Malum geçtiğimiz bahar yarıyılı başında salgın iyiden iyiye artınca okullar tatil edilmek zorunda kalınmıştı.

Malum geçtiğimiz bahar yarıyılı başında salgın iyiden iyiye artınca okullar tatil edilmek zorunda kalınmıştı.
Üniversiteler üç dört hafta eğitim yaptıktan sonra, üniversite öğrencileri evlerine gönderilmişti. Kısmi tedbirler işe yaramayınca sokağa çıkma yasağı dahil sert tedbirler alınmak zorunda kalınmıştı.
Salgın yönetiminin başında bulunanlar, salgınla mücadelede sürekli dünyanın en iyisi olduklarını anlattılar durdular.
Eh dünyanın en iyisi olunca bireysel tedbirlere de çok ihtiyaç kalmayıverdi. Hemen bütün ülkeler sokakta hasta kovalar iken, memleketin sağlık sistemi korona belirtileri gösteren ve hastaneye başvuran hastalarla idare etti. Uzun süre tanı konulan hasta sayısı dünya ortalamasının çok altında gidince millet de salıverdi.
Vatandaş öteden beri zaten bişey olmaz felsefesiyle hareket ediyordu. Daha önce tanıdığımız yurdum insanının atın ölümü arpadan olsun zihniyeti ne yazık ki hasta tanı sayısını hızla artırmaya başladı.
Uzun süredir Sağlık Bakanı uyarıyor. Hatta yaşlılara yalvarıyor ne olur dikkat edin diye. Uyarılar çok dikkate alınmadı. Zaten okuduğunu anlamayan bir milletiz. Dur yazdığı halde kavşağa girip kaza yapan ve haklı olduğunu savunan bir milletimiz var.
Uyarılar dikkate alınmayınca en azından maske taksınlar bari diyen hükümet yetkilileri milletimize yeni bir aksesuar kazandırmış oldu. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş takımlarının armaları başta olmak üzere değişik şekil ve formlardaki maskeler kollara takılıverdi.
Mecbur kalmadıkça çıkmayın dedi sağlık çalışanları ve salgınla mücadele eden yetkililer. Millet duyduğunu da anlamamış olacak ki, sabahtan akşama kafeler dolup taşıyor. Esnaf için iyi elbette. Ama salgınla mücadele edilecekse top yekûn mücadele edilmeli.
Düğünlerde halaylar bir başka çekiliyor. Halay başına geçenler mendil gibi maske sallıyor. İnsana pes artık dedirtiyor.
Kafeler, lokantalar, berberler, kuaförler, terziler kapatıldığında mücadelede ciddi adım atılmıştı. Ardından uygulanan sokağa çıkma yasakları da işe yaramıştı. Kurban Bayramından itibaren başlayan serbestlikler ne yazık ki salgını geri döndürdü.
Adeta sokağa fırlayan, tatil kentlerine koşturan millet salgını yeniden hortlatıyor. Kontrol edilebilir eşiğe inmek üzereyken, tekrar eski günlerine dönüyor. Aymaz ve vurdumduymaz insanlar yüzünden devletin ve milletin bütün programları alt üst olmak üzere.
Bu gidişle okulların açılması, çok daha büyük sorunlar yaşatacak gibi görünüyor. Toplumun bazı kesimleri kendini korur iken, okulların açılmasıyla bütün tedbirleri boşa gidecek. Belli yaşın altındaki çocuklara tedbirleri anlatmak son derece zor. Tedbirlere bir uyar, iki uyar çocuklar. Oyun oynarken unutur. Okullarda kapı, masa ve sandalyeler bulaşma aracıdır. Kaldı ki sınıf mevcutlarını ne kadar azaltsanız faydası olmaz. Yirmi dakikada sınıf havası, hastalığı bütün çocuklara bulaştırmaya yeter de artar bile.
Uzaktan eğitim sistemleri süratle gelişiyor. Gelecekte de bu sistemler daha yaygın hale gelecek zaten. En azından salgın sürecinde uzaktan eğitim sistemlerini daha verimli hale getirmenin yollarını bulmakta yarar var. Yoksa bu salgın kısa zamanda herkesin kapısını çalar. Hastanelerimiz yetmeyebilir.