Daha çok düşünce, mülahaza ve mütalaa olarak tanımlanan fikir, insanın karakterini de ortaya koyan bir kavramdır.

Daha çok düşünce, mülahaza ve mütalaa olarak tanımlanan fikir, insanın karakterini de ortaya koyan bir kavramdır. Bir fikrin içinde hem düşünmek hem açıklamasını yapmak hem de tartışıp geliştirmek vardır. Dolayısıyla insan herhangi bir konu hakkında fikir yürütürken, mutlaka çok boyutlu olarak değerlendirme yapmaktadır. Zikir ise daha çok dini eyleme dayansa da, fikre dayalı olarak geliştirilen eylem ve söylemleri de kapsamaktadır.
Dervişin fikri ne ise zikri de odur şeklindeki atasözü fikir ile zikri birbirine bağlı olarak çok güzel açıklamaktadır.  Aslında çok geniş anlamlara sahiptir bu atasözü. İnsanı karakterine kadar götürmektedir ki çoğu zaman da insanlar fikre dayalı eylemlerinden dolayı karakterize edilmektedir. Patavatsızdan tutun da nezaketliye kadar çok geniş insan karakterleri söylemlerinden ya da fikir yürütmelerinden ortaya çıkabilmektedir.
Parkta oturan kızla ilgili değişik insanların yürüttükleri farklı fikirler, edinimlerine dayalı olarak geçirdikleri fikir süzgecinin bir ürünüdür. Eğer iyi eğitim almışsa, hiç kimse birilerinden edindikleri ile kuru kuruya fikir yürütmez. İnsan farklılığı kadar gelen düşünce ürünleri de tıpatıp uyuşmaz. Bununla birlikte, belli konularda ortaya çıkan fikir birliktelikleri ortak eylemlere veya söylemlere dönüşebilir. Yine benzer şekilde, ortaya atılan bir fikir farklı insan karakterleri üzerinde taşınırken çok farklı olgulara değişebilir. Çünkü algılama insan unsurunun edinimlerine göre değişir.
Dilin kemiği yok veya lastik gibi deyimleri ise daha çok fikri olmadan beyanda bulunanlar için söylenir. Patavatsız olarak nitelendirilen bu karakterler doğruyu söylediklerini zannederler veya tabi oldukları çizginin ekseninde fikre sahiptirler.
Yolda yürüyen bir insanın kılık kıyafetine bakıp da yürütülen fikirler tamamen kişinin kendi edinimlerine ve oluşan karakterine göre şekillenmektedir. Dolayısıyla birey tarafından tanımlanan karakter aslında tam olarak olmasa da kendini tanımlamaktadır. Bu anlamda hemen bütün toplumlarda kişiler hakkında tanımadan, somut edinimlere dayanmadan üretilen fikirler kötülenmiş, dinimizde haram kılınmıştır. Bu anlamda bireylerin çok daha dikkatli olması, tanımadığı bireyler ve şahit olmadığı olgular hakkında fikir yürütüp, üstelik dedikodusunu yapması toplumsal çatışlara neden olmaktadır. Özellikle kirli fikir üretimi, kişiliğin kendini başkasında aklaması olarak tanımlanmış ve bütün dinlerde en ağır günahlardan sayılmıştır.
Saf ve temiz bir toplumun geliştirilmesi, insanların kötü fikir ve düşüncelerden uzaklaştırılması ile mümkündür. Kirli fikir ve haliyle zikre sahip insanlara itibar edilmemesi de önemli bir yöntemdir.
Üretilen fikirlerin sahibi, mutlaka kendi karakterini ortaya koymaktadır. Bu şekilde toplum içerisinde nifak tohumları ekmeye ve toplumu yönlendirmeye çalışanlara, kendi karakterini tanımlama fırsatı vermemek de kötü fikir ve zikirlerin önüne geçmede etkili bir yöntemdir.
Toplumun değerleri zayıfladıkça fikir ve zikirle ilgili gelişmeler de ne yazık ki gerileme içine giriyor. Seviyesizlik artıyor.