Bu pazartesi size memleketin hallerine uyan fıkralar yazmak istedim.

Bu pazartesi size memleketin hallerine uyan fıkralar yazmak istedim.
.
Türkiye’de memur olarak yaşayan bir vatandaş, gece uyurken bir gürültüyle yerinden fırlar.
Gözlerini açtığında bir de ne görsün:
Karşısında bir hırsız duruyor.
Telaşla sorar:
-“Ne arıyorsun!”
Hırsız gayet sakin:
-“Para tabii ki...”
-“Dur üstüme bir şey giyeyim birlikte arayalım.”
 
***
Gece karanlığında hırsızın biri, şık giyimli bir adamı bıçağıyla durdurur:
-“Çabuk paranı ver!”
Adam kasıla kasıla:
-“Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Ben eski bir maliye bakanıyım…”
Hırsız daha da umutlanır:
-“Aaa… O zaman iş değişir, çabuk paramı ver!”
 
***
Kadın arkadaşına dert yanıyordur:
-“Şekerim, iş için çalmadığım kapı kalmadı.”
-“Nasıl bir iş arıyorsun?”
-“Parası bol bir iş”
Arkadaşı gülerek:
-“Sen git bir de Matild Manukyan’la konuş.”
 
***
Aslan, eşek ve tilki ava çıkmışlar.
Bir geyiği vurup gelmişler.
Aslan emretmiş:
-“Şunu pay edin!”
Eşek avı üç eşit parçaya bölmüş, herkesin payını vermiş.
Ama aslan beğenmemiş:
-“Hani benim aslan payım!”
Eşek, anlamamış:
– “Ne demek aslan payı! Bu ülkede özgürlük var, herkese eşit pay alacak…”
Aslan bir pençede eşeği parçalamış, sonra, tilkiye dönmüş:
-“Hadi, sen pay et!”
-“Efendim sizin olduğunuz yerde pay etmek ne demek? Hepsi sizin, buyurun afiyetle yiyin! Sizin bahşettiğiniz bana yeter.”
Aslan hayretle sormuş:
-“Sen bunu kimden öğrendin?”
Tilki cansız yatan eşeği göstermiş:
-“Eşek kadar eşek değiliz. Bir tecrübemiz var elbet…”
 
***
Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır.
Devletin topladığı vergi dağılımını tartışılmaktadır.
Konuşmacılardan Amerikan vatandaşı olan söz alır:
-“Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız… Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız…”
Derken Avrupalı söz alır ve:
-“Avrupa’da benzer bir uygulama yaparız… Önce yere bir daire çizeriz… Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarına kullanırız…”
Sıra Temel’e gelir:
-“Bizde yöntem değişiktir. Hükümet halktan toplar vergileri… Atar havaya. Yere düşenleri kendilerine alırlar, havada kalanlar halka hizmet olarak geri döner…”
 
***
ABD, İngiliz ve Türk maliye bakanları bir araya gelmiş memurların ve işçilerin durumlarını görüşmektedirler.
ABD Maliye Bakanı der ki:
-“Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık geçimi için 1000 dolar gerekiyor. Biz onlara 1500 dolar veriyoruz. Bunun 1000 dolarını çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar, 500 dolarını nereye harcıyorlar bilemiyoruz?”
İngiliz Maliye Bakanı sözü alır:
-“Bizim araştırmalarımıza göre kamu görevlilerimizin bir aylık asgari geçim endeksi 1000 Sterlin. Biz çalışanlarımıza 1400 Sterlin veriyoruz. 1000 Sterlin’ini çeşitli ihtiyaçlarına harcıyorlar. 400'ünü ne yapıyorlar bilmiyoruz?”
Bizim Maliye Bakanı sözü alır:
-“Bizim kamu çalışanlarının asgari bir aylık geçimi için 5000 lira gerekiyor. Biz 2500 lira veriyoruz. Gerisini nereden buluyorlar bilemiyoruz?”
 
***
Birisinin ekonomi uzmanı olmasından şüphe ediyorsunuz” diyelim.
Bu kişinin ekonomist olup olmadığını nasıl anlarsınız?
Hemen şu soruyu soracaksınız…
“Bilgisizlikle umursamazlık arasında ne fark vardır?”
Eğer yanıt:
“Bilmiyorum ve umurumda da değil” şeklinde gelirse, hiç şüpheniz olmasın bir ekonomistle karşı karşıyasınız…
 
***
Nişantaşı kafelerinden birinin kaldırımdaki masasında oturanlardan biri, o sırada önlerinden geçen güzel bir kadını göstermiş:
-“İşte, İstanbul’un ekonomiden en iyi anlayan kadını!”
Arkadaşları merak edip sormuşlar:
-“Niye, ne özelliği var?”
-“Taksitle giyinir, peşin parayla soyunur.”