El sürerek veya değerek nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık gibi niteliklerini deri altındaki sinir uçları aracılığıyla duyumsamak.

El sürerek veya değerek nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık gibi niteliklerini deri altındaki sinir uçları aracılığıyla duyumsamak.
Sözlük anlamı bu.
.
Yani fiziki bir temas.
.
Bir de manevi tarafı var tabi.
.
Çeşitleri şöyle:
Pozitif dokunma,
Sevgi ile dokunma,
Negatif dokunma,
Öylesine dokunma,
Enerji dolu dokunma,
Belli belirsiz dokunma,
İletişim amaçlı dokunma,
Bireysel dokunma,
Kültürel dokunma…
.
Daha uzuyor liste.
Ancak bizim için önemli olanı şu:
İnsanın doğasında olan dokunma,
Yani,
Sevgi göstergesi olanı.
.
Elini tutumak,
Omuzuna dokunmak,
Sarılmak,
Hepsi dokunmayla ilgili.
.
Günümüzde birbirimize dokunmayı “Pandemi” dolayısı ile yasakladılar.
Kahrolası “Virüs” bizleri birbirimizden uzaklaştırdı neredeyse.
.
Siyasette ise dokunanın apayrı yeri var.
.
Rahmetli Demirel dokunurdu insanın yüreğine.
Onu sevgi ile kavrardı.
.
Ecevit de sevgiyi temsil ederdi şiirleriyle.
.
Son günlerde siyasette en etkili olan bu yöntemi Meral Akşener kullanıyor.
.
İnsanlara tek tek dokunuyor.
Ülkeyi şehir şehir gezerek,
İlçe ilçe, kasaba kasaba geziyor ve tek tek dokunuyor.
.
Partisinden tepki gelmesine rağmen aynısını Muharrem İnce de yapıyor.
“Dokunmanın” ne kadar güçlü olduğunu biliyor çünkü.
.
İnsanlara söz ile dokunabilirsiniz.
Ancak dikkatli olmak lazım.
.
Bir tek cümle gönül kırgınlığı yaratabilir.
.
“Eve ekmek götüremiyoruz” şeklindeki mecazi anlamda “Geçinemediğini” söyleyen partilisini dinlemeyip “Abartıyorsun” şeklinde fırçalayan bir genel başkan, bu cümlenin sonunda “Gel keyif çayı vereyim” gibi yürek parçalayan bir cümle ile vatandaşa dokunup, savuşturuyor.
.
Son günlerde yayınlanan anketlerden anladığımız üzere,
AK Parti Genel Başkanının daha önceleri ağzına bile almadığı İYİ Partinin kuruluş yıl dönümünü, bu sene kutlaması ile “Dokunanların” değer yükselmesi yaşadığı açıkça görülüyor.
.
Bir yandan da bu partinin yükselişini durdurmak üzere “FETÖ” ile ilişkilendirilmesinin ardında yatan sebebin “Durdurmak” olduğunu 3 yaşındaki çocuk bile anlıyor.
.
İnsanların özlemle sevgiye muhtaç olduğu bu zamanlarda yüreklere “Dokunan” kazanıyor ve kazanacaktır.

Denis Diderot (1713-1784) bilir misiniz?
Fransız yazar ve filozof.
.
Aydınlanma döneminde (Batı Avrupa'da ülkeler arasında çekişmeler olsa da) bilgi akışı ile yeni aydınların toplumlara kazandırılmasını sağlamış.
“Filozofça Düşünceler” isimli yapıtı (o devirde) mahkeme kararınca yakılmış.
Romantizm akımının öncüsü ve hümanist olan Diderot; “Zengin Kiliseler kontrolünde bir endüstri olarak gördüğü Hristiyanlık dinini” reddetmiş ve birçok aşırı dincinin saldırılarına uğramış.
.
Peki neden anlattım bunu:
Denis Diderot dokunmayla ilgili bize de tercüman olacak şu sözleri o tarihte söylemiş:
“Ve tüm duyular içinde, gözün en sığ, kulağın en kibirli, kokunun en şehvetli, tadın en batıl ve en istikrarsız, dokunmanın ise en derin ve felsefi olduğunu keşfettim.”
.
Yıl 2020…
Hala içimizde keşfedemeyenler var…