadır.” diyor.
.
Eee?
Geriye ne kalıyor?
Görevini yapmayanların ceza alması mı?
Yani bu mu kavga?
Bu mu tehdit?
.
CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, bu konuda muhalefetteki Erdoğan’ın 2001 yılında AK Parti Grup Toplantısında yaptığı bir konuşmayı gündeme getirdi.
.
Erdoğan o tarihte şöyle demiş:
“Devletin imkânları, belli bir siyasi parti veyahut da siyasi maksatlı operasyonlar için kullanılıyor. Devletin bürokratlarına suç işlettiriliyor. Bütün bunlardan sorumlu olan hükümet üyeleri, kendileriyle görüşen arkadaşlarımıza, olaylara el koyacaklarını söylemelerine rağmen, gözaltında bulunan vatandaşlarımıza kötü muamele günlerce sürmüştür. Buradan açıkça ilan ediyorum, bu işleri yapanlar, yaptıkları hukuksuz ve ahlaksız her türlü faaliyetin altında ezilecekler…”
 
Ne güzel söylemiş.
Doğru söylemiş.
Ve sonunda da noktayı koymuş.
.
Peki bu sözlere itiraz eden var mı?
.
Gelelim sadete.
Her iki siyasetçinin de söyledikleri aynı.
Yok aslında birbirlerinden farkları.
.
İkisi de “Kul hakkından” bahsediyor,
“Amirlerinize, kul, köle olmayın” deniliyor,
“Ahlaksız ve hukuksuz işler yapmayın” deniliyor.
.
Bugün Cuma.
Ama herkes için Cuma.
.
Hırlısı,
Hırsızı,
Dinlisi,
Dinsizi,
Kapalısı,
Açığı,
Kadını,
Erkeği,
Namussuzu,
Namuslusu,
Haksızı,
Haklısı,
Yolsuzu,
Yollusu,
Zengini,
Fakiri,
Askeri,
Sivili,
Sarışını,
Kumralı,
Esmeri,
Kızılı,
Şişmanı,
Zayıfı,
Akıllısı,
Akılsızı,
Eğitimlisi,
Eğitimsizi,
Esnafı,
Sanayicisi,
İşçisi,
Memuru,
Dulu,
Yetimi,
Emeklisi,
İşsizi,
İşlisi…
v.s. v.s.
İçin de “Cuma.”
.
Yok bir fark aralarında,
Bugün herkese eşit şekilde Cuma.
.
Ancak inanca göre,
Hesap gününde:
“Kime hayırlı”,
“Kime hayırsız” olacağı bu dünyada yaptığı amellerle belirlenecek.
.
“Yediği veya yemediği kul hakkı” sonunu belirleyecek.
.
Bu son:
“Cennem’in dibi mi”
Yoksa,
“Cennet’in baş köşesi mi”
Olacak?