Gökçeada’yı bilmeyeniniz yoktur sanırım. Öyle ya, Çanakkaleli olup da bilmezseniz ayıptır. .

Gökçeada’yı bilmeyeniniz yoktur sanırım.
Öyle ya, Çanakkaleli olup da bilmezseniz ayıptır.
.
Bundan seneler evvel, bizler de adını duyup da uzun seneler kendisini görmediğimiz bir Adaydı.
Ulaşımın, konaklamanın zor olduğu yıllarda Çanakkalelilerin adını bilip, gidemedikleri yerlerden biriydi.
Abartısız çoğunluğu gidip görmemişti.
.
Bozcaada biraz daha yakın olduğundan, orası için aynı sözleri söylemek mümkün değil.
.
Daha sonraları ulaşım konusunda devlet kolaylıklar sağlayınca, biz de görmek için birkaç defa gittik.
.
Oldukça güzel,
Pazarlanabilir,
Bakir kalabilmiş nadir yerlerden.
Doğal bir yer…
.
Zamanın hükümeti burayı, “Kumarhane Adası” na dönüştürme fikrine sahipti.
.
Bütün Ortadoğu ve Balkanlar’dan gelenlere ve Avrupa pazarına hitap edebilecek bir kumarhane Adası.
.
Yıllık gelirinin milyarlarca dolarla ölçülebileceği bir kumar şehri yaratmak istemişlerdi.
.
Küçük bir havaalanı yapılıp, girişlerin pasaportla yapıldığı, 5 yıldızlı otellerin yarıştığı ve “Kıbrıs’a alternatif bir eğlence adası” düşünülmüştü.
.
Fikir iyiydi.
Nedense hayata geçemedi.
Plan rafa kalktı
.
Gökçeada şimdilerde Yıldızkoy’u ile gündemde.
.
34 tür süngerin,
144 tür balığın,
Onlarca tür deniz bitkisinin,
Tehlike altında olan Akdeniz fokları ile
Caretta carettaların yaşadığı,
Türkiye’nin tek Su Altı Deniz Parkı olan,
1999 yılında Deniz Koruma Alanı ilan edilmesiyle birlikte İzinsiz dalışın ve amatör balıkçılığın dahi yasaklandığı,
İkince derece arkeolojik sit alanı olan Yıldız Koyu ne yazık ki imara açılıyor…
.
Millet olarak ağaca, doğal yaşama karşı bir alerjimiz var.
Rantın sevgisinden olsa gerek, önümüze çıkan tüm doğal yaşamlar hırsımıza yeniliyor.
.
Korumamız gereken doğal yerlerimizden biri olan “Yıldızkoy” için “Gökçeada Belediyesi gözünü kırpmadan imara açtı” gibi haberler duyduk.
.
Hedeflerinin “Turizmin kalkınması” olduğunu beyan ederek yola çıkan belediye için yapılan bu haberleri duyunca şaşırdık.
.
Okuduğumuz yorum şuydu:
“Hedef turizmin kalkınmasıymış!
AKP’nin turizmi nasıl kalkındırdığını Akdeniz’in Salda Gölü’nden,
Karadeniz’in Ayder Yaylası’ndan ve Uzungöl’ünden,
Ege’nin betona boğulmuş kıyılarından biliyoruz.
İlerleme dendiğinde aklına ilk önce betonlaşma gelen,
Turizm denince beş yıldızlı otellerden başka bir şey düşünemeyen bu zihniyet, ülkemizin ve kentimizin son bakir kalmış kıyılarını da ranta kurban etmeye çalışıyor.
Memleketin bütününde AKP ile vücut bulan rantçılık, adamızda da İYİ Partili Belediye ile kendini gösteriyor…”
.
“Meral Hanımın şu sıralar artan kamuoyu beğenisini, bir belediyenin hunharca harcamasına birileri ‘Dur’ diyecektir” diye düşünürken “Gökçeada Belediyesi bir açıklama yaparak” olayın aslının böyle olmadığını, aksine tam tersi bir durum mevcut olduğunu altını çizdi.
.
Açıklamanın bazı kısımları şöyleydi:
“Öncelikle altını önemle çizmek isteriz ki Yıldızkoy’un imara açılması 2012 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin belediye başkanlığı döneminde gerçekleşmiştir.
Mevcut Gökçeada Belediyesi yönetiminin, konuyla ile ilgili bir karar alması söz konusu bile değildir.”
.
“İkinci olarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2015 yılında Yıldızkoy’u ‘Konut Gelişim Bölgesi’ ilan etmiştir.”
.
“Yıldızköy ranta ve imara açılıyor yalanlarıyla belediyemiz hedef gösterilmekte, kamuoyu nezdinde itibar suikasti gerçekleştirilmek istenmektedir.”
.
“Bu konuda aleyhimizde oluşturulmak istenen kamuoyunun meşruluğu olmadığı gibi, belediyemizi hedef alan bir operasyon olduğu açıktır…”

