Neyzen Tevfik’i bilmeyeniniz yoktur.

Neyzen Tevfik’i bilmeyeniniz yoktur.
Varsa da ayıp olur.
Ve adama sorarlar:
Sen hangi dünyada yaşıyorsun?
.
Hayatına, eşkıyaların “Kestikleri” insanların başlarını taşırken görmekle başlayan Neyzen’in, bundan sonraki hayatını siz düşünün.
.
Farsçayı Mehmet Akif'ten öğrenmiş,
İzmir Mevlevihane’sine girmiş.
İstanbul’da Galata'nın yanı sıra, Kasımpaşa Mevlevihanelerinde çalışmış.
1902 yılında Bektaşi dervişi olmuş.
Mehmet Akif ve Şair Eşref’ten etkilenmiş.
1908 yılından 1913 yılına kadar Mısır’da bulunmuş.
.
Toplumdaki haksızlıkları gözüne kestiren Tevfik, siyasetin yanı sıra; dini baskı, çıkarcılık gibi konuları işlemiş.
Yani yobazlarla çatışmış.
.
İslam’ın yozlaştırılmasına ve anti Atatürk deyişlere sinirlenip ve hazır cevaplılığıyla onlara cevap yetiştirmiş.
Ayrıca:
Tevfik'in Atatürk’e sevgisi o denli çokmuş ki; O’nun vefatından sonra günlerce evden çıkmamış.
.
Hayatta maddi beklentisi hiç olmamış.
.
İçki, hayat biçiminin ayrılmaz bir parçası olmuş.
.
Bu konuda birçok anısı vardır.
İşte onlar:
.
Bir arkadaşı, Tevfik'i meyhaneden çıkarken görmüştü. Eski bir dostu olarak sitem edip ona çıkışmak istedi.
-“Vallahi Tevfik Efendi, seni meyhaneden çıkarken görmek, beni son derece üzdü.
Neyzen Tevfik cevap verir:
-“Hemen geri döneyim öyleyse!”
..
İyi kalpli adamın bir tanesi bir gün Neyzen’in parasız pulsuz gezdiğini bilerek ona para vermek ister ama Neyzen’in dillere destan hazır cevaplılığı onun gözünü korkutmaktadır.
Parayı Neyzen’in arkasından atarak:
-“Neyzen paran düştü” der.
Neyzen'in cevabı ise şu olur.
-“O düşen benim param değil. Zaten bende para ne gezer. O düşen senin altın kalbindir.”
..
Rivayete göre yine çok sarhoş olduğu bir gece rastladığı gece bekçisine sorar:
-“Evladım Neyzen Tevfik'in barakasını arıyordum?”
-“Ama... Ama... Neyzen Tevfik sizsiniz?”
-“Sana Neyzen Tevfik'i soran kim bre deyyus… Evini sordum evini!”
..
Doktor Fahrettin kerim Gökay, ‘İçkinin zararları’ konulu konferansını vermektedir.
Bir ara:
-“Rakının her kadehi, hayatımızı bir saat kısaltır.” der.
Dinleyicilerin arasında bulunan neyzen Tevfik, yerinden fırlayıp bağırır:
-“Eyvah, yandık!”
-“Hayrola?”
-“Hesap ettim; meğer ben öleli tam kırk yıl olmuş.”
..
Gece meyhaneden çıkmış evine dönerken, dar bir sokakta karşılaştığı bir başka sarhoş ile aralarında geçen diyalog:
Sarhoş:
-“Ben senin gibi ciğeri beş para etmez herife yol vermem!”
Neyzen geri çekilir, yolu açar;
-“Ben veririm...”
..
Bir yazar yazacağı romanı anlatırken, anlatacaklarının sonuna gelmiş ve bu sırada Neyzen yüzünü buruşturup “Bu konuyu hiç beğenmedim” demiş.
Yazar da bunun üzerine:
-“Peki ama siz hiç roman yazmadınız ki, nasıl fikir yürütürsünüz?” deyince Neyzen:
-“Ben yumurtanın da iyisini bayatını anlarım, fakat hiç yumurtlamadım” diyerek ağzının payını vermiş.
..
Maliye bakanı hakkında yolsuzluk dedikodularının dolaştığı bir dönemidir.
Neyzen’e soruyorlar:
-“Neyzen, çalarken mi neşelenirsin, yoksa neşeli olduğun zaman mı çalarsın?”
-“Maliye nazırı değilim ki, çalarken zevk alayım…”
..
Neyzen’in ustalığının ve hoş sohbetinin namını çok duyan gazi Mustafa Kemal Atatürk, kendisiyle görüşmek ister.
Bu çağrıya çok sevinen Neyzen paşanın misafiri olur.
Sohbet muhabbet derken aralarında şöyle bir diyalog gelişir;
-“Neyzen senin için iyi içer derler doğru mu?”
-“Eh, içerim paşam.”
-“Ne kadar içersin mesela, iki tane kiloluk içer misin?”
-“İçerim paşam.”
Bunun üzerine Atatürk görevliye seslenir ve iki büyük rakı getirtir.
Rakılar gelince Neyzen görevliye seslenip, bir kâse, bir kaşık, bir de ekmek ister.
Görevliler şaşkınlık içinde Neyzen’e bakarken Atatürk bakışlarıyla onaylar ve Neyzen’in istedikleri gelir.
Atatürk, Neyzen’in istedikleriyle ne yapacağını merak ederken, Neyzen bir büyük rakıyı açar, kâseye boşaltır, ekmeği ufak ufak doğrar ve başlar kaşıklamaya.
Atatürk hayretle izlerken, Neyzen kâsedeki rakı azaldıkça doldurmaya devam ederek ekmeği bitirir ve:
-“Karnım doydu paşam, şimdi içmeye başlayabilirim.” der.
Bunun üzerine Atatürk gülerek,
-“Pes, vallahi… Ben pes ediyorum Neyzen” diyerek kendisinden ney üflemesini rica eder.
Neyzen ve Atatürk bol muhabbetli bir kaç saat geçirirler ve sonunda Atatürk Neyzen’e teşekkür ederek, “Var mı benden bir istediğin” diye sorar.
Neyzen de cevap olarak, “Sağlığınız paşam” der ve Paşa’nın elini öpüp çıkar.
Daha sonra Atatürk’le ne konuştuğunu merak eden abisine olayı anlatan Neyzen’e şaşıran abisi;
-“Ulan yatacak yerin yok, Atatürk ‘ne istersin’ diye sorduğunda bir ev isteseydin ya…”
Neyzen’in abisine verdiği cevap, bugün yaşadığı yeri unutup, yatıp kalkıp Atatürk’e küfür eden şuursuzlar içindir biraz da;
-“O zaten hepimize bir ev verdi ya!”