AB tarafından desteklenen ve Çanakkale Onsekiz Mart ve Aydın Adnan Menderes Üniversiteleri ile Bulgaristan, Gürcistan ve Çek Cumhuriyetinden araştırma ve sivil toplum kuruluşlarının ortak olduğu ‘Yout

AB tarafından desteklenen ve Çanakkale Onsekiz Mart ve Aydın Adnan Menderes Üniversiteleri ile Bulgaristan, Gürcistan ve Çek Cumhuriyetinden araştırma ve sivil toplum kuruluşlarının ortak olduğu ‘Youth-Tomorrow’ projesinin ikinci gününde gençlerin gelişim süreçleri ve yaşanan çatışmalar değerlendirildi.
Elbette gençlerin gelişimi çocukluk çağlarından, anne-baba ve okul eğitiminden başlıyor. Çocuklar dünyanın en sevimli varlıklarıdır. Saf halleriyle insanı dünyanın bütün çirkinliklerinden uzaklaştıran bir yönleri vardır. Evrenin en doğal-masum varlıklarıdır. İnsanın öz karakterini ortaya koyan bu yapı ne yazık ki zaman içerisinde, dünyayı kirleten bireyleri, dünyayı düzene sokan kahramanları da ortaya çıkarmaktadır. Burada genetik özellikler kadar yakın çevre ve şekilleniş süreci önem arz etmektedir.
Armut dibine düşür diye bir söz vardır. Bu anlamda çocuklar ebeveynlerinin tutum ve davranışlarından etkilenmekte ve şekilleniş süreci içinde karşılaştığı davranışlara göre şekil almaktadır. Sert tutum ve davranışlar sanki hayatın doğası içerisindeymiş gibi bir algılama içerisinde olan çocuğu asabi yapabilir. Özellikle dört yaşından sonra karşılaşılan olumsuz duruşlar çocuğun yetişmesi içinde farklı karakterler kazandırabilmektedir. Anne-baba ve eğitmenlerin sert ve baskıcı tutumu, tartışmalarda söz hakkı vermeyen eylemleri içine kapanık, medeni cesareti zayıf, fikrini özgürce ifade edemeyen bir birey ortaya çıkarabilir. Buna karşın, afacan olarak nitelendirilen, hatalarında dahi aferin alan çocuklar da gelecekte, isteklerinin sınırı olmayan, hatalarında dahi haklı olmaya çalışan, zeytinyağı gibi üste çıkmayan gayret eden, özeleştiri yapamayan, sürekli önde olmak, övülmek ve kollanmak isteyen bir kişilik yaratabilir.
Dikkat ederseniz çocukların gözleri ışıl ışıl ve sevgi doludur. İçinde en ufak bir değerlendirme ve sorgulama yapan anlam yoktur. Tanımadığı insanlara bile sevgi dolu bakar. Zaman içerisinde bu bakışlar şekillenmesine bağlı olarak sorgulayan ve değerlendiren bir duruş kazanmaya başlar. İşte burada büyüklerin ve çevresindekilerin davranışları etkili olmaya başlamıştır. Özellikle beklenmeyen çevresel davranışlar, aynı zamanda davranış gelişiminde de kararsızlıklara neden olmaktadır. Doğru olanlar yanlış, yanlış olanlar doğru sayılan bir çevre içindeki çocuk, hangisinin doğru olduğuna karar verememekte, çoğu zaman da istenmeyen davranışlar gösterebilmektedir.
Gençlerin gelişim süreci sürekli alıcı ve algılayıcı yapıda olduğundan çok fazla sayıda olguyu depolayabilmekte, olumlu ve pozitif tutum ve davranışlar karakterin de olumlu şekillenmesini sağlamaktadır. Bu anlamda sevgiyle ve olumlu yaklaşım gençlerin gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Hadi uyku saatin geldi yat yerine yatsan iyi olur, dinlenir sabaha daha iyi uyanırsın şeklinde bir ifade daha uygundur. Bunu bütün anne babalar bildiği halde bazen uyarılarını sertleştirebilmektedir. Böyle durumlarda ebeveynlerin sabırlı davranmaları gençlerin özgüvenlerinin gelişiminde de önemli rol oynamaktadır.
Ergenlik dönemi şekillenmeye hazır hamur gibidir. Bu nedenle gelişim sürecini olumsuz tutum ve davranışlardan uzak tutmak, özellikle sürekli tartışan, çatışan, kötü söz ve eylemlerin yoğun olduğu tutum ve davranışlardan uzak tutmak gerekir. Aslında insan aynaya baktığında nasıl bir insan görmek istiyorsa gençler de onu görebilir. Yoksa aynanın şekli önemli değildir. Kendi gerçeğini görebilen, algılayabilen ve yaşayabilen nesillerin gelişimi ülkenin ve dünyanın gelişimi anlamına gelmez mi?