YEŞİLE ALERJİMİZ VAR
Yeşile karşı alerjimiz olduğunun ispatını ÇOMÜ Hastanesi yeni binasında da yaşanmış.
Bir kardeşim bunu ispatlayan 2014- 2017 ve 2020 yılında çekilmiş bu resimleri yanyana getirerek,
“Şu ağaç düşmanlığı bu ülkede hastalık haline geldi…” demiş.
Haklı mı?
Siz karar verin…

DOZ FAZLA KAÇMIŞ
Doğal yaşam, çağdaş insanlar tarafından korunması gereken bir yaşam şekli olmalı.
Siyasetçiler bu girişimlere ellerinden geldiğince destek vererek “Doğaya saygılı” olduklarını gösteren profil çizmeye başladılar.
Zira seçmenleri arasında doğaya gönül vermiş oldukça fazla insan var.
.
Bir de işin dozunu kaçırıp, sırf siyaset uğruna “mış” gibi yaparak oy avcılığı yapanlar var.
.
Bu resimde görülen siyasetçiler yağmurlu havada ağaç sulayarak, “İşin dozunu biraz kaçırmış gibiler” sanırım…

VALİLİKTEN BİR AÇIKLAMA GELDİ
Antik kentimiz Assos’ta altı ay önce girişlere kapatılan tarihi limanın son hali herkesi isyan noktasına getirdi.
Antik liman çevresinde “6 yıl önce bir otelin çatısına ve geçtiğimiz yıl da limana doğru düşen büyük kayaların ardından başlatılan çalışma sırasında ise turistik tesislerin kapalı kalacağı kaydedilerek”, düşen taşların temizlenmesi için AFAD tarafından “Afet bölgesi” ilan edilerek bir çalışma başlatıldı.
.
Ama ne çalışma!
Bildiğiniz koskocaman dağ aşağıya alındı.
Antik Liman denilen bölgeye kırıcılar, kepçeler, kamyonlar sokularak bildiğiniz dev bir tıraşlama yapıldı.
.
Çevreciler derhal olaya dahil olup suç duyurusunda bulunarak şu açıklamayı yaptılar:
“Ayvacık Kaymakamlığı’nı,
Çanakkale Valiliği’ni,
Çanakkale Kültür Varlıkları ve Tabiat Varlıkları Kurulları yetkililerini,
Müze müdürlüğünü,
Kazı başkanlığını,
Cumhuriyet Savcılığını,
Yöremizin vekillerini ve
Kamuoyunu bu katliamı bir an önce durdurmaya çağırıyoruz. Suç duyurusu başvurumuzun çok acilen işleme konulmasını istiyoruz.”
.
Olay ulusal basına yansıyıp büyüyünce, Çanakkale Valiliği şöyle bir açıklama yaptı:
“Assos Antik Limanı'nda tesislerin üzerine daha sonra da yola düşen büyük kayaların insanların can ve mal kaybına neden olmaması için AFAD tarafından ‘Assos Antik Liman Kaya Düşmesi Islahı Projesi’ hazırlanmış ve bölge afet bölgesi ilan edilmiştir.
Hazırlanan rapor Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından onaylanarak çalışmalara başlanmıştır.
Çalışmanın amacı bölgenin gözde turizm merkezlerinden biri olan Assos Antik Limanı ve turistik tesislerin daha değerli hale getirilerek marka değerinin artırılması ve düşen kayaların engellenerek insanların can ve mal güvenliğinin sağlanmasıdır. Çalışmalar projesine uygun olarak müze personelinin gözetiminde devam etmektedir.”
.
Yaşanan tüm bu olaylar üzerine bölgede bulunan bir otel sahibi şu açıklamayı yaparak tartışmalara nokta koydu:
“Açıkçası bu çalışma dev kayaların tehlike arz etmesi açısından yapılmak zorunda. Tabi şu anki görüntü bizi de rahatsız etti. Bir tünel girişi gibi oldu. Ancak bu konuda gerekli peyzaj çalışmalarının yapılacağı ve bölgenin ağaçlandırılacağı söylendi. Biz, kayaların aslı bozulmadan yapılması daha iyi olur dedik. Ancak mühendislik açısından başka bir çözüm yolu olmayacağı iletildi. Çalışmalar sırasında bir tapınak da bulundu. Bu nedenle proje değiştirildi ve o bölge korumaya alındı.”