Bu cumartesiler çabuk mu geliyor, yoksa ben mi öyle zannediyorum.

Bu cumartesiler çabuk mu geliyor, yoksa ben mi öyle zannediyorum.
Daha yeni “Cumartesi yazısı” yazmıştım hâlbuki.
.
Günler gelip geçiyor hızla,
İnsanoğlu olarak farkında değiliz.
Hep aynı kalacakmışız gibi gelse de,
Ömürler tükeniyor yavaş, yavaş…
.
Bu hafta önce bir hikâye ile başlamak istedim yazıma...
.
Köylü bir delikanlı genç dünyanın en büyük alışveriş merkezine İş başvurusu yaptı.
Dünyanın bu en büyük mağazasında her şey satılmaktaydı.
Personel müdürü gence;
-“Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?”
-“Evet, köyümde bu işi yaptım.”
Personel müdürünün gözü çocuğu tuttu.
-“İyi, yarın başlıyorsun” dedi.
.
Ertesi akşam Personel müdürü, çocuğu karşısına aldı.
-“Evet, bugün kaç satış yaptın?”
-“Bir.”
-“Ne? Bir mi? Öteki arkadaşların otuzdan fazla satış yaptılar. Sen nasıl yalnızca bir satış yapabilirsin? Kaç dolar tuttu peki?”
-“320 bin dolar…”
.
Personel müdürü şaşırdı ve bunu nasıl becerebildiğini sordu.
Satıcı anlattı:
-“Adama önce küçük boy bir olta, sonra orta boy bir olta ve daha sonra da büyük bir olta sattım… Adama nerede balık tutacağını sordum, ‘Kıyıda’ deyince bir tekneye gereksinimin olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indik ve çift motorlu yelkenli lüks bir yat sattım. Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini belirtince de son model bir 4×4 cip sattım.”
.
Personel müdürü kendinden geçti:
-“Ne diyorsun? Tüm bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın?”
Eleman yanıtladı:
-“Yoo… Aslında eşinin migreni tutmuş, buraya ilaç almaya gelmişti” dedi. “Hafta sonunun mahvolduğunu görünce adama bunu açık açık söyledim ve balığa gitmesini önerdim.”

Bu olay size bir şeyler hatırlattı mı?
.
Hani şimdi oldukça revaçta olan “Sanal Mağazalara” girdiğinizde, vaktin nasıl geçtiğini hatırlamıyorsunuz.
Hani “Artık yeter” dediğinizde “Alışveriş sepetinizin” oldukça yüklü olduğunu görünce “Bunları ne zaman aldım?” diye kendi kendinize sorarak ürküyorsunuz.
.
Bence durum aynı.
.
Hani sürekli şikayet ettiğimiz ama bir türlü vaz geçemediğimiz “Kapitalist Sistem” bize bunu yaptırıyor.
.
Çeşitli yöntemleri var.
.
İnsanın ihtiyaçlarını cazip hale getirip,
“Kredi kartı” gibi araçlarla sıcak paradan uzak tutarak “Amaaann ne olmuş ki… Bir daha mı geleceğiz dünyaya” lafını ettirip cebinizdeki parayı “Lüüüppp” çekiveriyorlar…
.
Dedim ya “Sistem…”
Bizlerin buna karşı çıkmaları mümkün değil.
Adamlar bizim sülalemizi bile araştırıp, genetik isteklerimizi belirliyorlar.
.
İnternette gezerken baktığınız eşyaların, daha sonra tekrar tekrar karşınıza gelmesinin nedenini açıklayabilir misiniz?
Size o malı aldırana kadar inatla sayfa sayfa döküyorlar önünüze.
.
Hele telefonlardan dinlediklerine ne demeli?
.
Konuşurken ağzınızdan çıkan “Ayakkabı” cümlesiyle beraber tüm sosyal medya hesaplarınız “Ayakkabı satışları ile ilgili reklamlarla” doluveriyor.
.
Kısacası;
Etrafımız sarıldı.
“Kapitalizmden” kurtuluş yok.
.
Öyle veya böyle pazarladıklarını alacağız.
.
Hikâyedeki gibi:
Migren ile başlayan ilaç almanın sonunda bizler de Jeep almaya kadar gidiyoruz.
.
Tek tesellimiz şu.
Alışverişimizi:
Kendi irademiz ile değil,
Sistem yüzünden yapıyoruz…